Pfizer’ in 44 bin gönüllü üzerindeki faz 3 çalışmasında 170 kişide KOVİD görüldü, bunların 162’ si plasebo ve sadece 8’ i aşı grubunda idi. Moderna’ nın 30 bin gönüllü üzerindeki araştırmasında ise 95 KOVİD vakasından 90’ ı plasebo, 5’ i aşı kolunda yer aldı. Buna göre, nispi risk azalması her iki aşı için de yüzde 95 fakat mutlak risk azalması yüzde 1’ inde altındadır.

Bal ve çörek otunun KOVİD’ de hastalık belirtilerini, virüsün temizlenmesini ve ölüm oranlarını azalttığı, tek başına veya ilaçlarla beraber kullanılabileceği bildirildi. Bunların çok azı ilaç şirketlerinin bir ilacı ile edilmiş olsaydı, inanın dünyayı ayağa kaldırırlardı. Başkan Trump bile koltuğunu kaybetmezdi diyeyim, daha iyi anlayın.

İshaklar köyünün salgını kayıp vermeden atlatmasının altında “sağlıklı beslenme” ve “temiz hava” yattığını ben de tasdik ediyorum. Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu’ na sesleniyorum: Tamam “kelle-paça yiyin” demeyin ama hiç değilse “sağlıklı gıdalarla beslenin, işlenmiş gıdalardan uzak durun” da mı diyemiyorsunuz? Evet, bu da yeter!

AstraZeneca’ nın “Aşı çalışmalarında hata yaptık” açıklamasını okuyunca acı acı güldüm. Ortalama geliştirme süresi on sene olan aşıların aceleye getirilmiş olmasının “şimdilik” ilk büyük faturası. Hiçbir etken için onay almamış tekniklerle üretilen aşıların uzun vadedeki risklerinden %100 emin olmak gerekir. Bunların öyle “hata yaptık, affedin” gibi cümlelerle telafisi mümkün olmaz.

TÜBA, koronavirüs salgını için “Bağışıklık, Beslenme ve Yaşam Tarzı Raporu” yayımlamış. Koronavirüsle savaşta bağışıklık ve vücut direncinin önemini çok geç de olsa gündeme getiren TÜBA’ yı tebrik ediyorum. Bakalım TÜBA’ yı da kelle-paça-gargara ekibinin aklına uymak ve şarlatanlıkla suçlayanlar çıkacak mı?