MEYVE VE SEBZELERDE DE MİKROPLASTİK BULUNDU

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Dikkat: Yazının sonunda ek var!

***

Yeni bir araştırmada, çevre kirliliğindeki önemi giderek daha iyi anlaşılan mikroplastiklerin meyve ve sebzenin içine de nüfuz edebildikleri gösterildi.

Araştırmaya göre çapları 10 mikrondan küçük olan bu plastik zerrecikleri meyvelerde boyutlarının daha büyük olması, ağacın yaşı ve daha kapsamlı kök sistemleri olması dolayısıyla sebzelere göre daha fazla bulunuyor.

Catania Üniversitesi’ nin araştırmasına göre en fazla mikroplastik meyveler içinde elmada sebzeler içinde havuçta var (1).

Bir başka araştırma ise plastiklerin bitkilerin kökleri tarafından topraktan emildiklerini ortaya koyuyor.

Bugüne kadar bu tür plastiklerin sadece deniz kabukluları ve balık gibi yiyeceklerde bulunabileceğini, bunların bitkilerin sağlam dokularını aşamayacağı sanılıyordu.

Microplastics found in fruit and vegetables prompts call for ...

Mikroplastiklerin sağlık riskleri

Mikroplasitklerin insan vücudundaki etkileri tam ve ayrıntılı olarak bilinmemekle beraber hayvan çalışmaları bunların çok riskli olabileceğini ortaya koyuyor (2).

Mikroplastiklerin yeteri kadar küçük olanlarının bağırsaklardan geçebileceğini, başta lenf düğümleri olmak üzere çeşitli dokulara girebileceğini gösteren araştırmalar var.

Mikroplastiklerin gittikleri dokularda immun reaksiyonlarını tetiklemeleri, üzerlerine yapışan toksik madde ve ağır metalleri salgılamaları mümkün görünüyor.

Bizim gibi memeliler sınıfından olan mavi balinaların yedikleri plastikler yüzünden öldükleri biliniyor ve aynı durumun insanlar için de geçerli olması kuvvetle muhtemel (3).

Plastiklerin hayvanları öldürmeseler bile hormon sistemlerini bozdukları ve davranışlarını etkilediklerini gösteren birçok yayın var (4, 5).

Johns Hopkins’ in bir araştırmasına göre de mikroplasitklerle kirlenmiş deniz ürünleri yenmesi bağışıklık ve bağırsak sistemine zarar verebiliyor (6).

Bir araştırmaya göre ise insanlar bira, tuz, deniz ürünleri, şeker, alkol ve bal gibi ürünlerle senede 39 bin-52 bin mikroplastik alıyorlar (7).

Hava yoluyla alınan plastik miktarı ise senede 74 bin ama buna plastik şişelerle su içme de dâhil edildiğinde ilave olarak 90 bin mikroplastik daha vücuda girmiş oluyor.

Gelelim neticeye

Mikroplastiklerin sebze ve meyvede de gösterilmesi etten süt ürünlerine kadar yediğimiz içtiğimiz her gıdada bulunabileceğini, tehlikenin büyüklüğünü gözler önüne seriyor.

Plastik market torbalarının yasaklanması önemli ama asla yeterli değil.

Plastik şişe yerine cam şişe veya musluk suyu tercih edilmeli

Plastik kaplar ve ambalajlar terk edilmeli

Plastik eşya ve sentetik kıyafetler yerine organik olanlar kullanılmalı

Kaynaklar:

1. https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0013935120305703?via%3Dihub

2. https://medium.com/age-of-awareness/4-eye-opening-truths-about-plastic-and-how-it-kills-us-slowly-15f751209f5

3. https://www.independent.co.uk/news/science/whales-dying-plastic-pollution-ingest-toxic-environment-blue-planet-ii-a8063576.html

4. https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S000334720400212X

5. https://www.tandfonline.com/doi/abs/10.3109/10408444.2012.692114

6. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC6132564/#CR44

7. https://www.nationalgeographic.com/environment/2019/06/you-eat-thousands-of-bits-of-plastic-every-year/

***

EK 1 (24.12.2020): Bebeklerin plasentasında mikroplastik parçacıklar bulundu: ‘Bebekler doğmadan kirleniyor’.

Anne karnındaki bebekleri sarmalayan plasentada ilk kez mikroplastik parçacıklar bulundu; araştırmacılar bunun “çok kaygı verici” olduğunu söylüyor. Mikroplastiklerin vücutta nasıl bir etki yarattığı henüz bilinmiyor. Ancak uzmanlar, bu parçacıkların uzun vadeli zararları olabileceğini, anne karnındaki fetüsün gelişmekte olan bağışıklık sistemini olumsuz etkileyebileceğini belirtiyor. Guardian gazetesinde yer alan haberde, mikroplastiklerin annenin yeme içmesi veya solunumu yoluyla plasentaya ulaştığının tahmin edildiği belirtiliyor. Plastik parçacıkları, normal hamilelik ve doğum geçiren dört sağlıklı kadının plasentasında bulundu. Bu parçacıklara, plasentanın hem anne hem de fetüs tarafında, ayrıca fetüsün geliştiği zarın içinde de rastlandı.

Bulunan parçacık sayısı ise 12 kadardı. Ancak her plasentanın sadece yüzde 4’lük kısmı incelendi. Bu da plasenta toplamının çok daha fazla sayıda mikroplastik içerdiğine işaret ediyor. Bulunan parçacıkların mavi, kırmızı, turuncu veya pembe renkli olması, bunların ambalajlardan, boya, kozmetik veya kişisel bakım ürünlerinden kaynaklanabileceğini gösteriyor. Parçacıkların her birinin 10 mikron büyüklüğünde (0.01 mm) olması, bunların kan dolaşımına da girebilmesi ve kan yoluyla taşınabilmesi anlamına geliyor. Araştırmacılar, bu parçacıkların bebeklerin vücuduna da girmiş olabileceğini söylüyor. Ancak bu araştırma yapılmadığı için bunu belirlemek mümkün olmadı.

Cyborg bebek’

Roma’daki San Giovanni Calibita Fatebenefratelli hastanesinde araştırmayı yürüten kadın doğum bölümü başkanı Antonio Ragusa, bu bulguların anneleri şoke ettiğini söylüyor. “Sanki cyborg (insan ve robot karışımı sibernetik organizma) bir bebek sahibisiniz; sadece insan hücrelerinden oluşmayan, biyolojik ve inorganik özelliklerin karışımı olan bir bebek.” Araştırmanın sonuçları Environment International dergisinde yayımlandı. Araştırmacılar, fetüsün gelişmesini destekleyen ve dış dünya ile bağlantısını sağlayan plasentada zararlı plastik parçacıklarının bulunmasının büyük endişe kaynağı olduğunu belirtiyor ve mikroplastiklerin bağışıklığı tetikleyen veya toksik madde salımına yol açarak zarar veren bir işlev görüp görmediği konusunda daha geniş araştırmalar yapılması gerektiğine dikkat çekiyor. Araştırmacılar, mikroplastiklerin fetüs gelişimini engelleyebileceğini söylüyor. Ancak araştırmaya katılan diğer iki kadının plasentasında bu parçacıklara rastlanmaması, fizyolojik yapı, diyet veya yaşam tarzı farklılıklarının etkili olabileceğine işaret ediyor.

‘Bebekler doğmadan kirleniyor’

Mikroplastik kirliliği dünyanın en ücra köşelerine kadar ulaşmış boyutta. Yeme, içme ve soluma yoluyla bu parçacıkların vücudumuza girdiği önceden tespit edilmişti. Bunların vücuda etkisi henüz bilinmiyor ve bilim insanları, başta bebekler üzerinde olmak üzere bunların en kısa zamanda incelenmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Ekim’de yapılan bir araştırmada, bebeklerin plastik mama şişelerinden günde milyonlarca plastik parçacık yuttukları belirlenmişti. 2019’daki bir araştırmada ise hava kirliliğine yol açan parçacıklara anne karnındaki bebeklerin plasentasında rastlanmıştı. Kimyasallarla ilgili Chem Trust vakfından Elizabeth Salter Green, “Bebekler daha doğmadan kirleniyor. Bu araştırma küçük çaplı olsa da çok büyük kaygılara işaret ediyor” dedi. Daha yeni başka bir araştırmada ise gebe laboratuvar farelerinin soluduğu çok daha minik nanoplastik parçacıklara, fetüslerin karaciğer, akciğer, kalp, böbrek ve beyin dokularında da rastlandığı görüldü.

Kaynak: https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-55412052

***

Siz de yorumunuzu paylaşın: