The SARS-CoV-2 (SARS2) virus, first released in Wuhan, China, between October and December 2019, is responsible for the Covid-19 (C19) pandemic. In the first half of 2020, Moderna and Pfizer-Biontech announced the development of an “LNP-spike-mRNA vaccine” to fight against C19.
This application, deceptively promoted as a “vaccine,” actually entails gene transfection and has recklessly been administered to people in numerous countries under emergency use approval (EUA), disregarding the crucial need for safety tests and the establishment of its long-term effectiveness.
The LNP-spike-mRNA transfection causes the circulation of foreign genetic elements in people’s blood for weeks, spreading throughout the body.
The spike-mRNA distributed throughout the body is translated into toxic spike/spike-like proteins in various tissues, and these toxic proteins circulate in the blood for months.
The practice of gene transfection in healthy individuals lacks a foundation in our constitution and laws.
Furthermore, it has not been effective in preventing the Covid-19 disease and the transmission of the virus, nor has it altered the course of the pandemic.
Instead, it has resulted in unprecedented serious complications for human health.
Therefore, the use of LNP-spike-mRNA transfection SHOULD BE BANNED.
***
EK 1 (18.6.2023): Bilim ve bilim insanları safsatacıların kıskacında
Aşı 2020 yılının sonunda uygulanmaya başlandı, yaygın uygulanması ise 2021 ve 2022 yılında gerçekleşti. Yapılan bir modelleme çalışması, yalnızca 2021 yılında yapılan aşı ile 20 milyon ölümün önüne geçildiğini gösteriyor.
Esin Davutoğlu Şenol – Prof Dr., Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı.
Aşılar kurtardığı insan yaşamları düşünüldüğünde, insanlık tarihinin en büyük buluşlarından biridir. Ayrıca 20. yüzyılda beklenilen yaşam süresini %62 artırmış, 19. yüzyılda doğan bir kişinin ortalama yaşam süresi 47,3 iken 20. yüzyılda 76,8 olmuştur. Uygarlığın ilerlemesinde, insanların en verimli çağında, bulaşıcı bir hastalık nedeniyle erkenden yaşamlarını yitirmemesinin katkısı büyüktür. Çocukluk çağı aşılama programları ile kızamık, difteri, tetanoz, çocuk felci gibi ölümcül, sakatlık bırakan hastalıkların kontrolü sağlanmış böylece yaşamın ileriye doğru sağlıklı biçimde akması mümkün olmuştur.
DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) kayıtlı verilerine göre, 2010-2018 yılları arasında yalnızca kızamık aşılaması ile 23 milyon çocuk ölümü önlenmiştir. Ancak aşılama hiçbir zaman tekil bireylerin korunması üzerinden ele alınamaz. Toplum sağlığı ve toplumsal yaşamın sağlıklılığı bakımından “aşılama” büyük önem taşımaktadır. Çünkü yalnızca uygulandıkları kişiyi korumakla kalmazlar, aşı yapılmayanları da korurlar. Aşıyla bağışıklık kazanan kişiler enfekte olmayacakları için başkalarına da enfeksiyon bulaştıramazlar, böylece enfeksiyonun toplumdaki yayılımı da kısıtlanmış olur.
Bulaşıcı bir hastalığın yalnızca bireyin yaşamını değil, tüm toplumsal yaşamı nasıl etkilediğini, şimdilerde unutmuş gibi olduğumuz bu yüzyılın pandemisinde deneyimledik. Pan (tüm) demi (demos; insanlar); herkesin duyarlı olduğu, herkesi hastalandıran bu küresel salgın kayıtlı verilere göre 7 milyon kişinin, dolaylı verilere göre ise bunun 3 ve bazı coğrafyalarda bildirilenin 8-10 katı fazla ölüme yol açtı.
Salgının Seyir Defteri kitabımdan alıntıyla pandeminin ilk yılında sahanın tam ortasındaki bir hekim olarak şöyle not düşmüşüm “yaşam, sağ kalım ile ölüm arasına sıkışmıştı, zamansız ölümlere tanıklık ediyorduk.” Bazen bir gecede yatırdığımız kişilerin yarısının öldüğünü öğreniyorduk ertesi gün. Hâlâ bittiğini ilan edemediğimiz pandeminin ilk yılında, dolaşımdaki virüsün kimi ne kadar hastalandıracağı öngörülemediğinden, bulaşmayı önlemek için maske ve otak yaşam alanlarının kapatılması dışında bir şey yapılamıyordu.
