BEYNİMİZİ BAĞIRSAKLARIMIZ İDARE EDİYOR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Dikkat: Yazının sonunda ek  var!

***

Bağırsaklarımızda yaşayan bakterilerin (mikrobiyota) başta enfeksiyonlar, astım, alerji, obezite, diyabet olmak üzere pek çok hastalığın ortaya çıkmasında önemli rolü olduğunu gösteren sayısız araştırma var.

Yeni bir araştırmada, mikrobiyotanın beyindeki bağışıklık hücrelerini etkileyerek beyni de koruduğu, Alzheimer, MS (multipl skleroz) gibi hastalıkların gidişatını değiştirebileceği ortaya çıktı.

Araştırma Almanya’ da Freiburg Üniversitesi uzmanları tarafından fareler üzerinde gerçekleştirildi ve Nature Neuroscience isimli dergide yayınlandı.

brain gut axis ile ilgili görsel sonucu

Araştırmada, beynin makrofajları olarak bilinen “mikrogliaların” fonksiyonlarının bağırsak bakterilerinin yıkım ürünleri tarafından düzenlendiği tespit edildi.

Bakteriler lifli gıdaların parçalanması sırasında mikroglia fonksiyonlarının tam olabilmesi için gerekli olan “kısa zincirli yağ asitlerini” üretiyorlar.

Bağırsaklarında hiç bakteri bulunmayan farelerde mikrogliaların olgunlaşamadığı ve gelişemediği, bu hücrelerin beyindeki iltihabi uyarılara cevap vermedikleri görüldü.

Aynı şekilde bağırsak bakterileri dört haftalık antibiyotik tedavisiyle öldürülen farelerde de immün cevapların bozulduğu belirlendi.

Buna karşılık, fareler sağlıklı olanlarla bir araya getirildiklerinde kısa zamanda bağırsak floralarının tesis edildiği, mikrogliaların da tekrar sağlıklı hâle geldikleri gözlemlendi.

Kısa zincirli yağ asitleri

Araştırmaya göre, bağırsak bakterileri ve mikroglialar arasındaki haberleşme kısa zincirli yağ asitleri ve fermantasyon ürünleri sayesinde gerçekleşiyor.

Bu asitler, bakterilerin lifleri, süt ürünlerini veya diğer gıdaların yıkımları sırasında oluşuyor.

Kan yoluyla beyne ulaşan bu maddeler mikrogliaların etkili bir şekilde çalışmalarına yardım ediyorlar.

Bugüne kadar pek çok beyin hastalığında rolleri olan mikrogliaların olgunlaşma ve aktivasyonlarının nasıl gerçekleştiği pek bilinmiyordu.

brain gut axis ile ilgili görsel sonucu

Gelelim neticeye

Alzheimer, Parkinson, MS, ALS gibi hastalıklar yakın senelere kadar çok az görülürdü, tıp kitaplarında bu hastalıkların adı dip not olarak geçer, hekimler bunların sadece adını bilirler ama hasta görmezlerdi.

Hem sinir sistemi hastalıklarının hem son senelerde müthiş bir artış gösteren diğer hastalıkların kökeninde bağırsak mikrobiyotasının bozulması yatıyor.

Mikrobiyotayı bozan etkenlerin başında ise sağlıksız gıdalar ve yanlış beslenme geliyor.

Uzun ve sağlıklı yaşamak için işlenmiş “geleneksel beslenme” modelini benimseyin; şeker ve un, trans yağlar ve hazır gıdalardan uzak durun.

Ey vatandaş, hasta olmak istemiyorsan yiyeceklerine içeceklerine sahip çık!

Kaynak: http://www.nature.com/neuro/journal/vaop/ncurrent/full/nn.4030.html

***

EK 1 (17.9.2022): Farelerde yapılan deneyler, sinir öldürücü proteinin bağırsaktan beyne iletildiğini gösteriyor.

Kaynak: https://www.hopkinsmedicine.org/news/newsroom/news-releases/new-animal-study-adds-to-evidence-of-parkinsons-disease-origins-in-the-gut

***

Yazı için 4 yorum yapılmış:

  1. Semih Özçam dedi ki:

    Halki saglik husunda uyardiginiz için var olun, sag olun!

  2. Huseyin dedi ki:

    Bu yazdıklarınız doğru olsaydı dünyada hasta insan kalmazdı son 5 yılda doktora gitme oranları % 80 artmış.Daha metabolizmanın işleyişini anlayamamışsınız.

  3. Konunun bu kadar alaka çekmesi beni çok memnun etti.

    İnsan genom projesi bitirilip, insanın ortaya çıkmasını temin eden önceden 100.000 civarında olduğu zannedildiğinin aksine sadece 21.000 genden ibaret olduğu anlaşıldıkdan hemen sonra, insan mikrobiom projesi başlatıldı (http://hmpdacc.org).

    Konunun ehemmiyetinin anlaşılması için Valdez ve ark (http://www.cell.com/trends/immunology/pdf/S1471-4906(14)00114-8.pdf)’nın makalesini okumanızı öneriyorum. Kısaca, mikrobiom ve immün sistem gelişiminin birbirine bağlı olduğu ve aşı etkinliğinin bununla alakalı olduğu, bu sibiozda bir bozulmanın pek çok sistemik hastalığa yol açabileceğinin anlaşıldığı ifade ediliyor.

    Bu fakir de iki yıl önce yayınlanan makalesinde bu alakaya işaret etmiş (https://personel.omu.edu.tr/docs/ders_dokumanlari/5099_40253_534.pdf) ve çeşitli vesilelerle iki yaş altında yapılan her aşının immünolojik bir deney olduğunu ve immün sistem ve mikrobiom ararsındaki ahengi bozarak çeşitli sistemik hastalıklara yol açabileceğine dikkat çekmişdim.

    Sağlık Bakanlığı’nı ve mecburî aşılamadan vaz geçilmesi, anne babaları da aşı konusunda çok titiz olmaları gerekdiği konusunda tekrar ikaz ediyorum (http://lilliputian.me/2014/08/prof-dr-alisan-yildiranin-asilar-ve-bagisiklanma-ile-ilgili-tabu-yikan-bildirimleri/).

  4. simbioz: değişik biyolojik türlerin uzun vadeli olarak yakın (birlikde) yaşamaları

Siz de yorumunuzu paylaşın: