İKİ YAŞINDAN ÖNCE BU KADAR ÇOK AŞI YAPILMASI DOĞRU DEĞİL
Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
Radikal’ de Bahar Çuhadar’ ın yazısı:
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta başta çocukluk çağı aşıları olmak üzere aşı konusunda yazdıklarıyla farklı çıkışlar yapan uzmanlardan. Göğüs hastalıkları uzmanı Küçükusta’nın sık sık vurguladığı iki konu var: Aşılar yüzde 100 güvenli-koruyucu değildir ve enfeksiyon hastalıklarının önlenmesinde tek yol aşılar değildir. Enfeksiyonların önlenmesinde temel mantığın çevre sağlığı ve vücut bağışıklığının yerinde olmasının sağlanması ve genel temizlik kurallarının doğru uygulanması olmalı olduğunu öne süren Küçükusta aşıların ticari ürünler olduğunun unutulmaması gerektiğine dikkat çekiyor. “Ne aşı karşıtıyım, ne aşı meftunu. Aşıların bilinçsizce uygulanmasına karşıyım. Aşı yaptırmak istemeyenlerin kararına saygı duyulmalı ama bu karar mutlaka kayıt altına alınmalıdır” diyen Küçükusta sorularımızı yanıtladı.
Aşı tartışması söz konusu olunca aileleri en çok endişelendiren tartışma noktası ‘aşılardaki koruyucu maddelerle otizm ve MS’ arasında olduğu öne sürülen ilişki. Peki aşılamanın otizme sebep olduğuna dair bilimsel bir veri, deney, ispatlanmış araştırma var mı?
Aşıların doğrudan otizm yaptığını gösteren bir araştırma yok ancak son senelerde otizmin çok arttığı da şüphesiz. Bu artışı sadece teşhislerin artmasıyla izah etmek mümkün değil. Biz hekimlerin bile öğrenciyken adını bile duymadığımız bu hastalığı artık halk bile çok iyi biliyor, birçok insanın tanıdığı otistik bir erişkin veya çocuk var. Sıradan bir insan bile otistik birini davranışlarından kolaylıkla teşhis edebiliyor. Kısa süredeki bu artışın genetik bir sebebi olması imkânsız olduğuna göre çevresel faktörlere bakmak lazım. Burada birçok faktör rol oynayabilir ve aşılardaki civa ve alüminyum gibi ağır metaller ve aşılara konan katkı maddeleri etken olabilir. Otizmle aşıları ilişkilendiren veya bunun aksi sonucu ortaya koyan çalışmalar var ama ilişki olmadığını iddia eden araştırmaların endüstri destekli olması bunların güvenilirliğini azaltıyor. Her aşı olan çocuk otistik olacak diye bir şey yok elbette ve hastalığın ortaya çıkmasında birden fazla faktörün birlikte etkili olması mümkün.
Siz yazılarınızda var olan aşı takviminde bir düzenlemeye gidilmesi gerektiğinden bahsediyorsunuz. Hangi aşı, neden zorunlu olmamalı size göre? Zorunlu aşı takviminin mutlaka yeniden değerlendirilmesi şart ama bunun aşı firmalarıyla çıkar ilişkileri olan uzmanlarla değil bağımsız bilim adamlarıyla yapılması lazım. Hangi aşıların zorunlu olduğuna Amerikan şartlarıyla değil her ülke kendi özelliklerine göre karar vermeli. Tüm dünyada genel olarak WHO veya CDC, FDA gibi kurumların kararları Allah’ ın emri gibi kabul edilip savunuluyor. Bunu hiç doğru bulmuyorum çünkü bunlar endüstri ile çok sıkı ilişkileri olan ve sabıkaları bulunan kuruluşlar. Çocuklara bu kadar çok aşı yapılmasını hele de sinir sistemi ve bağışıklığın tam gelişmemiş olduğu iki yaşından önce aşı yapılmasını doğru bulmuyorum. Aşı taraftarlarının her çıkan aşıyı gözü kapalı, mutlaka yapılmalıdır şeklindeki savunmaları bilimle de akıl ve mantıkla da bağdaşmıyor. Bana göre grip, su çiçeği, Pnömokok (zatüre), Hepatit A, Hemofilus B aşıları tamamen gereksiz, bunlar ancak çok özel durumlarda yapılabilir. Karma aşılar yerine ‘tekli’ aşıların da tercih edilmesinin doğru olacağı kanaatindeyim.
