Dr. Mehmet Öz “Doymuş yağ kılavuzu” başlıklı yazısında büyük bir pişkinlikle “Bildiklerinizi unutun” diyor. Nasıl yani? Bu işler bu kadar basit mi? Tamam unutalım ama yanlış beslenme tavsiyeleri ve yedikleri endüstri ürünü gıdalar yüzünden kalp krizi, felç geçiren ve ölenlerin hesabını kim verecek peki?

Bunama ve kolesterol ilaçları gibi etkinlikleri şüpheli ilaçların yaşlı hastalara gereksiz yere yazıldığı ve bunun da sağlık harcamalarını artırdığı bildirildi. Gereksiz ilaç yazılması bizde de sık rastlanan bir durum ama bu ya hiç kimsenin umurunda değil ya da hekimler bunu dile getirmekten çekiniyor, korkuyorlar.

Kolesterol haplarının kalp cerrahisi sonrası gelişen atrial fibrilasyonu önlemediği belirlendi. Statinler son senelerde anti-enflamatuar etkileriyle pompalanıyor. Evet, statinlerin kâğıt üzerinde bu tür etkileri olabilir ama bu hastaların hiçbir işine yaramadıktan sonra “kime ne anti-enflamatuar etkiden”. Statin yutmak mı hapı yutmak mı, işte bütün mesele!

Akut koroner sendromu sebebiyle hastaneye yatırılan hastalarda denenen “darapladib” isimli yeni bir ilacın da işe yaramadığı anlaşıldı. Hem kalp-damar hastalıklarını, hem başta kanser, astım, obezite, diyabet olmak üzere “genetik olanlar” dışında tüm hastalıkları önlemenin tek bir yolu var: “Adam gibi yaşamak!”

Her gün meyve yiyenlerde iskemik kalp hastalığı riskinin %15, iskemik felç riskinin %25 ve hemorajik felç riskinin de %40 daha az olduğu belirlendi. Propagandist gibi ilaç reklâmı yapanları mı, ilaçsız da sağlıklı yaşanabileceğini söyleyenleri mi dinleyeceğinize siz karar verin: Elma mı hap mı?