TÜBERKÜLOZ TARİHÇE VE İSTATİSTİKLER
Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
Robert Koch, 24 Mart 1882’ de tüberküloz mikrobunu keşfetmiştir. Tüberküloz aşısı BCG Fransız araştırmacılar Calmette ve Guerin tarafından 1921’de, ilk tüberküloz ilacı olan streptomisin de 1944 ‘de Waksman tarafından bulunmuştur. Waksman , bu nedenle 1952’ de Nobel ödülü almıştır.
Eski Yunanlıların ftizis, yani erime adını verdiği hastalık, daha sonra beyaz veba adıyla anılmış, 19. yüzyıldan beri ise tüm dünyada tüberküloz ismi kullanılmaya başlanmıştır. Tüberküloz için halk arasında ince hastalık, verem, zafiyet, ciğerde duman gibi isimler de kullanılır.
TÜBERKÜLOZLA İLGİLİ İSTATİSTİKLER
Tüberküloz, BCG ismi verilen aşısının ve etkili ilaçlarının olmasına rağmen kökü tamamen kazınamamış bir hastalıktır. Hem geri kalmış ülkelerde ve hem de en gelişmiş ülkelerde önemli sağlık sorunlarından biri olmaya devam etmektedir.
WHO’nu istatistiklerine göre:
- Dünya nüfusunun 1/3’ ü, yani 2 milyar insan tüberküloz mikrobu taşımaktadır. Bu sayıya her yıl 100-200 milyon kişi eklenmektedir.
- Dünyada yılda 8 milyon kişi tüberküloz hastalığına yakalanmaktadır. Bunların %95’ i geri kalmış ülkelerde, %5’ i ise gelişmiş ülkelerde yaşayan insanlardır.
- Tüberküloz, her yıl 3 milyon kişinin ölümüne neden olmaktadır. Buna göre, tüberküloz dünyada ölüm nedenleri sıralamasında 5. sırada yer almaktadır.
- Önümüzdeki 10 yıl içinde 90 milyon kişinin tüberküloza yakalanacağı ve bunların 30 milyonun da bu hastalıktan ölecekleri tahmin edilmektedir.
TÜRKİYE’DE TÜBERKÜLOZ
Türkiye, verem hastalığının görülme oranı bakımından orta sıralarda yer almaktadır. Verem, Hindistan, Çin, Bengladeş gibi ülkelerde her 100.000 kişinin 200’den fazlasında görülürken, Avrupa ülkelerinde her 100.00 kişiden 20’den azında rastlanmaktadır. Bu değer Türkiye için 100.000’ de 27 olarak bildirilmiştir.
Verem Savaşı Daire Başkanlığı’ nın resmi kayıtlarına göre Türkiye’ de günümüzde her yıl ortalama 20.000 kişide verem hastalığı ortaya çıktığı bildirilmekle beraber, bu rakam gerçeği yansıtmamaktadır, çünkü özel doktor, poliklinik, hastaneler, üniversiteler gibi kurumlarda tedavi gören hastalar bu değerlendirme içinde yer almamaktadır.
Ben kişisel olarak Türkiye’de yılda 40.000-50.000 kişide verem hastalığı görüldüğünü tahmin ediyorum.
TÜBERKÜLOZUN SEBEPLERİ
Tüberküloz, eskiden daha ziyade düşük sosyo-ekonomik tabakanın hastalığı olarak bilinirken, günümüzde artık her kesimden insanda rastlanır olmuştur. Dengesiz ve bilinçsiz beslenme, ağır ve stresli yaşam koşulları, fazla alkol ve sigara kullanımı, madde bağımlılığı, kortizon ve immunsüpresif (bağışıklığı baskılayıcı) ilaç kullanımının artması, aşırı ruhsal ve bedensel yorgunluklar ile bağışıklık sisteminin baskılanmış olduğu kanser, AİDS… gibi hastalıkların tüberkülozda görülen artışta çok önemli etkileri vardır.
Yakın zamanlara kadar tüberkülozun artık bir sağlık problemi olmaktan çıktığı USA, Kanada gibi gelişmiş ülkelerde, AİDS tüberkülozun adeta hortlamasına yol açmıştır.
***
EK 1 (31.10. 2021): The Pathogenesis of Tuberculosis: The Early Infiltrate of Post-primary (Adult Pulmonary) Tuberculosis: A Distinct Disease Entity.
It has long been recognized that tuberculosis (TB) induces both protective and tissue damaging immune responses. This paper reviews nearly two centuries of evidence that protection and tissue damage are mediated by separate disease entities in humans. Primary TB mediates protective immunity to disseminated infection while post-primary TB causes tissue damage that results in formation of cavities. Both are necessary for continued survival of Mycobacterium tuberculosis (MTB). Primary TB has been extensively studied in humans and animals. Post-primary TB, in contrast, is seldom recognized or studied. It begins as an asymptomatic early infiltrate that may resolve or progress by bronchogenic spread to caseous pneumonia that either fragments to produce cavities or is retained to produce post-primary granulomas and fibrocaseous disease. Primary and post-primary TB differ in typical age of onset, histopathology, organ distribution, x-ray appearance, genetic predisposition, immune status of the host, clinical course and susceptibility to protection by BCG. MTB is a highly successful human parasite because it produces both primary and post-primary TB as distinct disease entities in humans. No animal reproduces this sequence of lesions. Recognition of these facts immediately suggests plausible solutions, animal models and testable hypotheses to otherwise inaccessible questions of the immunity and pathogenesis of TB.
Kaynak: https://www.frontiersin.org/articles/10.3389/fimmu.2018.02108/full
***