Koronavirüse karşı etkili ilaç ve aşı olmayan bir dönemde, sağlığımızı gıdalara emanet etmenin de ne kadar yanlış olduğunu okuyunca moralim iyice bozuldu, kafayı dağıtmak için televizyonu açtım. Bir reklâm tüm efkârımı aldı götürdü: Bir dezenfektan, hastalığa sebep olan bakteri ve virüslerin %99.9’ unu öldürüyormuş. Maske, mesafe, kelle paça da neymiş, sık dezenfektanı, bak keyfine!

Tarım Bakanlığı’ nın hazırladığı yeni bir yönetmelikle gıda etiketlerinde trans yağ yazılması yasaklanıyormuş. Böylece, sağlık için trans yağların değil, bu ifadenin etiketlerde yer almasının zararlı olduğu, etiketinde yazılmadığında trans yağlı gıdaların bir mahsuru bulunmadığı anlaşılıyor. Dilerim sıra yakın zamanda şeker, mısır şurubu ve diğer katkı maddelerine de gelir.

Avusturya’ lı parlamenterin kolada yaptığı korona testi yapıp “pozitif” çıkmış. Bu bir politik şovdur. Salgının erken döneminde bu testler çok önemli idi ama o günler gerilerde kaldı. Testin “gerçekten” negatif olmasının fazla bir önemi olamaz. Bir kişi test yaptırdıktan bir saat sonra da virüs alabilir. Testin pozitif olmasının değeri de çok sınırlıdır. Pozitif test mutlaka hastalığı veya bulaşıcılığı göstermez.

İshaklar köyünün salgını kayıp vermeden atlatmasının altında “sağlıklı beslenme” ve “temiz hava” yattığını ben de tasdik ediyorum. Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu’ na sesleniyorum: Tamam “kelle-paça yiyin” demeyin ama hiç değilse “sağlıklı gıdalarla beslenin, işlenmiş gıdalardan uzak durun” da mı diyemiyorsunuz? Evet, bu da yeter!

TÜBA, koronavirüs salgını için “Bağışıklık, Beslenme ve Yaşam Tarzı Raporu” yayımlamış. Koronavirüsle savaşta bağışıklık ve vücut direncinin önemini çok geç de olsa gündeme getiren TÜBA’ yı tebrik ediyorum. Bakalım TÜBA’ yı da kelle-paça-gargara ekibinin aklına uymak ve şarlatanlıkla suçlayanlar çıkacak mı?