Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
Türkiye’ de diyabet (tip 2 diyabet) hasta sayısının dünyanın iki katı olmasına şaşırmadım, kimse de şaşırmasın!
BİR: Tip 2 diyabet aslında bir hastalık değildir. Modern tıbbın yanlış beslenme tavsiyelerinin yarattığı geçici bir rahatsızlıktır ama yanlış beslenme tavsiyeleri ve gereksiz ilaç tedavileri sayesinde “gerçek bir hastalığa” dönüşür.
İKİ: Modern tıbbın tavsiyelerine uyanların tip 2 diyabet hastası olmaları ve hasta olduklarında da önce ömür boyu ilaca bir süre sonra da insüline mahkûm olmaları kaçınılmazdır.
ÜÇ: Günde 3 ana+ 3 ara öğün yedirerek, tahılları beslenme piramidinin tepesine koyarak , tereyağı ve zeytinyağını karalayıp bitkisel yağları dayatarak, kolesterolden ve doymuş yağlardan zengin gıdaları karalayarak diyabetin önlenmesi de tedavisi de mümkün değildir.
DÖRT: Tip 2 diyabeti “yaşam boyu süren, tamamen iyileştirilmesi bugün için mümkün olmayan bir metabolizma hastalığı” olarak tarif edenler diyabeti ne önleyebilir ne tedavi edebilir.
BEŞ: Tip 2 diyabet adam gibi beslenme ile önlenebilir ve hatta ilaç bile kullanmadan tamamen düzelebilir.
ALTI: Bugüne kadar işlenmiş şeker, işlenmiş tahıl, trans yağlara ve katkı maddelerine şiddetle karşı çıkmayanlar diyabeti önleyemez, artırır.
YEDİ: Hastalar için çıkardıkları dergilere gıda endüstrisinin tam sayfa reklamlarını koyanlar diyabeti önleyemez, artırır.
SEKİZ: Boğaziçi Köprüsü’ nün mavi ışıklarla aydınlatarak; diyabet festivali, diyabet köyü, diyabet parlamentosu, diyabet resepsiyonu gibi “Amerikan usulü” propagandalarla zaman geçirenler diyabeti önleyemez, artırır.
DOKUZ: Gıda şirketlerinin bilim kurullarında çalışan uzmanlar diyabeti önleyemez, artırır.
ON: Diyabet, diyabet uzmanlarına bırakılamayacak kadar önemli bir meseledir, peşlerinden gidildikçe de diyabet azalmayacak katlanarak artmaya devam edecektir.
Gelelim neticeye
Diyabetin Türkiye’ de dünya ortalamasının 2 katı Avrupa ortalamasının 3 katı olduğunu söyleyenlerin suçlarını ifşa ettiklerinin farkında bile olmamaları ne kadar tuhaf!
***
NTV’ nin haberi:
Türkiye’de diyabet hastası sayısının dünyanın 2, Avrupa’nın ise 3 katı oranında olduğunu belirten Türk Diyabet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Temel Yılmaz, ülkemizde 11 milyon civarında diyabet hastası olduğunu söyledi. Yılmaz ayrıca, TURDEP araştırmasına göre Türkiye’de diyabetin görülme sıklığının her 10 yılda bir yüzde 100 oranında arttığını vurguladı.
14 Kasım Dünya Diyabet Günü dolayısıyla çeşitli etkinliklerle hastalığa dikkat çekilirken, Türk Diyabet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Temel Yılmaz, Türkiye’deki durum hakkında endişe verici bilgiler paylaştı.
Birleşmiş Milletler’in sıtma salgını, tüberküloz ve AIDS hastalığından sonra dördüncü kez diyabet konusunda tüm dünyayı uyardığına dikkati çeken Yılmaz, “Şu anda diyabet dünyadaki ölüm nedenleri içinde 6’ıncı sırada. Asıl daha önemlisi dünyadaki ölüm nedenleri içinde, diğer ilk 5 sıradaki hastalığın 3 tanesinin bir numaralı sebebi. Dünyadaki bütün ülkelerde bir numaralı ölüm nedeni kalp damar hastalığı. Diyabet de kalp damar hastalıklarının bir numaralı sebebi. İki numaralı ölüm nedeni hipertansiyon. Buna bağlı inme, felç aynı şekilde diyabet nedeniyle gelişiyor. Böbrek hastalıklarının da aynı şekilde diyabet bir numaralı nedeni” dedi.
