ÇOCUKLARA HANGİ AŞILAR NEDEN YAPILMALI, HANGİLERİ NEDEN YAPILMAMALI?
19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik İmmunoloji-Alerji Bölümü Pediatrik İmmunoloji Alerji Teşhis ve Araştırma Laboratuvarı Başkanı Prof. Dr. Alişan Yıldıran anne ve babaların kafalarını kurcalayan soruları cevaplandırıyor.
Değerli anne ve babalar,
Kafanızın karışık olması gayet tabiidir, çünkü konu zor ve geniş. Sorularınız net, cevap da net, kendinize hangi aşılar yapıldığını düşünün, bugün yapılması şart koşulan pek çok aşı size yapılmadı. Üstelik size yapılan aşılar ülkemizde üretilen aşılardı!…
***
Aşılamanın otizme sebep olduğuna dair bilimsel bir veri, deney, ispatlanmış araştırmalar var mı, yok mu? Otizme sebep açtığı öne sürülen aşılar dışındaki etkenler üzerine de yoğun ve güvenilir araştırmalar var mı?
Elbette var, aksini ileri süren çalışmalar da var. Burada dikkat edilmesi gereken nokta araştırmayı kimin, nasıl yapdığıdır. İlaç firmalarının yaptırdığı çalışmada aşı aleyhine bir sonuç çıkacağını beklemek, mantıklı değildir.
Bu konuda aşağıdaki yazımızı okumanızı ve Türkçe altyazılı videoyu sonuna kadar seyretmenizi tavsiye ederim. Dr. Paul Offit nam-ı diğer Dr. Profit (Türkçesi paragöz) bu tartışmanın odak noktasındaki kişidir, lütfen vücud diline de dikkat edin (1).
Bu konudaki ana sorun şudur; otizm 1950’lerden önce bilinmeyen görülmeyen bir hastalık iken, bugün CDC’nin verilerine göre 1/68 oranında görülmekde ve genetik-epigenetik sebeplerle açıklanamamakda, çevresel etkenler içinde ise ancak 1960’larda yaygın olarak yapılmaya başlanan aşılar en önemli etken olarak karşımıza çıkmakdadır.
Teşhis konulma sıklığının artması tamamen hikayedir, otizmli veya otizm spektrum hastalığı olan bir çocuğu tanımak çok kolaydır. Youtube’daki otistik çocuk videolarını seyretmeniz yeterli olacaktır (2).
***
Mutlaka yapılması gereken aşılar hangileri? Hangi aşı, neden zorunlu olmamalıdır?
Kuduz aşısı dışında hiç bir aşı mecburî (Compulsory, mandatory) değildir, pek çok gelişmiş ülkede aşılar sadece tavsiye (recommended) edilir. İkinci yazımda çocukluk çağı aşı takviminin nasıl olması gerekdiği konusundaki kanaatlerimi bulabilirsiniz (3, 4).
***
Uygulanması aile kararına bırakılabilecek aşılar olabilir mi?
Menenjit etkenleri bilhassa beş yaş altında grup A ve diğer streptokoklar, stafilokoklar, Hemofilus B ve neisseria olduğu için tek bir aşı ile hepsinden korunmak mümkün değildir, ülkemizde 2013 yılında ruhsat verilen ancak henüz takvime alınmamış N. Menigitidis bakterisine karşı korunma sağlayan bir aşı vardır.
Ancak, bu hastalık çok nadir görülmekdedir, görüldüğü çocuklar da ekseriya kompleman eksikliği (bir primer immün yetmezlik) olan çocuklardır. Bunlarda hastalık menenjitden ziyade çok daha ağır bir tablo olan meningokoksemi şeklinde seyreder. Bu aşı immün yetmezliği olduğu bilinen çocuklarda hayat kurtarıcıdır, ancak sağlıklı çocuklarda gerekli değildir (5).
Pnömokok aşısı, konjuge (bir proteine bağlanmış) aşı olup, immün sistemin özelliğinden dolayı iki yaş altında hemen hiç koruyucu etki oluşturamaz. Ancak kompleman eksikliği ve splenektomili (dalağı çıkarılmış) iki yaş üstü kişilerde elzemdir (6).
Rotavirüs enfeksiyonu beş yaş altındaki ishallerin büyük bir kısmını teşkil etmekdedir, 2-3 milyon vakanın sadece 20-60 kadarı o da, uygun ve vaktinde tedavi verilmediği için kaybedilmekdedir. Anne sütü alan iki yaş altı bir çocukda bu enfeksiyonun görülme ihtimali çok düşükdür.
