Tüm dünya bilimsel (!) beslenme tavsiyeleriyle hasta edildi. Başta obezite, diyabet, kalp krizleri ve kanserler, tüm kronik hastalıkların en önemli sebebi işlenmiş tahıl ve şeker, bitkisel yağlar, mısır şurubu, katkı maddeleriyle dolu hazır gıdalardır. Gelin, “Ne dedilerse yaptık ama hastalıklar arttı” diye feryad eden Avustralya’ lılara kulak verelim, ders alalım.

Modern tıbbın beslenme tavsiyeleri bana göre külliyen yanlıştır ve hatta obezite ve diyabetteki patlamanın da önemli sebeplerindendir. Nitekim bu tavsiyelerin birer birer iflas ettiğini ve bunun medyaya haber olduğunu görüyoruz. Kilo vermede ve sağlıklı olmada da kalori miktarı değil, yiyeceklerin kalitesi önemlidir.

Son senelerde katlanarak artan obezite, diyabet, kanser, kalp krizi, felç, astım, alerji, depresyon, tiroidit, Alzheimer, osteoporoz, depresyon, dikkat eksikliği gibi kronik hastalıkların tümünün altında yatan sebep hayat tarzımızdaki değişikliklerdir. Bu artışta birçok etkenin rolü olmakla beraber en önemlisi gıdalarımızın bozulması ve geleneksel beslenme modelinden uzaklaşılmasıdır.

Sofralarımızda mutlaka bulunması gereken yiyeceklerden biri de mantarlardır. Mantarlar, iyi bir protein, B vitaminleri, lif, beta-glukan kaynağı olmaları yanında antioksidan etkileri olan selenyum, D vitamini, glutatyon ve ergotonin de ihtiva ederler. Kanser, kalp hastalığı ve bunama gibi yaşlanmayla ilgili hastalıklara karşı korur. Sofranızdan mantarı eksik etmeyin.

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, diyetisyenlere meydan okuyor. Küçükusta, “ Beslenmeden anlayan biri değilim. Zaten beslenmeden anlamaya da pek gerek yok. 500 yıl önce kim tıp kim beslenme biliyordu. Benim mantığıma göre beslenmenin bilimi olmaz. Atalarımız ne yiyorsa onu tüketerek sağlıklı olabiliriz.” diyor.