ÖMÜR BOYU HASTALIKLARA VE İLAÇLARA MAHKÛM DEĞİLSİNİZ

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Ahmet Mithat Can‘ ın yazısı:

Covid-19 virüsü için 2 farklı hekim grubu başlangıçtan itibaren beyanat vermektedir.

1 nci grup hekimler (ki bunlar çok büyük çoğunluğu oluşturmakta) virüsü kapmamak, bulaşmasını engellemek için neler yapılması gerektiğini anlatarak; maske, mesafe, hijyen gibi kuralları, sosyal hayatı kısıtlayıcı tedbirlerin nasıl uygulanması gibi söylemleri baştan beri defaatle ifade edegelmektedirler.

Bu grup hekimler salgın öncesinden ziyade sonrasına odaklanıp virüsten korunma ve tedavi yolları hakkında bilgi sunmaktadırlar.

Çünkü halkımız da böyle bir salgınla ilk defa karşılaştığı için panik olmuş, ne yapılması gerektiği konularına kulak vermişlerdir. Bu grup hekimler bu ihtiyacı en iyi şekilde karşılamışlardır.

Yapılan bu açıklamalar, salgının kontrol altına alınması ve yeniden normale dönülmesi için elzem olup halkımızın aydınlatılarak yönlendirilmesi, bilinçlendirilmesi bakımından çok faydalı olmuştur ve olmaktadır.

Bu anlatımlar ve alınan önlemler sayesinde salgın gerileme evresine girmiştir.

2 nci grup hekimler ise (ki bunlar çok azınlıktadır) (Prof.Karatay, Prof.Küçükusta v.d.) salgınla ilgili alınan önlemleri doğru bulduklarını belirtmişler ancak dikkatleri başka bir yöne çekmişlerdir.

Virüslerin eskiden beri hayatımızda var olduğunu, bundan sonra da var olacağını belirterek öncelikle vücudumuzun güçlü bağışıklık sistemine sahip olması gerektiğini dile getirmişlerdir.

Bu gruptaki hekimlerin fikirlerine medyada genellikle danışılmamıştır. Çünkü yaptıkları açıklamalar kimi meslektaşlarınca saçma sapan olarak nitelendirilmiş, örneğin tuzlu su ile gargara, kemik suyu, kelle paça gibi söylemleri bilim dışı bulunmuş, küçümsenmişlerdir. Bu algı ile ikinci planda kalmışlardır.

Oysa onlar bu önerileri güçlü bağışıklık sistemine sahip olmak, kronik hastalıklara yakalanmamak veya kurtulmak amacıyla yapmışlardı. Yani bilimseldi.

Çünkü, gösterildi ki dünya üzerinde yapılan birçok araştırma, Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin büyük çoğunluğunun bir veya daha fazla kronik hastalığa sahip olduğunu kayıt altına almıştır.

Edinilen bilgiler, ciddi kronik tıbbi rahatsızlıkları olan insanların daha fazla hastalanma ve ciddi semptomlar geliştirme riski altında olduğunu göstermiştir.

Peki kronik hastalıklar Covid-19’dan etkilenmede bu derecede önemli ise kronik hastalıklara yakalanmamak veya kurtulmak ve de güçlü bağışıklık sistemine ulaşmak da aynı önemde değil mi?

İnsülin direnci olmayan, güçlü bağışıklık sistemine sahip olanların virüs karşısında daha korunaklı olduğu salgında hastalananların çoğunluğunun kronik hastalar olması nedeniyle gözler önündedir. Bu hususun geniş araştırmalarla kayıt altına alınması gelecek için önemli bir referans olacaktır.

MORE ABOUT METABOLIC SYNDROME | Center for Metabolic and Obesity ...

Prof.Karatay, kronik hastalıkların sebebi olan insülin direncini şöyle tarif etmektedir :

İnsülin seviyesi en önemli göstergedir.
Bir kişinin açlık glikoz (şeker) değeri normal sınırlarda,
3 aylık HbA1C değeri normal sınırlarda olsa bile
Eğer ki açlık insülin değeri yükselmişse o kişide insülin direnci başlamış veya ilerlemiş demektir“.

Açlık şekerlerin normal çıkması hasta olmadıklarının göstergesi değildir, aldatıcıdır.

Bu durumda açlık glikoz ve HbA1C değerleri normal olduğu için sağlam gözüken bir kişi için eğer insülin direnci var deniyorsa o kişi için bir kronik hastalık başlamış veya vardır diyebiliriz.

İnsülini zıplatmamak kendi elimizdedir. Kronik hastalıklardan, ilaçlardan kurtulmak mümkündür. Ömür boyu hastalığa ve ilaçlara mahkum değilsiniz.“

Açıklandığı şekilde sağlıklı görünen bu durumdaki kişi, insülin direnci olması dolayısıyla kronik hastalığı olan sınıfına girdiğine göre o zaman Covid-19 virüsü için öncelikli risk grubundadır.

Ne yazık ki bu bilgiler halihazırda kronik hastalığı olanların bu dönemde işine yaramayacaktır. Çünkü bugünden yarına kronik hastalıklarından kurtulma durumları yoktur. Bugün için onların yapabileceği en güvenli yol; zorunlu olmadıkça evden çıkmamak, dışarı çıkılacaksa kişilerle teması asgariye indirerek maske, mesafe, hijyen kurallarına azami uymaktır. Tabii ki insülin direnci olmayan sağlıklı insanlar da bu kurallara uymalıdır.

Ancak kronik hastalığı olanlar; 2 nci grup hekimlerin belirttiği gibi önümüzdeki yıllarda yeni tip koronavirüslerin ortaya çıkacağı düşünülürse şimdiden önlemlerini alıp yani onların önerdiği sağlıklı beslenme ve yaşam tarzını uygulayarak hastalıklarından ve ilaçlarından kurtularak güçlü bağışıklık sistemine sahip olma yolunda adım atabilirler.

Tabii ki beslenme yanında ruhsal durum, bağırsakların durumu, vitaminler gibi anlatılması buraya sığmayacak konular ayrı bir anlatım konusudur.

Bu önerilere uyarak kronik hastalıklarından kurtulanlar, sadece virüslere karşı dirençli olmakla kalmayacaklar; aynı zamanda, kimselere muhtaç olmadan, elden ayaktan düşmeden, ayakta kalarak, sağlıklı olarak sürdürebilecekleri mutlu bir yaşama kavuşacaklardır.

Sadece kronik hastalıklardan kurtulmak isteyenler değil hiçbir hastalığı olmayan sağlıklı insanlar da bu sağlıklı beslenme ve yaşam tarzı önerilerine titizlikle uyarak gelecek yıllarda ortaya çıkacak korona virüslere karşı hazırlıklı olmalıdırlar.

Tedbir kuldan, takdir Allah’tandır.

Yazı için 1 yorum yapılmış:

  1. CANAN KARATAY dedi ki:

    ŞEKER EN TATLI ZEHİRDİR !

    ŞEKER BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ ÇÖKERTİR !

    ŞEKER BAĞIRSAKLARDA BULUNAN SAĞLIK BAHŞEDEN MİKROBİYOMU YOK EDER!

    KELLE-PAÇA VE KEMİK SUYU MİKROBİYOMU SAĞLIKLI KILAR, MİKROBİYOMU GÜÇLÜ KILAR.

    İŞ BUKAR BASİTTİR!

Siz de yorumunuzu paylaşın: