SALLAMA ÇAY POŞETLERİNDEN MASKELERE KADAR HAYATIMIZ MİKROPLASTİKLERLE DOLU
Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
İndependent Türkçe’ deki yazım:
Kanada’da McGill Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada, geleneksel kâğıt çay poşetleri yerine kullanılan sallama plastik çay paketçiklerinde diğer yiyecek paketlerinden çok daha fazla mikroplastik olduğu gösterildi.
The Journal Environmental Science & Technology‘de yayımlanan araştırmaya göre, kaynar suya konan bir çay poşeti, yaklaşık 11,6 milyar mikroplastik granül ve 3,1 milyar daha küçük nano-plastik üretiyor. 1
Çay poşetinden salınan naylon ve polietilen tereftalat (PET) parçacıklarının seviyeleri, daha önce diğer gıdalarda bildirilen plastik yüklerden birkaç kat daha yüksek idi.
Araştırma, marketlerde satın alınan 4 tür plastik çay paketçiği üzerinde elektron mikroskobu ve spektroskopi incelemeleri ile yapıldı.
Ölçümler, çay plastik torba kesilerek çıkarıldıktan sonra, boş çay poşetleri sanki çay demlermiş gibi 95 C’ye kadar ısıtılan suda 5 dakika bekletildikten sonra yapıldı ve mikroplastiklerin sızmasının kesim olayına bağlı olup olmadığını kontrol etmek için kesilmemiş çay poşetleri de kullanıldı.
Araştırma kapsamında, kontamine suya maruz bırakılan su pirelerinin (D. Magna) ölmediği ama önemli davranışsal etkiler ve gelişimsel bozukluklar gösterdikleri de belirlendi.
Araştırmada, 100 nm ve 5 mm boyutlarında olanlar mikroplastik, 100 nm’den küçük olanlar ise nanoplastik olarak sınıflandı; bu sonuncular hücrenin içine girebilecek kadar küçüktür.
Balıklar ve diğer deniz canlılarının vücutlarında da plastik var
Çeşitli çalışmalarda balıklarda, midyelerde, şebeke ve şişe sularında mikroplastiklerin varlığı bildirilmiştir.
İngiltere kıyılarına vuran hayvanlar üzerinde yapılan ve Scientific Reports’da yayınlanan bir çalışmada incelenen yunus, fok ve balina türünden deniz memelilerinin bağırsağında mikroplastikler bulunmuştur. 2
Parçacıkların yüzde 84’ü sentetik elyaf ve geri kalanı gıda ambalajı ve plastik şişe parçalarıydı.
Catania Üniversitesi’nin araştırmasına göre de en fazla mikroplastik meyveler içinde elmada sebzeler içinde havuçta var. 3
Bir başka araştırma ise plastiklerin bitkilerin kökleri tarafından topraktan emildiklerini de ortaya koyuyor.
Gıdalar plastik deposu gibi
Plastiğin yayılmasını engellemek için pipet, fırça ve diş macunu gibi tüketim mallarındaki kullanımını aşamalı olarak kaldırılırken plastik bir taraftan da gıda endüstrisine girmektedir.
Plastik, gıda ambalajlarında yaygın olarak kullanılmaktadır ve giderek gıda kaynaklarında da tespit edilmektedir.
Poli-etilen ve poli-etilen tereftalat olarak tanımlanan mikro-plastik miktarı sofra tuzunun bir gramında yaklaşık 0,005 mikrogram iken, bir fincan çayda 16 mikrogram yani binlerce kat fazla plastik bulunmuştur.
Akciğerlerde ve kanda mikroplastikler bulundu
Havadaki mikroplastik yoğunluklarının özellikle iç mekânlarda, insan nüfusunun ve faaliyetinin yüksek olduğu alanlarda arttığı bilinmektedir.
Mevcut herhangi bir mikroplastiği tespit ve karakterize etmek için spektroskopi kullanarak akciğer ameliyatı geçiren 13 insan akciğer dokusu numunesinin analiz edildiği çalışmada 11 dokuda ortalama olarak gram başına 1,42± 1,50 mikroplastik bulunduğu, en sık görülen bileşenin plastik ambalaj ve şişelerde kullanılan polipropilen olduğu ortaya kondu. 4
Mikroplastikler, akciğerin üst, orta/lingular olarak sınıflandırılan tüm bölgelerinde tanımlandı ve alt bölgede üst ve orta akciğer bölgelerine kıyasla önemli ölçüde daha yüksek seviyeler tespit edildi.
Tamamı sağlıklı yetişkin 22 bağışçıdan alınan kan örneklerinde yapılan bir başka çalışmada ise 17’sinin kanında mikroplastikler bulundu. 5
Kan örneklerinin yarısında içecek şişelerinde yaygın olarak kullanılan PET plastik, üçte birinde gıda ve diğer ürünlerin paketlenmesinde kullanılan polistiren, dörtte birinde de plastik poşet yapımında kullanılan polietilene rastlandı.
Her cerrahi veya N95 yüz maskesinden bir milyardan fazla nanoplastik ve mikroplastik serbestleşiyor.
Bu düzensiz şekilli zerreciklerin boyu 5 nanometreden 600 mikrona kadar değişmekle beraber çoğu 1 mikrondan küçük tanecikler şeklinde.
Maskenin orta tabakaları iç ve dış tabakalara göre daha fazla mikroplastik saçılmasına yol açıyor.
Bunların burun mukozasında tespit edilmeleri, maske kullanımı sırasında solunum yoluyla vücuda girebileceklerini gösteriyor. 6
Bu maskelerin bilhassa çocuklar için daha riskli olması kuvvetle muhtemeldir.
Maskelerde çok ciddi bir kalite sorunu olduğu, erişkinlerin neredeyse tamamının maskeyi doğru kullanmadıkları da üzerinde düşünülmesi gereken hususlardır.
Mikro plastiklerin sağlık riskleri
Mikroplastiklerin insan vücudundaki etkileri tam ve ayrıntılı olarak bilinmemekle beraber hayvan çalışmaları bunların çok riskli olabileceğini ortaya koyuyor. 7
Bunların yeteri kadar küçük olanlarının bağırsaklardan geçebileceğini, başta lenf düğümleri olmak üzere çeşitli dokulara girebileceğini gösteren araştırmalar var.
Mikroplastiklerin gittikleri dokularda immun reaksiyonlarını tetiklemeleri, üzerlerine yapışan toksik madde ve ağır metalleri salgılamaları mümkün görünüyor.
Bizim gibi memeliler sınıfından olan mavi balinaların yedikleri plastikler yüzünden öldükleri biliniyor ve aynı durumun insanlar için de geçerli olması kuvvetle muhtemel.
Plastiklerin hayvanları öldürmeseler bile hormon sistemlerini bozdukları ve davranışlarını etkilediklerini gösteren birçok yayın var.
Endüstri ortamlarında yüksek seviyelerine maruz kalmanın solunum semptomları ve hastalıklara yol açabileceği rapor edilmiştir.
Mikroplastiklere sadece birkaç gün maruz kalmanın bile insan akciğer hücrelerinin metabolizmasını ve büyümesini yavaşlattığı, şeklini değiştirdiği ve hücreler arasında boşlukların oluşmasına yol açtığı da gösterilmiştir. 8
Gelelim neticeye
Plastikler de tıpkı maskeler gibi modern hayatın uzak kalınması mümkün olmayan ürünlerinden biri olup çıktı başımıza.
Tabii ki bunların sağladığı birçok avantajlar var ve vazgeçilmeleri mümkün görünmüyor.
Her nimetin bir külfeti olduğunu biliyoruz, Allah sonumuzu hayretsin.
Kaynaklar:
1. http://kinampark.com/T-Everyday%20Polymers/files/13%20Polymers%20of%20the%20Future/Hernandez%202019%2C%20Plastic%20teabags%20release%20billions%20of%20micro%20and%20nanoparticles%20into%20tea.pdf
2. https://www.nature.com/articles/s41598-018-37428-3
3. https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0013935120305703?via%3Dihub
4. https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0048969722020009
5. https://www.ntv.com.tr/saglik/insan-kaninda-ilk-defa-mikroplastiklere-rastlandi,utqvUq6k6kmSU4_tn45LTQ
6. https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0269749121013300
7. https://www.independentturkish.com/node/62331/t%C3%BCrkiyeden-sesler/plastik-%C5%9Fi%C5%9Felerde-riskli-miktarda-mikroplastikler-bulundu
8. https://pubs.acs.org/doi/10.1021/acs.chemrestox.0c00486
***
EK 1 (6.6.2022): Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD)’nin “Küresel Plastik Görünümü” raporunda yer alan verilere göre 2000 yılında dünya genelinde 234 milyon ton olan plastik üretimi 2019’da 460 milyon tona ulaştı, 2000 yılında 156 milyon ton olan plastik atık miktarı da iki katından fazla artarak 2019’da 353 milyon tona çıktı. Doğada çözünmesi yüzyıllar sürebilen plastikler bu süreçte boyutları 1 mikrometreyle 5 milimetre arasındaki parçacıklara yani mikroplastiklere dönüşebiliyor.
