Amerikan Kardiyoloji Koleji kalp-damar hastalıklarının tedavisi için yoga tavsiye etti. Yoganın kan basıcını, kan yağlarını, kortizolü ve enflamasyon belirteçlerini düşürdüğü bildiriliyor. Kalp-damar hasatlıkları önlemenin en iyi yolunun “ilaçlar” olmadığını anlayan kalp derneğini “kalpten” kutluyorum.

Son senelerde 50 yaşından küçük erişkinlerde kolon ve rektum kanserlerinde ciddi bir artış var. Bu artışta, obezite, antibiyotik kullanımındaki artış, epigenetik değişiklikler ve folik asit eksikliği sorumlu tutuluyor. Bana sorarsanız giderek “adam gibi beslenmeden uzaklaşmamız en mühim sebeptir.

Depresyon, idrar kaçırma, uykusuzluk, astım, KOAH, alerji ve epilepsi tedavilerinde kullanılan ”anti-kolinerjik” sınıfı ilaçların bunama riskini artırdığı ortaya çıktı. “Bu tür ilaçları yaşlılara verirken çok dikkatli olmak” gerektiğini hemen hatırlatıyorum, unuturum munuturum neme lazım.

USA’ da konvansiyonel non-organik sütlerde pestisit, büyüme hormonları ve antibiyotikler bulunduğu bildirildi. Bu araştırma tüm kronik enflamatuar hastalıkların neden çığ gibi arttığını gözler önüne seriyor. Bize ise “İyi ki USA’ da yaşamıyoruz” diye şükretmek düşüyor. Green-card sahiplerine önemle duyurulur.

Dünya Ekonomik Formu’ na göre her sene hava kirliliği 790.000 kişinin ölümüne yol açıyor. Bu ölümlerin %40′ ı iskemik kalp hastalıklarına, %32′ si bulaşıcı olmayan diğer hastalıklara, %8′ felçlere, %7′ si akciğer kanserine, %7′ si zatürreye, %6′ sı ise KOAH’ a bağlı olarak ortaya çıkıyor.