Vahşi virüsle bir defa karşılaşdıkdan sonra, farklı suşlarla enfekte olsa bile çok hafif geçirmekdedir. Aşı ile edinilen bağışıklık da ise bu durum varid değildir. Aşı yan etkisinin en çok görüldüğü aşı budur. Bağırsak düğümlenmesi en sık görülen yan etkisi olup, en ciddî yan etkisi ise Kawasaki hastalığıdır.
Benim son bir yılda rotavirüs aşısına bağlı dört vakam oldu, biri serebrovasküler olay olup çok ağır bir vaka idi, diğerleri bağırsak düğümlenmesi (intussusception) ve kronik kabızlık şeklinde idi (7).
***
Kızamık, çocuk felci, suçiçeği vs gibi hastalıklarla aşısız başa çıkmak mümkün mü? Tamamını ya da bir kısmını yaptırmayarak çocuklarımızı ciddi bir sağlık riskine maruz bırakıyor muyuz?
Tecrübeli bir çocuk hekimi olarak çocukluk çağı hastalıklarının lüzumundan fazla abartıldığı kanaatindeyim. Buna en iyi misal su çiçeğidir. Aşısı ülkemizde son bir kaç senedir uygulanmakda olan bu hastalığı ve hastalığı geçirip hayat boyu bağışıklık kazanması için suçiçeği partisi düzenlendiğini bilmeyen yokdur sanırım.
Bu hastalığın en mühim komplikasyonu zatürrie ve ensefalit (beyin iltihabı) olup, çok çok nadir görülmekdedir. Görüldüğü kişilerde primer immün yetmezlik olduğu kesin gibidir. Bu hastalığın aşısı canlı virüs ihtiva ettiği için bu çocuklarda aşı da ölümcül olabilir (8).
Çocuk felci (Polio) ile ilgili olarak 1970’li yıllarda beri dünyada sadece aşıya bağlı (ağızdan verilen aşı canlı virüs ihtiva eder) polio ve nonflask paralizi vakaları görülmekdedir. Arama motorlarında ve pubmedde vaccine-induced polio kelimeleri ile taramanız yeterlidir.
Bu konuda Dr. Suzanne Humprey’in çarpıcı videosunu seyretmenizi tavsiye ederim. Bu aşı ile ilgili Cutter ve Leicester olaylarını da hatırlatmak isterim. Ama en önemli sorun kanser virüsleri ile kontamine olmasıdır. Kısa süre önce Bill Gates’in Hindistan’da yol açdığı faciayı da mutlaka okumalısınız (9, 10, 11, 12).
***
Aşıların yan etkilerinden endişe etmeli miyiz?
Şu anda var olan hiç bir aşı yüzde yüz etkili ve güvenli değildir, her aşı bir immünolojik deneydir, tabii olmayan bir immün cevap oluşturduğu için kısa veya uzun, çok uzun vadeli yan etkiler oluşturabilir. İmmünoloji-allerji bilim dalının gelişmesini sağlayan, allerji ve anafilaksi gibi son derece önemli olguları literatüre kazandıran olgu aşılardır.
Aşılardan önce böyle olaylar yokdu. Bu sebeple anafilaksiden ölen her insan aslında aşı kurbanıdır. Güncel aşılar immün sistemin aşırı uyarılması ve destabilizasyonuna ve böylece otoimmün hastalıklara yol açmakdadır (13, 14, 15).
***
Aşılara koruyucu olarak konan ama sonra bazı aşılardan çıkarılan Timeresol ve alüminyum zararlı mıdır veya ne kadarı zararlıdır?
Civa bileşikleri hakkında, moleküler biyokimyacı Dr Boyd’un verdiği bilgiler kâfidir sanırım. Alüminyum konusunda ise bence en çok ve etkili araştırmaları yapmış olan toksikolog Dr. Tomlejenovic’e kulak vermeliyiz (16).
***
“Aşı yaptırmayan aile, toplumdaki salgın, bulaşıcılık riskini tetikler” iddiası doğru mudur?
Bu kavram aşıları zorla yaptırmak isteyenlerin sıkça kullandığı ama epidemiyolojisini bilmedikleri toplumsal bağışıklık (herd immunity)dir. Tabii bir enfeksiyon ile daha düşük (%67) oranlarda enfeksiyon geçirmeyen kişilerin hastalığı daha hafif geçirmesine yol açmakdadır. Aynı etki aşı ile ancak %95 oranında temin edilebilmekdedir.
Yukarda izah ettiğim gibi, çocukluk çağı hastalıklarında ve salgın olmayan durumlarda bu kavrama dayanarak zorla aşı yapmak etik değildir kanaâtindeyim. Bu durum tam da bugünlerde ABD’de çok önemli tartışmalara yol açmış durumda.
Aşı üreticilerinin ısrarla gündeme getirmekden kaçındıkları vaccine virus shedding (aşının ihtiva ettiği virüsü aşı olan çocuğun etrafa saçması, örnek oral polio aşısı) çok daha tehlikeli olduğu kanaatindeyim (17, 18, 19).
***
Bizde de zorunlu aşıların sayısı gittikçe artıyor. Bu artışın nedeni nedir?
Bu konuyu gündeme getirmemizin sebebi de bu zaten. Aşılar sihirli değnek değildir. Yerinde, lüzumu halinde ve yan etkileri göz önünde bulundurularak kullanılması gereken bir tıbbî enstrümandır. Kısaca attığınız taş, ürküttüğünüz kurbağaya değmelidir (20).
***
Peki netice olarak bir aile nasıl karar verecek, meselenin iki ucu da can sıkıcı görünüyor…
Bu noktada sorulması gereken sorular şunlardır;
1. Neden 1990’lara kadar olduğu gibi, kendi aşımızı üretemiyoruz?
2. Neden ülkemizde 1990’lara kadar pek görülmeyen alerjiler artık bu kadar sık görülüyor?
3. Aşıların stratejik ürünler olduğunu, silah olarak kullanılabileceğini biliyor musunuz?
4. Aşı bilim kurulu neden 1/3 oranında ticarî firma temsilcileri ihtiva ediyor?
5. Her yıl 1.300.000 bebeğin doğduğu ülkemizde, her birine 46 doz aşının yapıldığı bir abonelik sistemi ne kadarlık bir ticarî pazar oluşturur, bunlar başka sağlık sorunlarına yol açarsa bu sektörün büyüklüğünü fehmedebilir misiniz?
Kaynaklar
1. http://www.memurlar.net/haber/484489/
2. https://www.youtube.com/watch?v=zQR3qLSq55w
3. https://www.youtube.com/watch?v=zQR3qLSq55w
6. http://emedicine.medscape.com/article/221473-overview#a5
7. http://www.who.int/immunization/documents/Elsevier_Vaccine_immunology.pdf
8.http://emedicine.medscape.com/article/803885-overview#a6
9. http://emedicine.medscape.com/article/969773-overview#a6
10. https://www.youtube.com/watch?v=Twch-T-n8Ns
11. https://personel.omu.edu.tr/docs/ders_dokumanlari/5099_40253_534.pdf
12. http://www.naturalnews.com/032854_sv40_polio_vaccines.html
15. http://www.who.int/immunization/documents/Elsevier_Vaccine_immunology.pdf
16. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/20708902
17. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/25428645
18. https://en.wikipedia.org/wiki/Herd_immunity
19. https://personel.omu.edu.tr/docs/ders_dokumanlari/5099_40253_534.pdf
21. http://ahmetrasimkucukusta.com/2015/04/23/misafir-yazar/sihirli-degnek-asi-efsanesi/
Hocam sağ olun çok aydınlatıcı bir yazı ama bence bunu sadece vatandaşlar değil doktorlar da okumalı. Çocuğumun doktoru da hocama yakın düşünüyor, bize rota hepatit suçiçeği gibi aşıları yaptırmadı. Zaten grip aşısına da temelden karşı
Bebeğim henüz 3 aylık. Bu aşılar benim de kafamı çok kurcalıyor fakat bu yazıdan da tam bir şey anlamadım. Hangisini mutlaka yaptırmalıyım mesela verem aşısı yapılması lazım mı hepatit de şart deniyor Offf kafam karışık diğer anneler de yazsalar daha iyi olacak bence. Ne de olsa hekimden sorma çekenden sor demiş atalarımız.