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Sakarya Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Meral Yurtsever, TÜBİTAK (118Y515) projesi kapsamında poşet çayla demleme yapıldığında çaya poşetten ne kadar mikroplastik geçtiğini tespit ettiklerini söyledi.
Yurtsever, “Ortalama olarak bir demlik poşetinden 13 bin mikroplastik parçacığın içeceğimize yani çaya geçtiğini gördüm. Burada benim incelemede kullandığım teknikle 3 mikrometre boyutuna kadar olan mikroplastik parçalarını tespit edebiliyoruz. Yani çaya 3 mikrometreyle 5 milimetre arasında 13 bin kadar mikroplastiğin geçtiğini söyleyebiliriz.” dedi. Yurtsever, çaydaki mikroplastikleri tespit ederken izlediği aşamaları şöyle özetledi:
“Çayı normalde demlediğimiz şekilde bir cam behere aldım ama tabii ki içerisindeki çayı boşalttım, yalnızca poşeti. Poşeti çay gibi demledim ve daha sonra hidrojen peroksitle muamele ettikten sonra filtrasyonunu yaptım ve çayın içerisine düşen mikroplastikleri ‘Nil Red’ tekniğini uygulayarak daha görünür kıldım. Bu şekilde de tespit etmiş oldum.”
Selülozdan yapıldığı söylenen 11 demlik poşetinde plastik katkı tespit edildi
Araştırmada selüloz olarak bilinen, farklı markalarda 11 bardak poşeti ve 11 demlik poşeti incelediğini anlatan Yurtsever, demlik poşetlerin tamamının plastik ilaveli dokudan yapıldığını, bardak poşetlerin ise 4’ünün yüzde 100 selülozdan imal edildiğini, 7 tanesinin ise plastik içerdiğini saptadığını söyledi. Yurtsever, “Benim incelediğim 11 demlik poşetinin tamamının plastikten imal edildiğini, plastik katkılı olduğunu ve bu plastiklerin de işte mesela polyester, polipropilen, polietilen olduğunu gördüm.” diye konuştu.
Yurtsever, son dönemde piyasaya çıkan çubuk çaylar hakkında da şu uyarılarda bulundu:
“Bir de yeni nesil yeni moda poşet çaylar var ama poşet çay dediğim stick çaylar, kalem çay diye de geçiyor. Baktığımızda bunlar bir çubuk görünümünde ve delikleri var içinde de çay var. Bunu analiz ettiğimizde polipropilen malzeme ile kaplanmış olduğunu gördük ve bundan da içeceğimiz çaya plastik salımı oluyor.”
Küçük parçalara bölünse dahi plastiklerin hiçbir özelliğinin değişmediğini vurgulayan Yurtsever, yutulan veya temas edilen mikroplastiklerin toksik etkiye neden olduğunu aktardı.
Peki hangi çayları tercih etmeliyiz?
Poşet çay yerine dökme çay kullanılmasını tavsiye eden Yurtsever, “Tüketicinin aslında çok ambalaj içermeyen ürünlere yönelmesi daha doğru olur. Dökme çayları tercih edebiliriz. Poşet çaylar, tamam, pratikliği inkar edilemez ama gerçekten çevreye ve insana etkileri ve yükü olabilir. Sadece mikroplastik kirliliği açısından değil. Poşet çayları düşündüğümüzde o ilave poşet, etiket, zımba ya da yapıştırıcı, pamuk iplik vs. düşündüğümüzde ekstradan çöp üretmiş oluyoruz ama dökme çay kullandığımızda doğrudan onu alıp bir çaydanlıkta demliyoruz.” dedi.
“Lütuf gibi hayatımıza girdi ama şu anda bela”
Plastiklerin ilk üretildiği günden beri hafiflik, esneklik, dayanıklılık, kolay işlenebilirlik, iyi elektrik ve ısı yalıtkanlığı ve ucuzluğu gibi çeşitli özelliklerinden dolayı mucizevi maddeler olarak değerlendirildiğini anlatan Yurtsever, tüm bu sebeplerden plastik kullanımında aşırıya kaçıldığını, bunun da çevre kirliliğini tetiklemiş olduğunun altını çizdi.