Pandemideki yangını kontrol edebilmenin hatta pandemiden çıkabilmenin tek yolu etkili ve güvenli bir aşının bulunmasıydı. Tüm pandemi süresince gerçekleşen bir mucize varsa o da böyle bir aşının bulunması oldu. Üstelik yalnızca aşı pandemi için değil pandemi de aşı için bir dönüm noktası oldu. Çünkü ilk kez bir aşının geliştirildiği “mRNA teknolojisi” yalnızca enfeksiyonlar değil kanser, MS (multiple skleroz) gibi pek çok çözümsüz hastalık için çığır açan bir buluş olarak ışıldıyordu. Koşulların zorlayıcı gücüyle, bilim alanındaki tüm eşikleri atlatan buluşlar bir araya getirildi. Ve insanlık tarihinde ilk kez bir pandeminin başında hem çok etkili hem çok güvenli bir aşı bulundu.
Aşı 2020 yılının sonunda uygulanmaya başlandı, yaygın uygulanması ise 2021 ve 2022 yılında gerçekleşti. Aşı ile birlikte dolaşımdaki virüse rağmen ağır hastalık ve ölümü kontrol edebilmek ve böylece yeniden eğitime, çalışmaya, seyahate yani işlevsel bir yaşama dönebilmek mümkün oldu. Yapılan bir modelleme çalışması, yalnızca 2021 yılında yapılan aşı ile 20 milyon ölümün önüne geçildiğini gösteriyor.
Ancak DSÖ, pandemiden hemen önce, 2019 yılında, çocukluk çağı aşılamaların başarıları ile unuttuğumuz salgın hastalıkların kontrolü konusunda AŞI ÇEKİNCESİ’nin en büyük halk sağlığı sorunu olduğunu belirten bir rapor yayınlamıştı. Türkiye’de de pandemi ile görünür ve iyice örgütlü hâlâ gelen “Aşı Karşıtlığı”, coğrafyaya özgü şiddet iklimi ile tırmandırılarak, aşı kararsızlığını çok artırdı.
Ülkede korkulan kızamık salgını başlamışken, küresel aşı karşıtlığından sızan çarpıcı bir haber de düştü önümüze. Haber pandemi boyunca milyarlarca insana uygulanmış mRNA aşısı BioNTech ile ilişkiliydi. Haberin paylaşılma biçimi, Türkiye’de habercilik konusunda bir elin parmağını geçmeyen özgür basının ve basın özgürlüğünün ne denli yaşamsal olduğu da bir kez daha göz önüne serildi. “Almanya’da BioNTech’e şok”, “Aşının kalıcı hasarları” gibi en iyi ihtimal ile liyakatsizlik ya da kendilerinin de aşı/bilim karşıtlıklarının manşetleri ile AŞI/BİLİM KARŞITI örgütlerin yayın organları gibi sorumsuz ve sorunlu haberlere imza attılar.
Haberin gerçeği ise şöyleydi; Almanya’da iki avukat bürosu aşıdan zarar gördüklerini iddia edenlerle beraber BioNTech’e tazminat davası açmıştı ki bu büronun başındaki Tobias Ulbrich isimli avukat, tazminat davaları kazanmakla ve komplo teorisyenliği ile ünlüydü. Bu çağrı ile Almanya’da aşılanmış olan 64 milyon kişiden 356’sı aşıdan zarar gördükleri iddiasıyla dava açmak için başvurmuştu ki şimdi bu davalardan ikisi görülecek. Dünyada miyarlarca doz aşı uygulandığı halde bu tazminat davasının neden Almanya’da açıldığına gelince, avukata göre “ispat yükü” (burden of proof) Almanya’da diğer ülkelere daha düşük.
Yani, aşı ile ilişkisi ispatlanamasa bile tazminatı kazanabileceklerini iddia ediyorlar. Türeci ve Şahin insanlık için en önemli buluşu yapan biliminsanları. Bu davadan bir şey çıkar mı bilemeyiz. Gerçeğin ve hukukun büküldüğü bir “post-truth” zamanındayız. Ama bu iki biliminsanı, kendilerini dijital ortaçağın engizisyon mahkemelerinde mahkûm etmeye neredeyse cadı kazanlarında yakmaya yeltenenleri izlemekle yetinen Almanya’yı terk ederek, çalışmalarını başka ülkelerde sürdürecek. 2030 yılından önce çözümsel bir kanser aşısını bulacaklarını öngörüyorlar. Pandemi yalnızca kendi belirdiği zamanı değil, toplumsal bağlarımızı da yırtmışa benziyor.