Dünyada diyabetin çok hızlı bir şekilde yayıldığını da belirten Prof. Dr. Yılmaz, şöyle konuştu:
“10 yıl içinde ise 1 milyar insanın diyabet hastası olacağı düşünülüyor. Bizim ülkemizde ise her 10 yılda 1 diyabet yüzde 100 oranında artıyor. Diyabet aslında 21’inci yüzyılın bizim gündemimize getirdiği yüksek teknolojiden, bunların bize getirdiği yeni hayat modellerinden besleniyor. Teknoloji, otomobiller, akıllı televizyonlar aslında hiç farkına varmadan bizleri yavaş yavaş içine aldı. Çalışma saatleri uzadı, daha hareketsiz bir yaşamımız oldu. Oturduğumuz yerden artık her şeyi organize ediyoruz. Kimse yürümüyor, kimse koşmuyor. Buna karşılık zaman hızlandı. İnsanların oturup beslenmeye ayıracak vakti kalmadı ve fast food denilen yiyeceklere yöneldi. Yağlı, hamurlu, kırmızı etten zengin bir beslenme modeliyle tüm dünya şişmanlamaya başladı.”
TURDEP 1 ÇALIŞMASINA GÖRE DİYABETİN ARTIŞ HIZI YÜZDE 100
Çocuklarda dahi obezitenin 3’te 1 oranına yükseldiğini belirten Prof. Dr. Yılmaz, diyabetin ülkemizde diğerlerinden daha önemli bir sorun olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Yılmaz, “Türkiye’deki diyabet ortalaması dünyadakinin 2 katı, Avrupa ortalamasının ise 3 katı. Türkiye’deki artış hızı da aynı şekilde çok fazla. TURDEP 1 (Türkiye Diyabet, Hipertansiyon, Obezite ve Endokrinolojik Hastalıklar Prevalans Çalışması) ve TURDEP 2 çalışmasına göre diyabetin artış hızı yüzde 100. Şu anda ülkemizde 11 milyon civarı diyabetli olduğunu düşünüyoruz. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun kayıtlarına göre de 7,8 milyon ilaç kullanan diyabetli var. Diyabetin ailesel bir hastalık olması nedeniyle birinci dereceden yakınların da riskli grupta olduğunu düşünürsek 40 milyona yakın bir insanı ilgilendiriyor” şeklinde konuştu.
“HER 8 SANİYEDE 1 KİŞİ DİYABET NEDENİYLE ÖLÜYOR”
Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun yaptığı bir çalışmaya göre her 8 saniyede 1 kişinin diyabet nedeniyle öldüğünü söyleyen Prof. Dr. Yılmaz, “Şu anda diyabet dünyadaki ölüm nedenleri içinde 6’ıncı sırada. Asıl daha önemlisi dünyadaki ölüm nedenleri içinde, diğer ilk 5 sıradaki hastalığın 3 tanesinin bir numaralı sebebi. Dünyadaki bütün ülkelerde bir numaralı ölüm nedeni kalp damar hastalığı. Diyabet de kalp damar hastalıklarının bir numaralı sebebi. İki numaralı ölüm nedeni hipertansiyon. Buna bağlı inme, felç aynı şekilde diyabet nedeniyle gelişiyor. Böbrek hastalıklarının da aynı şekilde diyabet bir numaralı nedeni” dedi.
CGM CİHAZI SGK KAPSAMINA ALINSIN ÖNERİSİ GETİRİLECEK
Prof. Dr. Temel Yılmaz ayrıca Türkiye Diyabet Vakfı olarak 18 yaşından küçük, diyabet hastası çocukların ayda 150 kez şeker ölçümü için parmaklarını delmek zorunda kaldığını, bunun yerine CGM denilen, deri altından şeker ölçümü yapan bir cihazın SGK geri ödeme kapsamına alınması için Meclis’e öneride bulunacaklarını belirtti. Sağlık harcamaları bakımından devlete yük oluşturmaması için CGM cihazına özel bir formül geliştirdiklerini belirten Prof. Dr. Yılmaz, bu sayede hem ailelerin sürekli olarak çocuklarının kan şekerini takip edebileceğini hem de küçük çocukların parmaklarının ayda 150 kez delinmek zorunda kalmayacağını söyledi.
Kaynak: https://www.ntv.com.tr/saglik/turkiyede-diyabet-hastasi-sayisi-dunyanin-2-kati,qPHrI-AdjkW1SERDjuSJxA
***
EK 1 (4.2.2024): KUBİLAY KARŞIDAĞ 60 yaşında Tip 2 diyabetik “İlaç kullanmak çok kötü” olduğu için ilaçları hep reddetmiş HbA1c % 12 olmuş hep Çok ağır bir sinir hasarı var İnsulinden başka hiçbir şey veremeyeceğimi söyleyince tedaviyi reddeti ve gitti Medyada hastaları yanlış yönlendirenlerin yatacak yerleri yok
Kaynak: https://x.com/kubilaykarsidag/status/1753730626719535391?s=20
FERHAT ARSLAN Kıymetli meslektaşım izninizle birkaç soru soralım. Sosyal medyada hastaları polifarmasi ve ilaç konusunda uyaranlardan biri olarak hedef alanınızda olan biri olduğumu düşünmüyorum ama benimkisi bilimsel merak mucibinden sorular olsun.
