İKİ YAŞINDAN ÖNCE BU KADAR ÇOK AŞI YAPILMASI DOĞRU DEĞİL

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
obez kadın 4

Radikal’ de Bahar Çuhadar’ ın yazısı:

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta başta çocukluk çağı aşıları olmak üzere aşı konusunda yazdıklarıyla farklı çıkışlar yapan uzmanlardan. Göğüs hastalıkları uzmanı Küçükusta’nın sık sık vurguladığı iki konu var: Aşılar yüzde 100 güvenli-koruyucu değildir ve enfeksiyon hastalıklarının önlenmesinde tek yol aşılar değildir. Enfeksiyonların önlenmesinde temel mantığın çevre sağlığı ve vücut bağışıklığının yerinde olmasının sağlanması ve genel temizlik kurallarının doğru uygulanması olmalı olduğunu öne süren Küçükusta aşıların ticari ürünler olduğunun unutulmaması gerektiğine dikkat çekiyor. “Ne aşı karşıtıyım, ne aşı meftunu. Aşıların bilinçsizce uygulanmasına karşıyım. Aşı yaptırmak istemeyenlerin kararına saygı duyulmalı ama bu karar mutlaka kayıt altına alınmalıdır” diyen Küçükusta sorularımızı yanıtladı.

Aşı tartışması söz konusu olunca aileleri en çok endişelendiren tartışma noktası ‘aşılardaki koruyucu maddelerle otizm ve MS’ arasında olduğu öne sürülen ilişki. Peki aşılamanın otizme sebep olduğuna dair bilimsel bir veri, deney, ispatlanmış araştırma var mı?

Aşıların doğrudan otizm yaptığını gösteren bir araştırma yok ancak son senelerde otizmin çok arttığı da şüphesiz. Bu artışı sadece teşhislerin artmasıyla izah etmek mümkün değil. Biz hekimlerin bile öğrenciyken adını bile duymadığımız bu hastalığı artık halk bile çok iyi biliyor, birçok insanın tanıdığı otistik bir erişkin veya çocuk var. Sıradan bir insan bile otistik birini davranışlarından kolaylıkla teşhis edebiliyor. Kısa süredeki bu artışın genetik bir sebebi olması imkânsız olduğuna göre çevresel faktörlere bakmak lazım. Burada birçok faktör rol oynayabilir ve aşılardaki civa ve alüminyum gibi ağır metaller ve aşılara konan katkı maddeleri etken olabilir. Otizmle aşıları ilişkilendiren veya bunun aksi sonucu ortaya koyan çalışmalar var ama ilişki olmadığını iddia eden araştırmaların endüstri destekli olması bunların güvenilirliğini azaltıyor. Her aşı olan çocuk otistik olacak diye bir şey yok elbette ve hastalığın ortaya çıkmasında birden fazla faktörün birlikte etkili olması mümkün.

Siz yazılarınızda var olan aşı takviminde bir düzenlemeye gidilmesi gerektiğinden bahsediyorsunuz. Hangi aşı, neden zorunlu olmamalı size göre? Zorunlu aşı takviminin mutlaka yeniden değerlendirilmesi şart ama bunun aşı firmalarıyla çıkar ilişkileri olan uzmanlarla değil bağımsız bilim adamlarıyla yapılması lazım. Hangi aşıların zorunlu olduğuna Amerikan şartlarıyla değil her ülke kendi özelliklerine göre karar vermeli. Tüm dünyada genel olarak WHO veya CDC, FDA gibi kurumların kararları Allah’ ın emri gibi kabul edilip savunuluyor. Bunu hiç doğru bulmuyorum çünkü bunlar endüstri ile çok sıkı ilişkileri olan ve sabıkaları bulunan kuruluşlar. Çocuklara bu kadar çok aşı yapılmasını hele de sinir sistemi ve bağışıklığın tam gelişmemiş olduğu iki yaşından önce aşı yapılmasını doğru bulmuyorum. Aşı taraftarlarının her çıkan aşıyı gözü kapalı, mutlaka yapılmalıdır şeklindeki savunmaları bilimle de akıl ve mantıkla da bağdaşmıyor. Bana göre grip, su çiçeği, Pnömokok (zatüre), Hepatit A, Hemofilus B aşıları tamamen gereksiz, bunlar ancak çok özel durumlarda yapılabilir. Karma aşılar yerine ‘tekli’ aşıların da tercih edilmesinin doğru olacağı kanaatindeyim.

