HALKIMIZA,
3 Ağustos 2010 tarihinden itibaren Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı yönetmelik gereği, sizlere yıllardır sağlık hizmetini yalnızca muayenehanelerde sunan hekimler olarak, yeni muayenehanelerin açılamayacağını ve var olan muayenehanelerimizin ise 4 Ağustos 2011 tarihinde kapanmak zorunda kalacağını bildirmek istiyoruz.
Türkiye’de “SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROGRAMI” sağlığın ticarileştirilmesi, sağlık hizmetlerinin uluslararası sermaye piyasasının denetimine geçmesi, parası olmayanın sağlık hizmeti alamayacağı gibi, hekimlerin de zorunlu olarak sağlık patronlarına bağlı çalışmasını amaçlamaktadır.
Muayenehanelerin kapatılması hekimlerin mesleklerini özgürce ve büyük sağlık tekellerine hükmeden yerli ve uluslararası sağlık sermayesinden bağımsız olarak yapabilme hakkını, olanaklarını ve ortamını tamamen yok etmektedir.
Muayenehanelerin kapatılması, halkın da hekim seçme özgürlüğünü ve istediği sağlık hizmetini alma hakkını yok etmektedir. Halkın muayenehane hekimi ile kurduğu ve yıllardır sürdürdüğü güven ilişkisini bir anda ortadan kaldıracaktır.
İlgili Yönetmelik Türkiye koşullarını görmezden gelerek ruhsatlı ve çalışır durumda bulunan muayenehanelerden deprem yönetmeliği, yangın yönetmeliği, imar ruhsat yönetmeliğine uygunluk belgelerini istemektedir. Bu belgelerin yanı sıra kapı, merdiven, asansör gibi fiziki koşullarla ilgili gerçekleştirilmesi mümkün olmayan ölçüleri dayatmakta, böylece yalnızca muayenehane hekimliği yapan bizleri sağlık tekellerinin yanında çalışmaya mahkum etmektedir.
Hayatın her alanında ve her koşulunda, yapılan ve yapılması gereken hekimlik mesleğini binaların fiziki koşullarına mahkum etmek, hekimlik mesleğinin serbest olarak yapılmasını yok etmek bilimsel ve demokratik düşünceyle bağdaşmaz. Serbest çalışma hakkını yok etmeye yönelik tüm davranışlar insan haklarını ihlal etmektir.
Sağlık Bakanlığı, muayenehaneleri, tıbbi müdahale yapılan (hastaneler, aciller vb. gibi) yerler kapsamında düşünerek, hastanın kendi tercihiyle ve isteğine bağlı olarak hizmet almaya geldiği muayenehaneyle bir tutarak açık bir şekilde ayrımcılık yapmaktadır. Binada yalnızca muayenehane hekimliği yapan hekimin muayenehanesi kapatılırken, diğer meslek gruplarının çalışmalarını sürdürmeleri ayrımcılığın açık göstergesidir. Oysa yönetmeliğin hazırlanış amacında belirtilen tehlike ve riskler diğer meslek grupları, buralarda çalışanlar ve buralardan hizmet alan herkes için de geçerliliğini sürdürüyor olacaktır.
Tüm bunların yanı sıra Sağlık Bakanlığı kendine bağlı sağlık kurumlarında (aile sağlığı merkezleri, hastaneler vb.) muayenehane hekimleri için öngördüğü hiçbir kuralı uygulamamakta, adaletli bir davranış ortaya koymadığını açıkça göstermektedir.
Dünya Sağlık Örgütü hasta muayenesi için en az 12- 20 dakika süre ayrılmasını öngörürken, kamuda ve özel sağlık sektörüne bağlı birçok hastanede performansa bağlı çalışma, hasta muayene süresini 5 – 9 dakikaya kadar düşürmüştür. Sosyal Güvenlik Kurumu bir hekimin günde 50 hasta bakabileceğini öngörmekle beraber, kamusal sağlık sisteminde ise performansa bağlı olarak hasta muayene sayısında sınırlama dahi yoktur. Hastalara ayrılan bu süreler kabul edilmemelidir.
Özel hastanelerden sağlık hizmeti almak, her geçen gün gerek yurttaşlar gerekse ülke kaynaklarının talanı açısından oldukça “pahalı” bir duruma gelmektedir. Hekimlerin bin bir emekle elde ettikleri diplomalarını rehin alan, muayenehane açtırmayarak ipotek koyan uygulamaların amacı ne yazık ki yerli ve uluslararası sağlık sermaye tekellerine ucuz hekim işgücü yaratmak ve müşteri olarak gördükleri hastaların ise özel hastaneler dışında gidebilecekleri kanalları tıkamaktır.
Kar amacı güden ve performansa dayalı sağlık hizmeti sunan özel hastanelerde sürekli fark ücreti ve katkı payı ödemek zorunda bırakılan hastalar, gönüllü olarak muayenehane hekimlerini tercih etme haklarını kaybedeceklerdir.
Hastaların her zaman “daha iyi bir sağlık hizmeti” almaları en doğal haklarıdır. Türk Tabipleri Birliği ve İstanbul Tabip Odası olarak her zaman bu hakkın yanında olduk ve bunu savunduk.
İlgili yönetmelik gereği ve yaşanan süreç açısından siyasi iktidarın uygulamaları yasalara uygun görünse bile demokratik, bilimsel, akılcı ve meşru değildir.
Muayenehane hekimleri olarak meşru ve haklı olan mücadelemiz açısından;
• Mesleğimizi bağımsız olarak sürdürebilmek için muayenehanelerin kapatılmamasını ve açılmasını zorlaştırıcı, engelleyici hükümlerin getirilmemesini,
• Açılmış ve ruhsatlandırılmış muayenehaneler için ek koşulların getirilmemesini, yasal haklarının sürdürülmesinin sağlanmasını,
• Avrupa başta olmak üzere tüm gelişmiş ve modern ülkelerde olduğu gibi muayenehanelerin açılması ve denetlenmesinin Tabip odalarının ve uzmanlık derneklerinin görüşü doğrultusunda, meslek kuruluşlarının da içinde yer alacağı kurullarla yapılmasını ve hızla bu yönde bir yönetmelik düzenlemesi yapılmasını,
• 4 Ağustosta tüm muayenehanelerin kapanmasına yol açacak olan ilgili Yönetmeliğin acilen iptalini talep etmekteyiz.
Basına ve kamuoyuna saygıyla duyurulur.
İSTANBUL TABİP ODASI
|