Kalp damar hastalıkları taramalarında kullanılan eforlu EKG, stres ekokardiyografisi ve miyokart perfüzyon sintigrafisi gibi testlerin düşük riskli kişiler için bir faydası olmadığı bildirildi. Esas önemli olan bu hastalıklara yol açan risk faktörlerinin ortadan kaldırılmasıdır.Tarama ve çekap’ ların “ticari tıp” uygulamaları olduğunu unutmayın.

Neredeyse hiçbir yan etkisi olmadığı iddiasıyla tanıtılan kolesterol haplarının tip 2 diyabet riskini %46 artırdığı ortaya çıktı. Bu risk biliniyor ama saklanıyordu. Çok şükür ki sayıları az da olsa bu araştırmayı gerçekleştiren uzmanlar gibi endüstriyle akçeli ilişkileri olmayan bilim adamları da var, yoksa hâlimiz haraptı.

Yeni bir araştırmada fındık fıstık yiyenlerin daha uzun yaşadıkları ve özellikle kalp-damar hastalıklarından ölüm risklerinin azaldığı belirlendi. Bu çalışma, benim de ısrarla savunduğum “sağlıklı yaşamanın, hastalıklardan uzak kalmanın tıpla alakası olmadığı” gerçeğini bir kere daha ortaya koyuyor. Fıstık mı hap mı, karar sizin.

1 sene süreyle her gün 50 ml nar suyu içenlerde boyun şah damarında aterosklerozun göstergesi olan intima-media kalınlığının %35 azalmasıyla beraber “okside-LDL’ ye karşı oluşan oto-antikorlar” ve “paraoksonaz 1 (PON1) enziminin” de azaldığı gösterildi. Bu sonuçlar bir ilaçla alınmış olsaydı yer yerinden oynardı. Hapı yutmamak için nar suyu için!

Expert Review of Clinical Pharmacology’ de yayınlanan makalede bilimsel delilleri sunularak, statinlerin koroner arterlerdeki kalsifikasyonun sebebi olabileceği ve bir mitokondri zehiri etkisi gösterebileceği iddia ediliyor. Statinlerin etki mekanizmasını bilerek bu sınıf ilaçları hastalarına yazan doktorlara “üstün cesaret madalyası” verilmesi gerekir.