Aliminyum zararlı olduğunu biliyoruz peki hangi aşılarda alimunyum var lütfen cevap verin Aliminyum madem zararlı o zaman aliminyum tencerelerde zararlı mı oluyor
Şu an 10 aylık olan kızım doğmadan önce aşı konusunu araştırmaya başlamıştım. Elimden geldiğince araştırma yaptım, cdc raporlarını okudum, aşı prospektüslerini buldum okudum. Aşıya şüpheyle bakan doktorları ve araştırmalarını inceledim. Ülkemizde ve dünyada yapılan müthiş dezenformasyon neticesi kafam çok karışmıştı. Doktor olmadığımdan bir baba olarak karar verirken ne kadar zorlandığımı takdir edersiniz. Sonuçta otoimmün hastalıkların hemen hiçbirini tedavisi olmadığından yola çıkarak modern tıbbın bu husustaki bilgisinin yeterli olmadığına hükmettim. Modern tıbbın yeterli bilgisi olmadığı bir alanda özellikle 2 yaş altında aşı adı altında kızıma müdahale etmesine izin vermemeye karar verdim. Bugün yazınızı okuduğumda (alanınızın da immünoloji olması) müthiş bir rahatlama duydum. Çok şükür doğru kararı vermişim. Keşke ilk çocuğum (3 yaşına kadar aşıları yapıldı. Sonra kestim) doğduğunda araştırma yapsaydım. Allah sizlerden razı olsun. Diğer doktorlara da ilminin ve vicdanının hakkını vermeyi nasib etsin.
Hocam Allah razı olsun, ezbere konuşan doktorlardan farkınızı ortaya koymuşsunuz. 3,5 yaşındaki kızımıza kısmen aşı yaptırmıştık sonra bu tür haberler sonrası yaptığımız araştırmalar neticesinde kalan aşıları yaptırmadık. Şu an 3 aylık kızımız var, onun da doğumda hepatit aşısı ve 2. dozu yapıldı sonra kalanını kestik. Hocamızın dediği gibi bebeklik ve çocukluk hastalıkları maalesef çok abartılıyor.
Ben şahsen bu yazıyı yeteri kadar inandırıcı bulmadım. Özellikle literatürler sayın hocam kusura bakmasın ama kuvvetli değil. Ben gene de sağlık bakanlıpının tavsiyelerine uyulmasını doğru buluyorum. Kim ne derse desin
Değerli hanımefendi (müstearınız XX olduğuna göre!),
İknâ olmadığınıza memnun oldum. Beğenmediğinizi söylediğiniz kaynak ve literatürleri okuduğunuzu da ben iknâ olmadım.
Yine de sizin için değil ama merak edenler için;
Sağlık Bakanlığı Aşı Danışma Kurulu’ndaki görevinden, kurulun uygulamalarını millî bulmadığı için ayrılan muhterem Prof. Dr. Gazanfer Aksakoğlu’nun (1) “Bağışıklama da, aşı üretimi de devletin elinden ve kamu görevi olmaktan çıkarıldı, sermayeye teslim edilerek tatlı karlar için yatırım aracına dönüştürüldü. Artık bebeklerin ve erişkinlerin bağışıklanmaları üzerinde kişisel, kurumsal ve sınıfsal çatışmalar, uluslararası sermayenin kanlı çıkar oyunları yer alıyor” cümleleri ile başlayan (2) yazısını okumasını öneririm.
Kaynaklar şöyle;
1. http://webb.deu.edu.tr/halksagligi/?SID=ContentBlogger&ID=94&PID=OgretimUyeleri&TID=Akademik%20»%20Çalışanlar%20%20»%20Öğretim%20Üyeleri
2.http://webb.deu.edu.tr/halksagligi/doc/yazilar/ga-uluslararasibagisiklamapazari.pdf
Aşı konusu kim ne derse desin tartışmalıdır. Esas sorun şu ki, böyle tartışmalı bir konuda Aile ve sosyal politikalar bakanlığı aşı yaptırmaları yönünde ailelere baskı yapıyor, hatta dava ediyor. Yargıtay bile “çocuğun ali menfaatleri” diye zorunlu aşıya arka çıktı. İnanasım gelmiyor. Bu delilik. Çocuk Allah korusun SIDS olduğunda, MS’e Otizm’e yakalandığında bunun sorumluluğunu sayın bakan, sayın yargıç alacak mı. ABD de bile aşı üreticilerini koruyan bir yasa var. Ama bir baba olarak benim çocuğumu koruma hakkım yok öyle mi? Çocuğun ali menfaatleriymiş. Böyle saçma şey olmaz. Yarın bu hastalıklarla aşı arasında bağ kurulursa (aslında kurulu zaten. Prospektüste bile yazıyor. OPV aşısının prospektüsünde 500bin de bir felç riski yazıyor) sayın bakanı cinayetten mi yargılayacağız. Cinnet bu. Bırakın insanlar kendi kararlarını versin. Dileyen vurdurur, dileyen vurdurmaz.
