Amerikan Kardiyoloji Koleji kalp-damar hastalıklarının tedavisi için yoga tavsiye etti. Yoganın kan basıcını, kan yağlarını, kortizolü ve enflamasyon belirteçlerini düşürdüğü bildiriliyor. Kalp-damar hasatlıkları önlemenin en iyi yolunun “ilaçlar” olmadığını anlayan kalp derneğini “kalpten” kutluyorum.

Orta yaşlardan itibaren yapılan egzersizin kanserlere, kalp-damar hastalıklarına ve tüm diğer sebeplere bağlı ölümleri azaltabileceği bildirildi. Neden sizlere sürekli olarak “Yürüyelim arkadaşlar” dediğimi inşallah anlamayan kalmamıştır. Şu sorumun cevabını iyi düşünün: Ölüm riskini bu kadar azaltan bir ilaç var mıdır?

Vücudumuzun çomak sokulmadığı zaman mükemmel işleyen bir “detoks sistemi” vardır. Karaciğer, böbrekler, bağırsaklar, akciğerler ve derimiz vasıtasıyla vücutta biriken ve işe yaramayan veya zararlı olabilecek her şey atılır. Yeter ki sistemin doğru çalışmasını sağlayacak şeyleri yapalım, engel olacaklardan uzak kalalım.

Frontiers in Psychology’ de yayınlanan araştırmaya göre tabiatta 20 dakika geçirmek stres hormonlarının seviyesini azaltıyor. Sağlıklı yaşamanın tıpla alâkası olmadığını anlayan, hastalarına sentetik ilaçlar yerine bu tür “tabiat hapları” yazan doktorların sayısı giderek artıyor. Kaybettiğimiz eşeğimizi bulacağız inşallah.

Sağlık denince sadece bedenin sağlıklı olması, fiziki sağlık anlaşılmamalıdır. Tansiyonunuz, kolesterolünüz, şekeriniz, karaciğer testleriniz, vücut kitle endeksiniz, röntgenleriniz, muayeneniz tamamen normal olabilir ve hiçbir hastalığınız olmayabilir ama bu sizin sağlıklı olduğunuz anlamına gelmez. Tam bir sağlıklı olma durumundan bahsedebilmek için…