MEHMET CEYHAN KENDİ SÖZLERİNİ Mİ UNUTUYOR? YOKSA…
Nagehan Alçı’ nın yazısı:
İsminin önünde koskoca ‘profesör’ unvanı olan, 1.5 yıldır her akşam televizyonlara pandemide tavsiyeler vermek için çıkan bir tıp doktorunun alenen ve kasten yalan söyleyeceğine inanmak istemediğim için Mehmet Ceyhan’ın benim son derece somut eleştiriler getirdiğim pazartesi günkü yazıma verdiği cevabı unutkanlığına bağlamayı tercih ediyorum.
Herhalde 3 gün önce söylediklerini hatırlamıyor. Hakikaten çok üzüldüm bu duruma. Kendisine acil şifalar diliyorum.
Cuma günü Habertürk TV’deki Enine Boyuna programında Ceyhan’ın uluslararası sağlık otoritelerini küçümseyen ve karalayan tavrını eleştirmiştim.
Kendisi Cumhuriyet gazetesine verdiği uzun mülakatta programda bu yönde konuşmadığını, benim hayal gördüğümü iddia etti.
Sevgili okurlar, 13 Ağustos Cuma akşamki yayından Dünya Sağlık Örgütü ve bilumum uluslararası kuruluşları itibarsızlaştırmaya çalıştığı cümlelerinin sadece bir kısmını buraya ekliyorum. Çok kısa kesitler bunlar. Lütfen dikkatle izleyin. Bir tıp profesörünün sırf kendi söylediklerini haklı çıkarmak için Dünya Sağlık Örgütü’nü nasıl küçümseyip, karaladığını, uluslararası kuruluşların rapor ve tespitlerini teker teker hatırlatan Dr. Tomris Cesuroğlu’nun sözünü nasıl kesip, “Dünya Sağlık Örgütü’nde öneri veren de senin benim gibi bir doktor” dediğini göreceksiniz.
Okulların açılması konusunda DSÖ Avrupa bölgesinin çok net önerisi var. 53 üye ülkeli bir kuruluştan bahsediyoruz DSÖ Avrupa deyince. Bunun bir ucu Kazakistan diğer ucu İngiltere’ye kadar uzanıyor.
Türkiye bu bölgenin coğrafi ve sosyoekonomik olarak tam ortasında yer alıyor. Yani DSÖ Avrupa önerilerini tam da Türkiye gibi ülkelere yönelik yapıyor.
Kaldı ki okulların açık tutulması yönünde öneri veren Mehmet Ceyhan’ın dediği gibi “Senin benim gibi bir doktor” değil. DSÖ Avrupa bu konuda bir bilimsel danışma grubu kurdu. (Technical Advisory Group,TAG). Bu grubun çok sayıda üyesi var. Onların ortak görüşleri raporlaştırılıyor.
DSÖ Avrupa 2 Temmuz’da UNICEF ve UNESCO ile birlikte üst düzey bir toplantı düzenledi. Üye ülke bakanlıkları da bu toplantıya katıldılar. Yani Mehmet Ceyhan’ın “Okullar açılsın” diyen DSÖ’yü küçümsemek ve karalamak için söylediği “Öneriyi veren senin, benim gibi bir doktor” ve “DSÖ okullar açılsın önerisini Sudan’da yemek bulamayan çocuklar okulda yemek yesin diye yapıyor” sözleri tamamen temelsiz.
Bu arada Tomris Cesuroğlu Cuma günkü programda Ceyhan’ın ileri sürdüğü gibi tedbire, maskeye, mesafeye gerek yok demedi. Herhalde demans nedeniyle onun söylediklerini de unutmuş ya da yanlış anlamış Mehmet Bey.
Tomris Hanım yaşadığı Hollanda’daki uygulamaları anlatırken kendi 3 çocuğunun okullarının geçtiğimiz 1.5 yıl içinde sadece 4 hafta kapalı kaldığını, geri kalan zamanlarda maske de olmadan, havalandırmaya ve mesafeye dikkat ederek tam zamanlı okula gittiklerini söyledi.
Sanırım Mehmet Hoca, Bilim Kurulu’na kabul edilmemesinin yarattığı hayal kırıklığı nedeniyle hem unutmaya başladı hem de karamsar bir ruh haline büründü ve kendini dünyaya kapattı.
Halbuki bu ruh halinden çıksa Türkiye dışında hiçbir ülkede her yer açıkken okul kapamanın konuşulmadığını, okulların en son kapanıp, ilk açılan yerler olduğunu görecek. Zaten kapalı okul tercihinde dünya şampiyonluğunu kapmışken bir buçuk yıl sonra açılacak okulları “Bir ay daha erteleyelim” demenin üzüntüsü ve mahcubiyetini duyacak. Bundan eminim…
ÜLKEMİN ÇOCUKLARINDAN YETİŞKİN BİR VATANDAŞ OLARAK ÖZÜR DİLİYORUM
Sevgili okurlarım bu köşeyi takip eden sizler benim bir buçuk yıldır okul konusunda burada verdiğim mücadeleyi biliyorsunuz.
Hükümet çok yanlış yaptı.
Okulları, özellikle de ilkokulları pandeminin ilk aylarından sonra kapalı tutmaya devam etmek büyük bir hataydı.
Dünyadaki örnekler ve uluslararası raporlar ortada.
Çocuklarımızın geleceğinden 1.5 yıl çaldık. Ben bu ülkenin yetişkin bir bireyi olarak bu hatadan hep birlikte sorumlu olduğumuzu düşünüyorum ve kişisel olarak bunun mahcubiyetini duyuyorum. Ülkemin tüm çocuklarından bu yanlış politika nedeniyle bir vatandaş olarak özür diliyorum.
Tatilden düğüne, eğlenceden yemeğe, herkes her yere gidebiliyorken minicik yavruların en temel hakkı olan eğitim hakkını çaldık.
BU UTANÇ HEPİMİZE KUŞAKLAR BOYU YETER…
Tek derdim bu yanlışlığın sürdürülmemesi için gücümün yettiği kadar mücadele etmek. Bu mücadeleyi yanlış, dayanaksız bilgiler ve kişisel takıntılarla akamete uğratanları çocuklarımızın ve gençlerimizin vicdanına emanet ediyorum. Hiç kimseyle kişisel bir derdim yok. Tek derdim pırıl pırıl beyinlerin sürekli pompalanan paranoyalar sonucu okulsuz bırakılmaları…
Mehmet Ceyhan öfkesine yenilip temelsiz suçlamalar yapmak yerine soğukkanlı bir şekilde kendi sözlerini yeniden dinlerse bana hak verecektir. Buna hakikaten inanmak istiyorum…