Kaynak: https://www.birgun.net/makale/bilim-ve-bilim-insanlari-safsatacilarin-kiskacinda-446331
***
EK 2 (22.6.2023): HALUK VAHABOĞLU “Bu kişi daha etkili evet ama daha sinsi olacağını sanmam TTB içinde falan da etkili aslında Sorun bilgisizlik Bu halk sağlıkçılar okumaz yazmaz işleri bürokrasi siyaset falan Zannediyorlar ki Nusret Fişek dönemindeyiz ve aşılar kamunun kontrolünde”
Yaşı tutanlar hatırlar yetmişli yıllarda yabancı ilaç sektörünün hastalanın da tedavi olun bizim ilaçlarımızla tedavi olun mantığına karşı dışa bağımlı olmak yerine kendi yaptığımız aşılarla hastalıktan korunalım mantığı sol arasında yaygın anlayış idi ve doğru idi
Bu gariplerim (TTB’de ki solcu kardeşler (işbirlikçiler değil) ve bu tipler) yani yetmişli yılları ve efsane Nusret Fişeği abilerinden dinleyenler söylemin içeriğini tam da anlamadan (hep olduğu gibi) aşı sektörünün kamunun kontrolünde olmadığını anlayamıyorlar
Kayıhan Bey vb leri halk sağlıkçı TTBci “solcular” aşı sektörünün uluslararası kartellerin kontrolünde olduğunu ve bu şeytanların aşı pazarlamak için her şeyi yapacaklarını ve bu işe bu çerçevede hep şüphe ile bakmamız gerektiğini anlayamıyorlar
Kaynak: https://twitter.com/HalukVAHABOLU/status/1671748985235595264?s=20
***
EK 3 (24.6.2023): Peter A. McCullough: “LNP-mRNA teknolojisini kullanmak tam bir felaketti. LNP-mRNA aşıları geliştirdiğini iddia eden herkes sorumlu tutulmalıdır. 2020’de bunun tehlikeli bir kumar olduğunu söyledim ve ciddiydim!”
Kaynak: https://twitter.com/P_McCulloughMD/status/1672594032256491521?s=20
***
EK 4 (24.6.2023): Peter A. McCullough: “Thorp verileri hakem tarafından incelendi ve yayınlandı. Hamilelik sırasında C19 aşısı anne ve bebek için bir felakettir. Gebelik Kategorisi X, McCullough ve Stricker 2021 tarafından belirlenmiştir.”
Kaynak: https://twitter.com/P_McCulloughMD/status/1672581939692281859?s=20
***
EK 5 (26.6.2023): HALUK VAHABOĞLU “okuyun bakalım dostlar belki fikriniz değişir kısa bir not: doktorlar hastaları adına kar zarar hesabı yapmaz doktorlar hastalarını aydınlatır hastalar kendileri kar zarar hesabı yaparlar buna aydınlatılmış onam deriz”
Kaynak: https://twitter.com/HalukVAHABOLU/status/1673210752000315392?s=20
TÜRK TORAKS DERNEĞİ SOLUNUM SİSTEMİ ENFEKSİYONLARI ÇALIŞMA GRUBU
MRNA AŞILARI YAN ETKİLERİ İLE İLGİLİ AÇIKLAMASI
Aralık 2019 tarihinden itibaren tüm dünyada çok ciddi bir sağlık sorunu oluşturan
COVID-19 pandemisinde bugüne dek yaklaşık 768 milyon doğrulanmış vaka bildirilmiştir.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre 14 Haziran 2023 itibariyle dünyada yaklaşık 7
milyon (6.943.390) ölüme neden olmuştur (1). Ülkemizde de Sağlık Bakanlığı verilerine göre
COVID-19 nedenli 100 bin üzerinde ölüm bildirilmiştir (2).
COVID-19’a karşı geliştirilen aşılar vücudun bağışıklık sistemini, insanların SARSCoV-2 virüsü ile enfekte olmasını önlemek veya enfekte olurlarsa ciddi/ölümcül durumları
önleyebilmek için hazırlanmaktadır. Haziran 2023 tarihine dek dünyada toplam
13.396.701.847 doz aşı yapılmıştır (1).
Tüm dünyada yaygın olarak uygulanan mRNA aşılarından biri de ülkemizde
uygulanan BioNTech/Pfizer aşısıdır. BioNTech/Pfizer aşılama ile hem erken dönem hem de
6. ay sonuçlarına bakıldığında etkinlik bir miktar azalmakla birlikte güvenli olduğu
saptanmıştır. Aşılamadan ortalama 2 ay sonra gözlemlenen güvenlik profili, aşılamadan 6 ay
sonra da doğrulanmış ve hiçbir ciddi yan etki kaydedilmemiştir (3, 4). Son dönemde yapılan
araştırmalara göre, BioNtech/Pfizer aşısı, belirtili COVID-19’a yakalanma olasılığını
plaseboya göre %98, ciddi-kritik hastalığı %95.7 azaltmaktadır (5). Ciddi yan etki oranlarının
düşük olduğu saptanmıştır.
