Farelerde yapılan araştırmada cep telefonlarının kanser riskini artırdıkları ispatlandı. Modern adam açlığa susuzluğa, havasızlığa dayanabilir ama cep telefonsuz yaşayabileceğine ihtimal vermiyorum. Cepleri atalım, güvercinlerle, dumanla haberleşelim demiyorum ama bu “seviyeli ilişkiyi” yeniden gözden geçirmemiz, çocuklarımızı cepten uzak tutmamız şart.

Yüzme havuzu ve jakuzilerin dezenfeksiyonu için kullanılan klor, ozon, brom gibi kimyasalların mutasyon yani gen hasarı riskini 4 misli artırabileceği bildirildi. Bu tür ortamları kullananların sayısı arttıkça risk de artıyor. Önümüz yaz, açık havuzlara ve su parklarını kullanacakların dikkat etmesi gereken hususlar var.

Bizde Hint dutu adıyla bilinen tropikal noni sebzesinin yapraklarından elde edilen ekstrenin küçük hücre dışı kanserinde kemoterapiye (Tarceva) üstün olduğu bildirildi. Kanser hastalarının birçoğuna kemoterapinin umut ticareti olarak yapıldığı, birçok hastanın kanserden değil tedavinin yan etkilerinden öldükleri dikkate alındığında Hint dutunun önemi daha iyi anlaşılacaktır.

Dişeti iltihabına yol açtığı bilinen belli bakteri türlerinin pankreas kanseri riskini artırabileceği bildirildi. Dişeti iltihabı ve diş çürükleri olanlarda pankreas kanserinin daha fazla görüldüğü biliniyordu. Bu bulgular bana bakterilerin kanserin sebebi olmaktan ziyade sonucu olduğunu düşündürüyor.

D vitamini düzeyi düşük olan erkeklerde agresif prostat kanseri görülme ihtimalinin daha yüksek olduğu bildirildi. Bu araştırmaya bakıp da D vitaminini göklere çıkarmak doğru değil. Prostat D vitaminine muhtaç bir organ olsaydı Allah onu hiç vücudun en karanlık köşesinde yaratır mıydı? Mademki iyi geliyormuş diye de prostatınızı sakın fazla güneşte bırakmayın!