Yurtsever şöyle devam etti:
“Özellikle bundan 70 yıl önce böyle hızlı büyümeyle aşırı şekilde hayatımıza girmiş plastiklerin üretimi, 1950’lerden 2020’lere doğru geldiğimizde, 200 kat artarak devam etmiş. Şu anda plastik üretimini düşündüğümüzde 400 milyon tonluk bir üretimden bahsediliyor. Pandemiyle bunun katlanarak arttığını da biliyoruz ama buna ilaveten bir de 2050’lere gelindiğinde de bunun iki katına çıkacağını da biliyoruz. Lütuf gibi hayatımıza girdi ama kesinlikle şu anda bela durumunda.”
“Tek kullanımlık ürünlerin tamamiyle bırakılması gerek”
Yurtsever, sözlerini, tek kullanımlık plastiklerin kullanımının bırakılması gerektiğine dikkati çekerek tamamladı:
“Tek kullanımlık ürünlerin tamamen bırakılması gerektiğini düşünüyorum. Hatta şu andan itibaren bırakmamız gerekiyor çünkü mevcut haliyle bile çevremize yeteri kadar plastiği yaydık, saçtık, dağıttık. Bu haliyle bile doğanın kendini temizlemesi imkansız. Uzun vadede düşündüğümüzde şu anki yaptığımız kirliliğin faturası aslında gelecek nesillere kesilmiş vaziyette o yüzden bırakmamız gerekiyor. Plastikler, çevrede yok olan, biten, eriyen çözünen bir şey değil, kalıcı bir şey. O yüzden de birçoğunun doğada yüzyıllar boyunca doğada hiç bozulmadan kalabilme ihtimalleri var. Bırakabildiğimiz kadarını bırakmalıyız. Özellikle tek kullanımlık ürünlerden başlamalıyız.”
Kaynak: https://medimagazin.com.tr/guncel/poset-cayda-13-bin-mikroplastik-parcacigi-tespit-edildi-100854
***
EK 2 (12.9.2023): İçme suyundaki mikroplasitikler iki saatte beyne ulaşıyor. Beyinde iltihaplanma, nörolojik bozukluklar veya Alzheimer gibi nörodejeneratif hastalık riskini artırabiliyor. 3 haftada demansa benzer davranış değişikliklerini tetikleyebiliyor.
Makale: Micro- and Nanoplastics Breach the Blood–Brain Barrier (BBB): Biomolecular Corona’s Role Revealed
Kaynak: https://www.mdpi.com/2079-4991/13/8/1404
***
EK 3 (10.1.2024): Plastics are now omnipresent in our daily lives. The existence of microplastics (1 µm to 5 mm in length) and possibly even nanoplastics (<1 μm) has recently raised health concerns. In particular, nanoplastics are believed to be more toxic since their smaller size renders them much more amenable, compared to microplastics, to enter the human body. However, detecting nanoplastics imposes tremendous analytical challenges on both the nano-level sensitivity and the plastic-identifying specificity, leading to a knowledge gap in this mysterious nanoworld surrounding us. To address these challenges, we developed a hyperspectral stimulated Raman scattering (SRS) imaging platform with an automated plastic identification algorithm that allows micro-nano plastic analysis at the single-particle level with high chemical specificity and throughput. We first validated the sensitivity enhancement of the narrow band of SRS to enable high-speed single nanoplastic detection below 100 nm. We then devised a data-driven spectral matching algorithm to address spectral identification challenges imposed by sensitive narrow-band hyperspectral imaging and achieve robust determination of common plastic polymers. With the established technique, we studied the micro-nano plastics from bottled water as a model system. We successfully detected and identified nanoplastics from major plastic types. Micro-nano plastics concentrations were estimated to be about 2.4 ± 1.3 × 105 particles per liter of bottled water, about 90% of which are nanoplastics. This is orders of magnitude more than the microplastic abundance reported previously in bottled water. High-throughput single-particle counting revealed extraordinary particle heterogeneity and nonorthogonality between plastic composition and morphologies; the resulting multidimensional profiling sheds light on the science of nanoplastics
Kaynak: https://www.pnas.org/doi/10.1073/pnas.2300582121
Makale: Rapid single-particle chemical imaging of nanoplastics by SRS microscopy
***
—Her konuda olduğu gibi gıda konusunda da egemen güçler neyi öneriyorsa onu kullanan millet olduk.
—Zeytinyağlı yiyemem aman
—Basmada fistan giyemem aman!
—Şifre burada gizli!
—Ancak Türk milletinin zeka seviyesi 3. Dünya insanları seviyesine indirildi!
—Bu insanlarla nasıl yol alınacak?
—Başka da insanımız yok!
—Mecburen bedel ödeyecek cesur insanları yönetime getirmekten başka yol görünmüyor.