Çin aşısı için geri sayım sürerken, kafası karışık birçok okurum, “Aşı olmak zorunlu tutulabilir mi?” diye soruyor. Şu anda salgın nedeniyle herkesin aşı olmasını zorunlu tutan bir yasal düzenleme yok. Konuştuğum hukukçulara göre olası bir aşı zorunluluğu Anayasa’ya aykırılık taşımaz. 90 yıllık Umumi Hıfzısıhha Kanunu acilen güncellenmeli.
COVİD-19 AŞISI ZORUNLU TUTULABİLİR Mİ?
Hürriyet’ te Oya Armutçu‘ nun yazısı:
Türkiye’de yeni tip koronavirüse (COVID-19) karşı ay sonunda uygulanması planlanan Çin aşısı için geri sayım sürerken, kafası karışık birçok okurum, “Aşı olmak zorunlu tutulabilir mi?” diye soruyor. Aşı karşıtlarının yürüttüğü kampanyanın da etkisiyle birçok kişinin çekinceleri var. Aşıdan korkuyorlar.
Virüse karşı bağışıklık kazanılabilmesinin tek silahı aşı ile ilgili bu kritik soruyu mevzuat hükümleri ve yüksek mahkeme kararları ışığında yanıtlamak istiyorum. Şu anda salgın nedeniyle herkesin aşı olmasını zorunlu tutan bir yasal düzenleme yok. Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Yargıtay’ın aşı konusundaki içtihatları farklı.
AYM’DEN İHLAL
AYM Genel Kurulu, beş yıl önce 11 Kasım 2015 tarihli Halime Sare Aysal kararında, yasallık unsuru bulunmadan ebeveynin rızası olmaksızın sağlık tedbiri yolu ile çocuğa zorunlu aşı yapılmasının Anayasa’ya aykırı olduğuna vurgu yapmıştı. İhlal kararı verilmiş ve bu konuda yasal düzenleme yapılması gereğine işaret edilmişti. AYM’nin kararı yayımlanmasına rağmen aradan geçen süreçte yeni bir aşı düzenlemesi yapılmadığını belirtelim.
YARGITAY’DAN VİZE
AYM’nin aksine Yargıtay zorunlu aşıya vize veriyor. Son olarak Yargıtay 19. Ceza Dairesi, Mersin’de çocuklarına zorunlu aşı yapılmasına rıza göstermeyen ailenin itirazı üzerine karar aldı. Hukuk savaşına giren ailenin Adalet Bakanlığı’na “kanun yararına bozma” başvurusu üzerine dosya Yargıtay’a taşındı. Yargıtay, aşının Sağlık Bakanlığı’nca belirlenen “genişletilmiş bağışıklık programı” uyarınca yapılması zorunlu aşılardan olduğuna dikkat çekerek, “çocuğun üstün yararı” olduğu için anne-baba rızası aranmayacağını kayda geçirdi. Yargıtay 5 Kasım 2015 tarihinde oybirliğiyle verdiği kararında, “Ana ve babanın aşı uygulamasına rıza göstermemeleri halinde, çocuğun üstün yararına açıkça aykırı olan bu durumda ana-babanın rızası aranmaz” dedi.
AŞI VİZESİ VEREN BAŞKAN NE DEDİ?
Aşı kararının altında imzası olan eski Yargıtay 19. Ceza Dairesi Başkanı Ramazan Özkepir’le konuştum. AYM ve Yargıtay içtihatları arasında çelişki doğduğunu, ihlal kararının bireysel başvuru üzerine dosyaya özgü verildiğini, Yargıtay’ın aşı kararının hukuken geçerliliğini ortadan kaldırmayacağını söyledi. Özkepir, başta çocuklar olmak üzere aşılama uygulamasındaki tereddütleri ve yargı kurumları arasındaki yorum farklılıklarını gidermek için 90 yıllık Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nda acilen güncelleme yapılması gerektiğini vurguladı.