Aşılar ciddi tehlike riski taşıyan çocukluk çağı hastalıklarına karşı koruyucu olduğu için yaptırıyoruz. Aşılara şüpheyle yaklaşan doktor ve ebeveynler ise bu duruma karşı çıkıyor. Peki kızamık, çocuk felci, suçiçeği gibi hastalıklarla aşısız başa çıkmanın mümkün olduğu görüşünde misiniz siz? Tamamını ya da bir kısmını yaptırmayarak çocuklarımızı ciddi bir sağlık riskiyle baş başa bırakmış olmayacak mıyız?
Aşılar sağlam çocukların korunmasından ziyade hastalandıklarında ağır bir tablo gösterme ve ölüm ihtimalleri yüksek olan çocukları korumak için yapılıyor. Çünkü bağışıklığı baskılanmış olanların bağışıklık sistemleri cevap veremediği için aşıdan fayda görmeleri mümkün olmuyor. Yaygın aşılama ile o mikrobun yok edilmesiyle hastalandıklarında ölüm riskleri yüksek olan çocuklara bulaşacak mikrobun ortadan kalkması amaçlanıyor. Çocukluk enfeksiyonları sağlıklı çocuklarda genellikle ciddi bir problem yaratmaz ve geçiren çocuklarda ömür boyu bağışıklık kalır ama bazı aşıların sağladığı bağışıklık hem geçicidir ve hem de tam değildir.
AİLELER HEKİMLERİNİ DİNLEMELİ
Siz aşıların yan etkilerinden endişe etmemiz gerektiği görüşünde misiniz? Aşılarla çocuğun vücuduna giren koruyucu maddeleri vücut dışarı atamaz mı?
Aşıların yan etkileri hemen ortaya çıkanlar ve seneler sonra ortaya çıkanlar olmak üzere iki türlüdür. Aşıların yan etkilerinden endişe edilmesi doğrudur çünkü bunları sapasağlam bir çocuğa yapıyorsunuz, bunun için de aşıların yüzde 100 emniyetli olmaları icap eder. Oysa hiçbir aşı yüzde 100 etkili ve yüzde 100 zararsızdır denemez. Ağır metallerin insan bilhassa da çocuk sağlığı ve gelişimi için zararlı olduğuna hiç şüphe yok. Bunlar bir de beynin ve bağışıklık sisteminin gelişmediği dönemde alındığında daha zararlı oluyor. Ağır metallerin ağız yoluyla alınması da mümkün ama bunların doğrudan vücuda zerk edilen bir iğne ile alınması zararının daha fazla olmasına yol açabiliyor. Ağız yoluyla alınan ağır metallerin bir kısmı sağlıklı bağırsaklar vasıtasıyla emilmeden atılabilir ancak vücuda zerk edilen bir ağır metal için aynı şey söylenemez.
Peki size göre aşı konusunda şüpheci yaklaşan bir aile nasıl karar verecek?
Burada esas görev tüm hekimlerin yaklaşımlarını etkileyen Sağlık Bakanlığı ve üniversitelere düşüyor. Bakanlığın aşı danışma kurullarının kimlerden oluştuğu çok önemlidir. Bizde bu kurullar WHO ne derse kabul etme eğilimindedir ki bu hiç de doğru değildir. Her ülkenin şartları farklıdır. Aileler hekimlerini dinlemelidir.
Kaynak: http://www.radikal.com.tr/hayat/iki_yasindan_once_bu_kadar_cok_asi_yapilmasi_dogru_degil-1397353
***
EK 12 (17.5.2023): In the summer of 2019, ICAN submitted a Freedom of Information Act (FOIA) request to the CDC requesting “All studies relied upon by CDC to claim that the DTaP vaccine does not cause autism.”
ICAN also submitted this same request for HepB, Hib, PCV13, and IPV, as well as requesting the CDC provide studies to support the cumulative exposure to these vaccines during the first six months of life do not cause autism.
Despite months of demands, the CDC failed to produce a single specific study in response to these FOIA requests.
ICAN was therefore forced to sue the CDC in federal court, where the CDC finally conceded, in a stipulation signed by a Federal court judge, that that it has no studies to support that any of these vaccines do not cause autism.
In the stipulation, the CDC was only able to identify 20 studies:
– One relating to MMR (a vaccine ICAN did not challenge)
– Thirteen relating to thimerosal (an ingredient not in any of the vaccines ICAN queried)
– Five relating to both MMR and thimerosal
– One relating to antigen (not a vaccine) exposure.
On the CDC’s list of studies was a recent review by the Institute of Medicine (IOM), paid for by the CDC, which conducted a comprehensive review for studies relating to whether DTaP does or does not cause autism. The result was that the IOM could not identify a single study to support that DTaP does not cause autism. Instead, the only relevant study the IOM could identify found an association between DTaP and autism.
In other words, the CDC listed a review in response to the FOIA requests that proves that there are no studies to support that DTaP does not cause autism.
