Kümes hayvanı eti yemenin meme kanseri riskini yüzde 15 azalttığı bildirildi. Bu gözleme dayalı bir çalışmadır dolayısıyla sebep-sonuç ilişkisini değil sadece bir birlikteliği gösterir. Kanser riskindeki bu yüzde 15 azalmanın pratik bir karşılığı yoktur ve ayrıca da esas önemli olan riskteki mutlak azalmadır. Beslenme araştırmalarının tabiatından gelen kusurları da unutmayalım.

Dünya Sağlık Örgütü’ ne göre, mâlûliyete sebep olan hastalıklar içinde ilk sıralarda gelen ve tüm dünyada 300 milyon kişiyi etkileyen depresyon için Danimarka’ da farklı bir tedavi yöntemi uygulanmaya başlandı. Hiçbir yan tesiri olmayan bu yöntemde hastalara “özel bir vitamin” veriliyor. Bu harika vitaminin ne olduğunu öğrenmek ister misiniz?

Son yıllarda tüm dünyayı saran vitamin, antioksidan çılgınlığının en gözde ürünlerinden biri de selenyumdur. Selenyum sağlıklı bir hayat için gerekli bir mineraldir ama vücudun selenyum ihtiyacını normal bir diyetle karşılamak mümkündür. Bunun hap olarak alınmasının faydalı olduğunu gösteren güvenilir bilimsel bir kanıt da yoktur.

Mide asidi salgısını baskılayan ilaçların alerji gelişme riskini de artırabilecekleri bildirildi. Tıpkı antibiyotikler gibi mide asidini baskılayan ilaçların gereksiz kullanımı çok yaygındır. Bilhassa da “reflü” nün astım ve öksürükten ses kısıklığına birçok hastalıkla ilişkilendirilmesi bu ilaçların yazılmasında adeta bir patlamaya sebep olmuştur.

Kanser tedavisinin metioninden fakir beslenmeyle daha etkili hâle getirilebileceği gösterildi. Amino asitler tek tek belirli tümörler için önemli olabilirler ama kanserden korunmak ve sağlıklı olmanın yolu hazır yiyeceklerden uzak durmak ve sağlıklı gıdalarla adam gibi beslenmektir.