Amerikalıların yüzde 38’ inin tüm propaganda faaliyetleri ve korkutma kampanyalarına rağmen grip aşısı yaptırmayacakları belirlendi. Bu Amerika’ lıların, sağlık otoritelerini ciddiye almadıklarını gösteriyor. Aşı olmak için “kollarını açanların”, asıl endüstrinin pazarlama oyunlarını görmek için “gözlerini dört açmaları” gerekiyor. Yoksa daha çok aşı yer bu kollar.

Bugünlerde kol gezen soğuk algınlığı ve yakında teşrifi beklenen gribin ne aşısı var ne de ilacı ama sebzeli tavuk çorbası dururken bunların hiçbirine zaten ihtiyaç da yok. Köy tavuğundan, her türlü taze sebzeyi ekleyeceğiniz çorba sadece gripten değil zatürreden de koruyor. Her gün bir kâse çorba için, kışı keyifle geçirin.

Bir okurum soruyor: 2 aylık hamileyim, doktorum mutlaka grip aşısı olmam için ısrar ediyor ve bana Amerika’ da gebe kadınlara grip aşısı yaptırılmasının mecburi olduğunu söylüyor. Ben de korkuyorum. Gebelikte grip aşısı yapılır mı, ne kadar koruyucudur, bunun bir sakıncası var mıdır?

İki yeni araştırmada kolesterol hapı (statinler) kullanan yaşlılarda grip aşısının etkinliğinin yüzde 67 azalabileceği bildirildi; buna hiç şaşırmadım.  Zaten, dünyanın en çok kâr getiren ama bir işe yaramayan ilacı ile aşısının birlikteliğinden ne çıkması beklenir ki? İki negatiften bir pozitif değil daha büyük bir negatif çıkar, olay budur.

Salgınlara karşı tüm dünyanın stokladığı grip ilaçlarının faydalı olduğunu ispatlayan delil olmadığı, bunun acilen araştırılması gerektiği bildirildi. Etkinlik ve emniyetlerini gösteren yeterli veri olmamasına rağmen tüm dünyanın grip salgınlarına karşı milyarlarca $ ödeyerek ilaç stoklaması pazarlama faaliyetlerinin başarısı, modern tıbbın da yüzkarasıdır.