In the summer of 2019, ICAN submitted a Freedom of Information Act (FOIA) request to the CDC requesting “All studies relied upon by CDC to claim that the DTaP vaccine does not cause autism.”
ICAN also submitted this same request for HepB, Hib, PCV13, and IPV, as well as requesting the CDC provide studies to support the cumulative exposure to these vaccines during the first six months of life do not cause autism.
Despite months of demands, the CDC failed to produce a single specific study in response to these FOIA requests.
ICAN was therefore forced to sue the CDC in federal court, where the CDC finally conceded, in a stipulation signed by a Federal court judge, that that it has no studies to support that any of these vaccines do not cause autism.
In the stipulation, the CDC was only able to identify 20 studies:
– One relating to MMR (a vaccine ICAN did not challenge)
– Thirteen relating to thimerosal (an ingredient not in any of the vaccines ICAN queried)
– Five relating to both MMR and thimerosal
– One relating to antigen (not a vaccine) exposure.
On the CDC’s list of studies was a recent review by the Institute of Medicine (IOM), paid for by the CDC, which conducted a comprehensive review for studies relating to whether DTaP does or does not cause autism. The result was that the IOM could not identify a single study to support that DTaP does not cause autism. Instead, the only relevant study the IOM could identify found an association between DTaP and autism.
In other words, the CDC listed a review in response to the FOIA requests that proves that there are no studies to support that DTaP does not cause autism.
***
EK 13 (12.11.2023): Kızamık virüsü ihtiva eden aşıların çocukluk çağı mortalitesi ve morbiditesi üzerinde spesifik olmayan yararlı etkileri olduğunu gösteren gözlemse dayalı araştırmalar vardır.
Bu araştırma, 5-7 aylık bebeklere erken dönemde uygulanan canlı zayıflatılmış kızamık, kızamıkçık ve kabakulak (KKK) aşısının 12 aylıktan önce hedef dışı enfeksiyon sebebiyle hastaneye yatış oranını azalttığı hipotezini desteklemedi.
KKK aşısının erken uygulanması, aşının hedeflediği hastalıklara karşı spesifik, koruyucu etkisine dayanmalıdır.
Makale: Measles, mumps, and rubella vaccine at age 6 months and hospitalisation for infection before age 12 months: randomised controlled trial
Kaynak: https://www.bmj.com/content/381/bmj-2022-072724
***
EK 14 (23.3.2024): FERHAT ARSLAN
Şu benim uzman görüşüm ve kimseyi bağlayıcı değildir. Sağlıklı annelerden doğan bebeklere llk 6 ay herhangi bir hastalık etkenine karşı antikor oluşturmak için antijen (aşı) uygulanması doğru değildir. Bu durumun epidemiyolojik gerekliliği olmadığı gibi biyolojik karşılığıda yoktur. Hatta mahsurları vardır.
Zatüre aşısı diye bir aşı olamaz. Burada Streptococcus pneumoniae hedefleniyor. Toplum içinde hem aşı şunları hem de diğer sujlar dolaşır ve duyarlı çocukları enfekte etmeye devam eder. Flora üyesi olabilen bakterileri aşilarla eradike etmek mümkün değildir
Hepatit B’li birey olmayan ailelerin çocukları hepatit b aşılarını adolesan dönem başında yaptırabilirler.
Şu çiçeği ve rotavirüs aşısının herhangi bir faydası ortaya konmamıştır ve ciddi yan etkileri vardır.
Difteri ve tetanoz aşıları çok önemlidir ama tekrarlanıp durmasını herhangi bir bilimsel tarafı yoktur.
Hepatit A aşısı da özellikle 4 yaşından sonra istenirse yaptırılabilir. Karaciğer hastalığı olan çocuklar mutlaka yaptırsın.
Bcg aşısı gereksiz bir canlı aşıdır. Otoimmunite ile ilişkisi vardır. ABD ,İngiltere vb vb gibi bizde kaldırmalıyız
Kaynak: https://x.com/Ferhatarslandr/status/1683943971376996354?s=20
***
İlgili Diğer Yazılar:
- THE COMPELLİNG NEED FOR GAME-CHANGING INFLUENZA VACCİNES
- AŞININ SAĞLADIĞI BAĞIŞIKLIK NE KADAR SÜRER
- AŞIYA KARŞI DEĞİLİZ. 2 YAŞINDAN KÜÇÜK ÇOCUKLARIN ÇOK SAYIDA VE SİSTEMATİK OLARAK AŞILANMASINA KARŞIYIZ
- GEBELİKTE ATEŞ OTİZM RİSKİNİ ARTIRIYOR
- GRİP AŞISI ASTIMLI ÇOCUKLARDA BEKLENDİĞİ KADAR ETKİLİ DEĞİL