Antibiyotiklerin, halk arasında “çocuk romatizması” adıyla bilinen “jüvenil idiyopatik artrit” riskini artırdığı belirlendi. Araştırma, antibiyotik kullanımının 16 yaşından küçüklerde romatizma riskini 2.6 misli artırdığını, antibiyotik tüketimi arttıkça riskin de arttığını gösteriyor. Antibiyotik yazarken de içerken de bir daha düşünmek lâzım!

Ölümlere de yol açan C. difficile kolitinin kapsüllere konup dondurulan dışkı hapları ile de tedavi edilebileceği ve bu uygulamanın hem hasta için daha kolay hem de daha ekonomik olduğu bildirildi. Yakında, “donmuş plazma” gibi “donmuş dışkının” da eczane raflarında yer alacağına inanıyorum. Haydi hayırlısı!

İnsanların çevrelerine yaydıkları kendi bakterilerini birkaç saat içinde gittikleri farklı mekânlara da yaydıkları ortaya çıktı. Bu bakterilerin “kişiye özel” olduğu ve parmak izi yerine de kullanılabileceği bildiriliyor. “Bizim biz olmamızı” kendi hücrelerimizden çok vücudumuzda yaşayan mikropların sağladığı anlaşılıyor.

Genome Biology isimli dergide yayınlanan ve iki deneğin akıllı telefon uygulamalarıyla bir sene süreyle yakından “dinlendiği” araştırmada bağırsak bakterilerinin (mikrobiyota) insanlar gibi yaşadıkları ve günlük aktivitelerden etkilendikleri tespit edildi. Bağırsaklarımızda yaşayan bakterilerin bizimkine “paralel” bir hayatları olduğu anlaşılıyor.

Uzun ve sağlıklı bir hayat sürmenin temel unsurlarından birinin “sağlıklı bağırsak bakterilerine” (mikrobiyota) sahip olmak olduğunu yeni yeni anlıyoruz. Sağlıklı bir mikrobiyotaya sahip olmanın temel unsuru da “adam gibi beslenme” dir. Bizi biz yapan kendi vücut hücrelerimizden ziyade bağırsak bakterilerimizdir.