Aşılar ciddi tehlike riski taşıyan çocukluk çağı hastalıklarına karşı koruyucu olduğu için yaptırıyoruz. Aşılara şüpheyle yaklaşan doktor ve ebeveynler ise bu duruma karşı çıkıyor. Peki kızamık, çocuk felci, suçiçeği gibi hastalıklarla aşısız başa çıkmanın mümkün olduğu görüşünde misiniz siz? Tamamını ya da bir kısmını yaptırmayarak çocuklarımızı ciddi bir sağlık riskiyle baş başa bırakmış olmayacak mıyız?

Aşılar sağlam çocukların korunmasından ziyade hastalandıklarında ağır bir tablo gösterme ve ölüm ihtimalleri yüksek olan çocukları korumak için yapılıyor. Çünkü bağışıklığı baskılanmış olanların bağışıklık sistemleri cevap veremediği için aşıdan fayda görmeleri mümkün olmuyor. Yaygın aşılama ile o mikrobun yok edilmesiyle hastalandıklarında ölüm riskleri yüksek olan çocuklara bulaşacak mikrobun ortadan kalkması amaçlanıyor. Çocukluk enfeksiyonları sağlıklı çocuklarda genellikle ciddi bir problem yaratmaz ve geçiren çocuklarda ömür boyu bağışıklık kalır ama bazı aşıların sağladığı bağışıklık hem geçicidir ve hem de tam değildir.

AİLELER HEKİMLERİNİ DİNLEMELİ

Siz aşıların yan etkilerinden endişe etmemiz gerektiği görüşünde misiniz? Aşılarla çocuğun vücuduna giren koruyucu maddeleri vücut dışarı atamaz mı?  

Aşıların yan etkileri hemen ortaya çıkanlar ve seneler sonra ortaya çıkanlar olmak üzere iki türlüdür. Aşıların yan etkilerinden endişe edilmesi doğrudur çünkü bunları sapasağlam bir çocuğa yapıyorsunuz, bunun için de aşıların yüzde 100 emniyetli olmaları icap eder. Oysa hiçbir aşı yüzde 100 etkili ve yüzde 100 zararsızdır denemez. Ağır metallerin insan bilhassa da çocuk sağlığı ve gelişimi için zararlı olduğuna hiç şüphe yok. Bunlar bir de beynin ve bağışıklık sisteminin gelişmediği dönemde alındığında daha zararlı oluyor. Ağır metallerin ağız yoluyla alınması da mümkün ama bunların doğrudan vücuda zerk edilen bir iğne ile alınması zararının daha fazla olmasına yol açabiliyor. Ağız yoluyla alınan ağır metallerin bir kısmı sağlıklı bağırsaklar vasıtasıyla emilmeden atılabilir ancak vücuda zerk edilen bir ağır metal için aynı şey söylenemez.

Peki size göre aşı konusunda şüpheci yaklaşan bir aile nasıl karar verecek?

Burada esas görev tüm hekimlerin yaklaşımlarını etkileyen Sağlık Bakanlığı ve üniversitelere düşüyor. Bakanlığın aşı danışma kurullarının kimlerden oluştuğu çok önemlidir. Bizde bu kurullar WHO ne derse kabul etme eğilimindedir ki bu hiç de doğru değildir. Her ülkenin şartları farklıdır. Aileler hekimlerini dinlemelidir.

Kaynak: http://www.radikal.com.tr/hayat/iki_yasindan_once_bu_kadar_cok_asi_yapilmasi_dogru_degil-1397353

Siz de yorumunuzu paylaşın: