Sağlık Bakanı 50 yaş üzerinde olanlara ve sağlık çalışanlarına 3. dozun faydalı olacağını açıklamış. 3. dozun gerekli olduğunu düşünmüyor, bağışıklığı sadece antikor seviyeleri üzerinden değerlendirmeyi doğru bulmuyorum. Antikorların artmasıyla koruyuculuğun arttığını gösteren bir araştırma yok. Bağışıklığı artırmak için beslenme, hareket, uyku, huzur bence daha mühim.

Ozon tedavisi sayesinde yoğun bakımlardan hastaların daha erken çıktıkları, servislerden daha erken taburcu edildikleri belirlenmiş. Fitoterapi, gargara, kelle paça, D vitamini, magnezyum, probiyotik, çörek otu-bal gibi yöntemlerin adını duyduklarında tüyleri diken diken olanların bu çalışmadan memnun olacaklarını sanmadığım gibi karalama kampanyaları da yakında başlayacaktır. 

Hindistan’ da pandemide kanser tarama ve takipleri, hastane başvuruları, kemoterapi ve radyoterapi gören hasta sayılarının çok azaldığı bildirildi. Pandeminin gereksiz hastane başvurularını azaltarak sağlık hizmetleri ve şahsi sağlığa olumlu tesirleri yanında başta kanser ve kalp hastalıkları birçok hastalığın teşhis ve tedavisini geciktirdiği, birçok insanın zarar gördüğü açıktır.

KOVİD-19 ve obezite: İki pandemiyle aralıklı açlıkla mücadele başlıklı makaleyi büyük bir mutlulukla okudum. Modern tıbbın KOVİD’ le mücadelede beslenme ve hayat tarzına dikkat çekmesi ve “aralıklı açlığı” her iki pandeminin de çaresi olarak göstermesi mRNA aşılarının bulunması kadar önemlidir. Geleceğimiz için hiç olmadığı kadar umutluyum.

Enflamasyonu artıran gıdalarla beslenenlerde kalp hastalıkları riski %46, felç riski %28 yüksek bulundu. Modern bilimin hastalıklardan korunmak için beslenmenin önemini ve ilaç içerek sağlıklı olunamayacağını anlamasından son derecede mutluyum. İnanıyorum ki, bazı gıdalarla alakalı yanlış tavsiyelerini de yakında düzelteceklerdir.