Kolesterolün sağlığa zararlı bir besin olmadığının giderek yaygın kabul görmeye başlamasının, tüm dünyayı “kolesterol masallarıyla” uyutan gıda ve ilaç endüstrisinin ve destekçilerinin hayli canını sıktığına hiç şüphe yok. İlk tepki “Yumurta fast fooddan kötüdür” sloganına sığınan Dr. Murat Kınıkoğlu’ ndan geldi.

Düşük yağlı diyeti reddeden ilk Batılı ülke İsveç olmuştu, USA peşinden geliyor. Diyet Kılavuzları Tavsiye Komitesi, yumurta gibi kolesterolden zengin gıdaların sağlık için zararlı besinler listesinden çıkarılmasını teklif etti. Darısı bizim ve diğer ülkelerin başına diyor ve sucuklu yumurta yemeye gidiyorum, sizi de beklerim.

Kalp damar hastalıklarından korunmak için yapılan “yağı azaltın, doymuş yağları hayatınızdan çıkarın” tavsiyesinin hiçbir bilimsel dayanağı olmadığı belirlendi. Gıda endüstrisinin daha çok ürün satabilmesi için “sahtekârlık” yapılarak tüm dünyanın “aldatıldığı” anlaşılıyor. Sağlıklı gıdalara ulaşmak, hapı yutmamak için sesinizi yükseltin!

Kalp yetersizliği ve kalp durması olan yüksek riskli hastalarda 30 günlük ölüm oranlarının doktorların kardiyoloji toplantılarına gittikleri günlerde daha düşük olduğu, kalp krizi geçiren yüksek riskli hastalara daha az koroner girişim yapıldığı ortaya çıktı. “Bayi toplantısı” diye alay ettiğim kongrelerin bu faydasını düşünmemişim, özür diliyorum.

Statinlerin kalp-damar hastalıkları riskini “minnacık” düşürmesinin kolesterolün azalmasıyla ilgili olmadığının anlaşılmasıyla ilacın “anti-enflamatuar etkilerine” methiyeler modası başladı. Evet, statinlerin kâğıt üzerinde bu tür etkileri olabilir ama klinik olarak bir işe yaramadıktan sonra “kime ne anti-enflamatuar etkiden”.