Beslenme tavsiyelerinin birçoğuna katıldığım Karatay’ ın “Oruç zeytinle açılacak” sözü haddini aşan bir ifadedir ve böyle bir fetva vermek ona düşmez. İlahiyat hocalarımızın “Savuruyor, dini konuları bize bıraksın” sözlerine hak veriyor ve katılıyorum. Tıp adamlarının, beslenme uyarıları yaparken “dini” kullanmalarını tasvip etmiyorum.

“Süper gıda” bilimsel bir ifade değildir, bir pazarlama sloganıdır. Bir gıdanın “süper gıda” diye tanıtılarak satılması bir aldatmacadır. Her sağlıklı gıda süper gıdadır. Pakete giren bir gıda da zaten değerini yitirmiş demektir. Musluk suyunu içilmez sanan yeni nesil bu gidişte pakette satılmayan gıdaların da yenmez olduğuna inanacak.

BİR:Bakanlığın kimin, nasıl ürettiği belirtilmesi koşuluyla, çiğ sütün marketlerde satılabilmesiyle ilgili düzenlemesi yerindedir. İşlenmemiş sütü sokak sütü diye karalamaya çalışanlar bakalım şimdi hangi bahaneye sığınacaklar? İKİ: Benim çevremde market yoğurdu yiyen kimse yok, herkes kendi yoğurdunu kendi yapıyor ve afiyetle de yiyor. ÜÇ: Yoğurdu evde çalmak adam gibi beslenmenin unsurlarından sadece biridir.

Uzun seneler az tuzlu diyetle beslenenlerin tansiyonlarının düşük olmadığı aksine normal tuzlu yiyenlere göre yüksek olduğu belirlendi. Her yiyeceğin, her besin ögesinin mâkul bir miktarı vardır. Olmazsa olmaz gıdaların bile fazlasından hayır gelmez. İfrat ve tefritten kaçının, orta şeritten ayrılmayın. Her şey kararında güzeldir!

1 milyona yakın insana ait verilerin değerlendirildiği meta-analizde süt ve süt ürünleri tüketenlerde kalp-damar hastalıkları ve ölüm risklerinin artmadığı hatta biraz azaldığı belirlendi. “Tam yağlı ürünler kalp hastası yapar” diyerek dünyayı kandıran endüstrinin foyası çıktı, fare kadar aklınız varsa her gün peynir yiyin.