The Journal of the American Osteopathic Association’ da yayınlanan bir makalede, her gün az ya da çok kırmızı et (salam, sosis, sucuk, sığır, koyun) tüketenlerin ömürlerinin 4-5 sene kısalacağı bildiriliyor. Kırmızı et yiyen ve yenmesini de tavsiye eden biri olarak bu araştırmaya hiç şaşırmadım.

Organik süt ve etin klâsik ürünlere göre yağ asitleri, esansiyel mineral ve antioksidanlar bakımından daha zengin olduğu belirlendi. Bu sayede zirai ilaç, antibiyotik, hormon ve GDO’ ya maruz kalınmıyor, hayvan sağlığı korunuyor ve çevrenin kirlenmesi de önlenmiş oluyor. Hükümetlerin organik tarım ve hayvancılığı desteklemeleri şarttır.

Nestle’ nin “İyi Beslen, Mutlu Yaşa” programını ben de destekliyorum. Sağlıklı olmanın olmazsa olmazı “adam gibi beslenme” dir. Böyle bir programda “Hazır, işlenmiş ve paketlenmiş gıdalardan uzak durun” veya “Asla marketlerden alışveriş yapmayın” sözleri ideal sloganlar olabilir.

Bitkisel yağların kalp hastalıklarını önlemediğini hatta artırdığını ispatlayan 50 sene önce yapılan araştırmanın saklandığı ortaya çıktı. Bu araştırma yayınlanmış olsaydı insanların hayvansal yağlar, yumurta, tereyağı ve tam yağlı ürünlerden uzaklaştırılıp bitkisel yağlara yönlendirilmesi mümkün olmayacaktı. Modern bilimin ne kadar ahlâklı olduğunu görün ve kararınızı buna göre verin.

Artık üreticilerinin bile fazla yemeyin demek zorunda kaldıkları fast food yiyeceklerden uzak durmak için önemli bir sebep daha var. Paketlenmiş yiyecek tüketenlerin idrarında hormon bozucu etki gösteren “fitalatların” %40 daha fazla olduğu belirlendi. Sağlıklı yaşayalım diyorsanız fast food’ dan uzak kalacaksınız, başka çaresi yok!