Erişkinlerde her üç astım teşhisinden birinin yanlış olduğu bildirildi. Ben de senelerdir astım teşhislerinin çoğunun yanlış olduğunu, teşhis doğru olsa bile gereksiz ilaçlar kullanıldığını savunuyorum. Birçok hasta ilaçsız veya çok az ilaçla tedavi edilebilecekken ağır vakalarda kullanılabilecek ilaçlar üstelik de ömür boyu kullanılmak şartıyla dayatılıyor.

Gıdaların, vücut yağ dağılımı ve bağırsak mikrobiyotasının astım riskini ve kontrolünü etkilediği biliniyor. Epidemiyolojik araştırmalar da astım ve obezite arasında bir illiyet değilse bile çok sıkı bir birlikteliği ortaya koyuyor. Birçok zayıf astımlı olduğu gibi obez oldukları halde astımı olmayanların sayısı da çok fazla.

Düzenli olarak sosis, salam gibi işlenmişe et yiyenlerde astım atakları riskinin 2 misli arttığı bildirildi ama bu sonuçlar bizim geleneksel sucuk ve pastırmamız için geçerli değil. Sağlıklı et, doymuş yağlar, baharat, sarımsak, çaman bulunan bu fermente yiyecekler adam gibi beslenmenin temel direkleridir; tek kusurları azıcık pahalı olmalarıdır.

Tuz lambası, tuz odası, mağara tedavisi gibi yöntemlerin etkili olduğunu gösteren yeterli bilimsel veri yoktur. Bunların, astım ve KOAH’ lara bırakın iyi gelmesini, bazı hastaları büsbütün kötüleştirmesi de mümkündür. Bu yöntemleri mucize gibi sunanlar ya bilgisiz ya da başka hesap peşinde olanlardır.

Hürriyet internet sayfası “Astım psikosomatik bir hastalıktır” başlıklı haberini uyarım üzerine 20 gün sonra güncellediğini bildirdi ama yapılan güncelleme değil haberin açıklama yapan doktorun adının çıkarılarak yeniden aynı hatalarla tekrarlanmasından başka bir şey değildi. Astımlı hastaların değil ama Hürriyet okurlarının önceden “sakinleştirici” almaları faydalı olabilir.