PROF. DR. ŞEN: ZORUNLU AŞI ANAYASA’YA AYKIRI OLMAZ
YENİ KANUNA İHTİYAÇ VAR
Hıfzıssıhha Kanunu uyarınca zorunlu aşı uygulamasının getirilmesi mümkün olsa da bu uygulamanın nasıl gerçekleşeceği, aşılama işleminden önce vatandaşların ve vatandaş olmayanların nasıl bir kontrolden geçirileceğinin bu kanunda net bir şekilde ortaya koyulmadığı görülmektedir. Bu hususların açıklığa kavuşturulabilmesi için ulaşılabilir, açık ve anlaşılabilir bir düzenlenmenin getirilmesi gerekir. Ayrıca doğabilecek zararların önlenmesi, bundan kaynaklanan sorumluluklar ve alınması gereken önlemlerle ilgili TBMM’de görüşülme yapılması, gerekli kararların alınması ve kanunun çıkarılması gerekir.
Yaşanan pandemi süreci göstermiştir ki 1930’da yürürlüğe giren Hıfzıssıhha Kanunu gözden geçirilmeli ve güncellenmelidir. Zamanın çok başarılı bir düzenlemesi olan bu kanun, aradan geçen 90 yıl sonrasında zamanın koşullarına uygun hale getirilmelidir.”
Kaynak: https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/oya-armutcu/covid-19-asisi-zorunlu-tutulabilir-mi-41687608
Bir yorumcu (blizzard912);
bir faşizm örneği daha. bu faşistlikler başka yollarla size yapılsa(örneğin kamuda başörtüsü serbest olduğunda bir güruh herkesin başını zorla örtecekler diye ciyak ciyak bağırmıştı. ki herhangi bir zorunluluk söz konusu bile değildi.) nasıl tepki verirsiniz. bakın dünyanın %70 ini aşılamaktan bahsediyorlar. kaç milyar doz aşı ediyor biliyor musunuz. uygun olmayan şekillerde aşılar üretildi. deneme aşamalarını geçmedi bu aşılar. pandemi ayağına millete vurmaya başladılar. bu durumda kimin cebi doldu. bilim perdesi gözümüzün önüne çekilince neden sorgulama yeteneğimizi kaybediyoruz. bilim insanlığa iyilik getiriyorsa arkadaştır. eğer birilerinin cebini dolduruyorsa düşmandır. burada insanlara zorla cerrahi müdahaleden bahsediyoruz. siz ne hakla başkasının bedeni üzerinde fikir beyan edebiliyorsunuz. madem çok korkuyorsun aşını ol. maskeni tak sosyal mesafeni koru. hani çok işe yarıyor ya. aşı bulunmadan kurtarıcılarımız bunlardı. aşı çıktı aşısız olmaza döndü mevzu. ama bana karışma kardeşim. aşı olmak istemeyene karışma. saygı duy. saygı sadece sana beslenecek bir duygu değil. sen de karşındakine besleyeceksin.
bilim adı altında faşizmden başka bir şey değil bu. bir yandan kaba tabirle ibnelere özgürlük verip diğer taraftan aşı olmak istemeyeni çeşitli taklalarla aşılamaya çalışmak hitler veya stalinin yaptığından farklı bir şey değildir. bilimi kutsal hale getirip insanların karşı çıkamayacağı bir şekle sokma çabasıdır. benim bedenim benim kararım deyip kürtajı kendine hak görenleri destekleyeneler konu aşı olunca acaba onların bedeni onların kararı diyecek midir. bilmem kaç sayfa belge imzalatmadan anestezik ilaç vermeyen anestezi uzmanları ve o belgeler imzalanmadan ameliyat yapmayan doktorlarımız zorulu aşı uygulamasının sorumluluklarını alabilecekler midir. yoksa kanun böyle deyip sorumluluk almaktan imtina mı edeceklerdir.
Sayın gazetecinin “saçma tanımı” olayı özetliyor;
‘Virüse karşı bağışıklık kazanılabilmesinin tek silahı aşı’
İşin kötüsü bu bu saçma tanımı enfeksiyon uzmanlarının gerçek sanması!
Evrensel hukuk ve anayasal kaidemizdir; ‘Farazi bir ihtimal üzerine kesin olan haklar sınırlandırılamaz’ nokta.