Aşı ile ilişkili en sık görülen yan etkiler, aşı uygulanan bölgede ağrı, kızarıklık, şişlik
gibi hafif ve geçici yan etkilerdir. Ayrıca yorgunluk, baş ağrısı, ateş, titreme, kas/eklem
ağrısı, kusma, ishal gibi yan etkiler de görülebilir. mRNA bazlı COVID-19 aşılamanın
(Pfizer-BioNTech ve Moderna) ardından bildiren en önemli ciddi yan etkiler arasında
miyokardit (kalp kası iltihabı) sayılmakta olup bu ciddi yan etkinin daha çok genç, erişkin
erkeklerde görüldüğü bilinmektedir (6). Bağışıklama Uygulamaları Danışma Komitesince,
COVID-19 aşılamasından sonra “yarar-risk analizleri” gözden geçirilmiş ve aşının
faydalarının, nadir görülen ciddi yan etkilere ilişkin risklerden ağır bastığı sonucuna
varılmıştır (7).
Türk Toraks Derneği olarak, hala hastalık ve ölümlerin devam ettiği COVID-19
salgını ile mücadelede, aşılamanın en güçlü yöntem olduğunu ve önemini azaltacak hiç bir
veri olmadığını kamuoyuna önemle bildiriririz.
Türk Toraks Derneği
Kaynaklar:
1. https://covid19.who.int/
2. covid19.saglik.gov.tr
3. Polack FP, Thomas SJ, Kitchin N, et al; C4591001 Clinical Trial Group. Safety and
Efficacy of the BNT162b2 mRNA Covid-19 Vaccine. N Engl J Med. 2020 Dec
31;383(27):2603-2615. doi: 10.1056/NEJMoa2034577. Epub 2020 Dec 10. PMID:
33301246; PMCID: PMC7745181.
4. Thomas SJ, Moreira ED Jr, Kitchin N, et al; C4591001 Clinical Trial Group. Safety
and Efficacy of the BNT162b2 mRNA Covid-19 Vaccine through 6 Months. N Engl J
Med. 2021 Nov 4;385(19):1761-1773. doi: 10.1056/NEJMoa2110345. Epub 2021
Sep 15. PMID: 34525277; PMCID: PMC8461570.
5. Graña C, Ghosn L, Evrenoglou T, Jarde A, Minozzi S, Bergman H et al. Efficacy and
safety of COVID-19 vaccines (Review). Cochrane Database of Systematic Reviews
2022, Issue 12. Art. No.: CD015477
6. Marschner CA, Shaw KE, Tijmes FS, Fronza M, Khullar S et al. Myocarditis
Following COVID-19 Vaccination. Cardiol Clin 40 (2022) 375–388
7. Rosenblum HG, Hadler SC, Moulia D, Shimabukuro TT, Su JR; Tepper NK et al. Use
of COVID-19 Vaccines After Reports of Adverse Events Among Adult Recipients of
Janssen (Johnson & Johnson) and mRNA COVID-19 Vaccines (Pfizer-BioNTech and
Moderna): Update from the Advisory Committee on Immunization Practices. MMWR
/ August 13, 2021 / Vol. 70 / No. 32
Kaynak: https://toraks.org.tr/files/mf/site/2023/06/mrna-asi-ye-18596ec6.pdf
***
EK 6 (26.6.2023): Birleşik Krallık Hükümeti’ne göre, tüm yaş gruplarında aşılanmayanlar arasında ölüm oranları en düşük seviyede.
Chart shows the monthly age-standardized mortality rates by vaccination status among each age group for Non-Covid-19 deaths in England between January and May 2022, according to a recently published dataset collated by the UK Government agency, the Office for National Statistics
https://t.co/sTr1NICw25
In every single month since the beginning of 2022, partly vaccinated and 2X vaccinated 18-39-year-olds have been more likely to die than unvaccinated 18 to 39-year-olds.
2022’nin başından bu yana her ay, kısmen aşılanmış ve 2X aşılanmış 18-39 yaşındakilerin ölme olasılığı, aşılanmamış 18-39 yaşındakilere göre daha yüksek.
Bütün grip aşıları yasaklanmalıdır.
Bir an önce
önlem alınmalıdır.