Aysenur Hanim,
Doktorunuz nerede ve adini yazmaniz mumkun mu?
Dr. Alişan bey;
Peki dünyada kızamık, çocuk felci gibi çok tehlikeli olan hastalıkların bugün azalmış olması aşılar sayesinde değilmidir? Benim çocukluğumda ( 43 yaşındayım ) çocuk felci geçirdiği için Sakat kalan çocuklar vardı, şimdi yok. bu aşıları yaptırmayı bırakırsak, eski vakalar geri dönmeyecek mi?
Nilay Gezer Hanım..
https://www.facebook.com/dralisanyildiran/posts/630572470480918
Çocuklara hangi aşılar neden yapılmalı, hangileri neden yapılmamalı?” ile ilgili olarak değerli bir okuyucu sık karşılaşdığım soruyu sormuş; “Peki dünyada kızamık, çocuk felci gibi çok tehlikeli olan hastalıkların bugün azalmış olması aşılar sayesinde değil midir? Benim çocukluğumda (…) çocuk felci geçirdiği için sakat kalan çocuklar vardı, şimdi yok. Bu aşıları yapdırmayı bırakırsak, eski vakalar geri dönmeyecek mi?” (1).
Evvelâ, sorunun kökeninin yoğun bir medyatik propagandaya dayandığını ve bu propagandanın sadece halkın değil tıp dünyasının da beynini yıkadığını, bir çeşit öğrenilmiş çaresizlik husule getirildiğini, bu “hastalık paranoyasını” ve benzeri olaylarda efkâr-ı umûmîyi yönlendirmek (algı yönetimi) için Psikolog Martin Seligman’ın deneyinin kullanıldığını hatırlatmak isterim (2, 3). Bu da, kariyerine “her derde deva yılan yağı satıcılığı” ile başlayıp, 1910’larda medya, ilaç sektörü ve TIP EĞİTİMİNİN nerede ise tamamına yakınını kontrol etmeyi başaran Rockefeller vakfı için oldukça kolay bir işdir (4, 5, 6).
Bunlardan çıkarmamız gereken dersi muhterem İbrahim Kiraz sarahatle ifade etmişdir; ‘Bilimsel bilgi insanlığı vazgeçemeyeceği bir değerdir, ama mutlak doğru değildir. Bilimsel bilgiyi “mutlak hakikat” yerine koyma eğilimi bilimi DİN haline getirmişdir’ (8). Evrim zırvasını MUTLAK HAKİKAT zannedenlere Nobel mükafatı alan ilk Türk bilim adamı olan muhterem Aziz Sancar’ın bugün ki beyanatı herhalde bir ders olmuşdur (9).
Şimdi de mahut soruyu tahlil ederek bu öğrenilmiş paranoyanın derûnuna nüfuz edelim;
BİR: “Kızamık ve çocuk felci gibi çok tehlikeli hastalıklar…” bizatihi ABD’nin skandalları ve etkisi ile maruf, CDC (Enfeksiyon hastalıklarını önleme komitesi”, kızamığı umumiyetle hafif veya orta şiddetde bir enfeksiyon bir hatlık olarak tarif ediyor, ölüm oranını ise BİLDİRİLMİŞ (reported) 1000 hastada bir olarak veriyor (10). O dönemde bildirilmemiş en az yüzbinlerce vaka olduğunu göz önüne alırsak kızamıkdan ölümün gerçek rakamının milyonda bir olduğunu anlamamız zor değildir. O “bir” vaka da muhtemelen malnutrisyondan (beslenememe) ölmüş olmalıdır. SSPE’yi daha önceki yazılarımızda anlatmış idik.
İKİ: Çocuk felci (polio)’ne gelince konu bir trajediye dönüşüyor. Oral (ağızdan damla olarak verilen) aşının polio salgınlarının gerçek sebebi olduğunu ve bu durumun ilgisi olan pek çok kişi ve hükümetler tarafından (bizimki hariç maalesef) bilindiğini kolayca öğrenebilirsiniz. Bu konuda Dr. Suzanne Humpries’in ve muhterem Asena Devlet’in yazıları mutlaka okunmalıdır (11, 12, 13). Bu yazıları okumayan ve aşısız olduğu için çocuk felci geçirdiğini, aslında muhtemelen bir immün yetmezliği olduğunu farketmemiş olan muhterem pediatri profesörünü de yâd etmek isterim. Mahut aşı uygulandıktan SONRA felç olan BEŞ hastam olduğunu (isimleri mahfuzdur), bunları Sağlık Müdürlüğü’ne bildirdiğimde hiç ilgilenilmediğini (neden diye sormayınız), ülkemizde polio vakalarının gaitalarındaki virüsün aşı veya vahşi virüs olup olmadığının tesbitinin yapılmadığını da belirtmeliyim. Bu iki madde ile kısaca “kızamık ve çocuk felcinin” çok tehlikeli hastalıklar olmadığını tekrar hatırlatmalıyız.
ÜÇ: “Bu aşıları yapdırmayı bırakırsak, eski vakalar geri dönmeyecek mi?” Bir önceki maddede verdiğim kaynaklarda ve internette kolayca bulabileceğiniz yerlerde ABD ve İngiltere’nin 19 ve 20. Asırlardaki sağlık istatistiklerinden elde edilmiş gerçek veriler ile adı geçen enfeksiyon hastalıklarından ölümlerin, aşıların yaygın şekilde uygulanmaya başlanmasından önce düzenli ve tedrîcî bir şekilde azaldığı, yani aşılarla alakasının olmadığını görmek için akademisyen olmaya gerek yokdur. Linkden (14) görebilirsiniz (onbirinci grafiği bilhassa inceleyin). Hastalıklar geri döner mi, en doğrusunu Allah (cc) bilir elbette…
Bu vesile ile tekrar şu hususları vurgulamalıyız (bendenizin 25 yıllık hekimlik birikimine istinaden kanaât-i âcizanesidir, kabul edip etmemek okuyucunun bileceği işdir);
BİR: Hayatın ilk iki yılında aşı yapmak, endikasyonu olmadıkca gerekli değildir, bilakis zararlı ve tehlikeli olabilir.
İKİ: Hiç bir aşı yüzde yüz etkili ve emniyetli değildir.
ÜÇ: Aşıların en büyük faydası immünoloji biliminin gelişmesini sağlamasıdır.
DÖRT: Her aşı biyolojik bir üründür ve ANCAK ehil uzman/lar tarafından endikasyonu konulduğunda kullanılaBİLİR.
BEŞ: Acilen millî ve yerli aşı üretilmesi ŞARTTIR. O zaman aşının ne olduğunu akademisyenlerimiz anlayacaktır evvelAllah!..
Kaynaklar:
(1) http://ahmetrasimkucukusta.com/…/cocuklara-hangi-asilar-ne…/
(2) https://www.britannica.com/topic/learned-helplessness
(3) http://nyousaf.com/o…/learned-helplessness-in-organizations/
(4) http://www.gidahareketi.org/NewsPrint.aspx… (mutlaka okuyun)
(5) https://www.youtube.com/watch?v=X6J_7PvWoMw (meşhur bağımsız gazeteci ‘Corbettreport’) (altyazı tercüme edecek bir arkadaş çıkar inşallah)
(6) http://rockarch.org/publications/resrep/pdf/roseturkey.pdf
(7) http://www.gidahareketi.org/Ben-Ne-Diyorum,-Doktor-Beyler-N…
(8) https://eksisozluk.com/aziz-sancarin-evrim-yorumu–5392204…
(9) https://www.cdc.gov/vacci…/…/surv-manual/chpt07-measles.html
(10) Humpries S, Bystrianyk R. Dissolving illusions: disease, vaccines, and the forgotten history. Pp 222-293. 2. Baskı, 2015.
(11) James W. Immuniazation: The reality behind the myth. 2. Baskı, 1995,
(12) https://lilliputian.me/…/polio-asilari-ile-ilgili-bilinmey…/
(13) http://www.dissolvingillusions.com/graphs/
kronik hepatit b ye bağlı siroz hastasıyım..çektiklerimi bir ben bilirim..doğduğumda ve bebekken aşılansaydım bunların hiçbirini yaşamazdım…siz neyi tartışıyorsunuz benim anlamam mümkün değil.
Ali sağlık dediğiniz doğrumu Allah için yemin edebilir misiniz? Aşı kaderini imtihanını değiştirebilir mi? Söylediğiniz doğru ise buda sizin imtihanınız benim çocuklarım da hep ateş alerjik bronşit üst yolunun sorunları geçirdi ara arada devam ediyor bende bunları aşıya bağlıyorum aşı olmasaydı da keşke dermiydim sanmam çünkü imtihan