1- Yıllarca reddeden ve sinir hasarı gelişen bu hasta o kişilere değil de size gelmişse demek ki aslında farklı bir tedavi şekline niyet etmiş ve size başvurmuş olmalı. Sinir hasarının çeşidi nedir? Polinöropatik olduğunu düşündüğüm bu hastada ayırıcı tanı yapmanız gerekmez miydi? Nöropatik olan hastalarda insülin elzemiyetini ortaya koyan klinik çalışma hangisidir? Bu çalışmaların sonuç değişkeni hastalığı durdurmak mıdır yoksa geri döndürmek midir?
2- İlaçlarını düzenli kullanan hastalarda nöropati, retinopati oranları nelerdir? Hiç mi olmamaktadır?
3- Tip 2 DM larda insülin direnci ( bu söze ben alışamadım) var ve hiperinsülinemik hastada hormon replasman tedavi süreçlerine aykırı olarak neden insülin eklemek zorundayız? İnsülinin bu hastada bittiğini gösterir bir veri mi elde ettiniz? C-peptid mi ölçtünüz? Kan şekerini sıkı regüle etmek isteyişinizi anlıyorum ama kronik bir hasarla temellendirmenizi biraz anlayamıyorum. Yani ketotik , non-ketotik komalardan muzdarip birisi deseydiniz evet makul geliyor derdim. Bunu merak ediyorum.
4- Böylesine ilaç karşıtı bir hastada zaten yüreklenmeye hazır sıkı bir diyet ve egzersiz programı (yapabileceği şeyler) önerip takiplerinizde, seyir sırasında tedavi modülasyonu yapmak varken kestirip atmanız onun da hasta olarak kestirip atması iletişim ve hasta yönetim kusuru olarak atfedilecekken hedefi özel manada belirsiz bir suçlama yaparak kime hizmet ediyorsunuz? Hastaya mı, kendinize mi?
5- Sayın hocam insanların tedavi önerilerinizi reddetme hakkı vardır. Bunu eğer hastadakı farik ve mümeyyiz olma hali dışında bir duruma bağlıyorsanız yetkililere veya yakınlarına bildirirsiniz yok bu hasta gibi sizce yanlış kendince doğru bir bilinçli seçim sadece saygı duymanızı ama hatalı bulmanızı da veya bunu ifade etmenizi anlamlı kılabilir lakin küçümseyemezsiniz.
6- Şimdi o söylediğiniz zevatın biri kalkıp insülin veya diğer oral antidiyabetiklerden herhangi birini veya kombinasyonlarını kullanırken gelişen makro veya mikro komplikasyonları veya doğrudan o sentetik madde ile ilgili başına gelmiş yaygın veya çok nadir bir klinik tabloyu anlatarak sizlerin her yaptığını hedef alsa mantıklı olur mu? Geliniz kayıkçı kavgasını bırakınız. Sizler uluslararası rehberler eşliğinde işler yaparken körleştiriliyor olamaz mısınız?
7- Yıllarca sekretegog adı verilen ilaçları yazarak Tıp 2 DM hastalarında hem komplikasyonları önleyemediginiz hem de insülin rezervlerini erkenden bitirdiğiniz bir sürü hasta varken bir hastada henüz illiyet bağını net tanımlanmamış olduğunuz bir süreci dile dolaşarak topyekun bir suçlamaya meslektaşlarınızı hedef yapmak umarım sadece bilimsel bir kaygıdır ve özel muayenecilik retoriği değildir.
Kaynak: https://x.com/Ferhatarslandr/status/1753972165064507547?s=20
T?pta dogru bilinen yanl?slar neler? Hangi g?dalar?n uzerine sagl?ga zararl?d?r yaz?lmal?? Devlet obezite tehlikesine kars? nas?l tedbir almal?? Hakan Celik ile Hafta Sonu, toplum sagl?g?n? yak?ndan ilgilendiren konular? Prof. Dr. Ahmet Rasim Kucukusta ile masaya yat?rd?.
T?pta dogru bilinen yanl?slar neler? Hangi g?dalar?n uzerine sagl?ga zararl?d?r yaz?lmal?? Devlet obezite tehlikesine kars? nas?l tedbir almal?? Hakan Celik ile Hafta Sonu, toplum sagl?g?n? yak?ndan ilgilendiren konular? Prof. Dr. Ahmet Rasim Kucukusta ile masaya yat?rd?.
Sn. Hocam, her şey rant ve ticaret olmuş malesef. Selam ve saygılarımla