TIP KONGRELERİNİN DEVRİ KAPANMIŞTIR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
selfie

Tıp kongreleri, bir zamanlar bilim adamlarının bir araya gelerek bilgi paylaştıkları, araştırmalarını sundukları ve tartıştıkları ortamlardı ve elbette faydaları da vardı.

Özellikle son 10-15 senede “internet” sayesinde bilgiye ulaşmanın yollarının “tamamen” değişmesi, kolaylaşması ve yaygınlaşmasıyla kongreler işlevlerini büyük ölçüde yitirmiştir.

Bugün, kitaplar, dergiler, araştırmalar, kısaca “uçsuz bucaksız” bilgi kaynakları gece gündüz ulaşmak isteyen herkesin her an elinin altındadır.

Bizim zamanımızın kongreleri nasıldı?

Bundan 30-40 sene kadar önce, benim öğrencilik, asistanlık ve uzmanlık eğitimlerim sırasında kongreler senede bir ve çoğu zaman da üniversite veya kamuya ait bir tesiste yapılırdı.

Kongreye katılım ücretinin ne kadar olduğunu hatırlamıyorum ama her asistanın rahatça ödeyeceği seviyedeydi.

Biz asistan takımı kongreye tamamen kendi imkânlarımızla çoğu kere otobüsle gider; pansiyon veya küçük otellerde veya devlete ait misafirhanelerde çok mâkul fiyatlara konaklardık.

İlaç firmalarının hocaları veya asistanları “şirketten” kongreye götürmeleri gibi bir uygulamadan haberimiz bile yoktu.

Son 20 senede işin rengi değişmeye başladı

Kongreler zamanla bilinçli olarak sıradan bir asistan veya uzmanın kendi imkânlarıyla katılamayacağı kadar maliyetli hâle getirildi.

Bunların çoğu özellikle tatil beldelerinde ve lüks otellerde yapılıyor, sadece kayıt ücreti bile birkaç yüz dolardan aşağı değil.

Bu, ilaç firmalarının kongrelerin ne denli önemli toplantılar olduğunu anlamaya başlamalarıyla aynı zamana denk düşer.

Endüstri, artık sadece hocaları değil, asistanları bile hem de “hiçbir karşılık beklemeden” yurt içi, yurt dışı, okyanus ötesi tüm kongrelere davet etmeye başlamıştır.

Uçak parası, beş yıldızlı otellerde konaklama, yeme-içme her şeyin “şirketten” olması yanında, çevre gezileri, çeşitli hediyeler, gala yemekleri, balolar gırla gidiyor.

Bir katılımcı için kongrenin yurtiçi veya yurtdışı olmasına göre birkaç bin lira/dolar para hem de karşılığında hiçbir şey beklemeden (!) harcanıyor.

Dünya dillerinin hepsinde artık bir “kongre turizmi” tabiri var.

Kongreler önemini kaybetti

Bilgiye ulaşma ve iletişimdeki gelişmeler, kongrelerin de önemini iyice azaltmıştır.

Bir kongrede yapılan her türlü bilimsel “aktiviteyi” hiçbir harcama yapmadan; işi gücü aksatmadan; günün herhangi bir saatinde; çay ve kahve içerek “elektronik ortamda”  takip etmek mümkündür.

Üstelik de kongreye giden biri sadece belirli toplantıları takip edebilir, belirli tartışmalara, o da çok sınırlı olarak katılabilirken, internet sayesinde kongredeki tüm bildirilere erişmek, her türlü soruyu sormak, her türlü tartışmada yer almak da mümkündür.

Tıp kongresi mi bayi toplantısı mı?

Tıp kongreleri günümüzde bazen yüzlerce bazen binlerce hatta bazen de onbinlerce insanın katıldığı bir tür “bayi toplantısına” dönüşmüştür.

Artık neredeyse katılımcıların tamamına yakını kongrelerde ilaç şirketleri sponsorluğunda “beş kuruş harcamadan” misafir edilmektedir.

Parasını bir başkasının ödediği bu toplantılar da olsa olsa ancak “bayi toplantısı” olabilir.

Katılımcı sayısı arttıkça kongre değer kaybeder

Prof. Dr. Murat Tuzcu’ nun Milliyet’ te yazdığına göre Londra’ da yapılan ve 5 gün süren Avrupa Kardiyoloji Kongresi’ ne 144 ülkeden “32 bin kişi” katılmış, toplantılar irili ufaklı 100’ den fazla salonda yapılmıştır (1).

Sayın Tuzcu bu durumdan övgüyle bahsediyor:

Avrupa Kardiyoloji Derneği’nin yıllık toplantısı ise bu gidişin tersine bir gelişme gösterdi, giderek büyüdü. Bu yıl dünyanın en geniş katılımlı kalp hastalıkları kongresi ünvanını aldı.”

Bu düşünceye katılmam mümkün değil; ben tam aksine kongre büyüdükçe değerinin azaldığı kanaatindeyim.

En faydalı kongre, az sayıda uzmanın bir araya gelerek hatta baş başa vererek yaptıkları, birbirleriyle rahatça ve kısıtlama olmadan görüşüp tartışabildikleri toplantılardır.

32 bin kişinin bir araya gelip herhangi bir konuda tartışması veya fikir alış verişinde bulunması nasıl mümkün olabilir; bir katılımcı 100 ayrı salonda yapılan toplantıların kaçına katılabilir aklım almıyor.

Gelelim neticeye

Kongreler bilim üretilen değil bilginin paylaşıldığı ortamlardır.

Bu tür binlerce, hatta onbinlerce kişinin katıldığı, tüm masrafların ilaç endüstrisi tarafından karşılandığı toplantıların devri çoktan geçmiştir.

Doktorların başkasının desteğine gerek kalmadan katılabileceği ve çok daha faydalı olabilecek tarzda bilgi alış-verişi yapılabilecek toplantıların yapılması mümkündür (2).

Şu sorularıma tatmin edici cevaplar verecek olan çıkarsa fikrimin değişebileceğini sanıyorum:

BİR: Kimsenin kimseye menfaati yoksa bir kuruş vermediği bir dünyada katılım masrafları birkaç bin lira/dolar tutan kongrelere cebinizden hiç para çıkmadan katılmak ahlâki midir?

Bu, sizin o şirketin ürünlerine “yakınlık” duymanıza yol açmaz mı?

İKİ: Her ‘iyiliğin’ bir karşılığının olduğu bir düzende, firma neden herhangi birini değil de sizi götürüyor?

ÜÇ: Kongrelere katılmanın akademik hayattaki ilerlemeler için gerekli şartlardan olması doğru mudur?

DÖRT: Kongreye katılmayı çok arzu eden ama bu istekleri firmalar tarafından geri çevrilenler için tavsiyeleriniz nelerdir?

BEŞ: Neredeyse herkesin bir firmanın davetlisi olduğu tıp kongreleri ‘bayi toplantısı’ değil de nedir?

Kaynaklar:

1. http://www.milliyet.com.tr/londra-ya-turk-tip-cikartmasi/gundem/ydetay/2113283/default.htm

2. http://ahmetrasimkucukusta.com/2011/06/06/yazilar/elestirel-yazilar/ilac-endustrisi/tip-kongreleri-bayi-toplantisi-olmaktan-nasil-cikarilabilir-2/

Yazı için 2 yorum yapılmış:

  1. Semih Yalçın dedi ki:

    Çok önemli bir konuya değinmişsiniz. Maalesef bu kongreler çığırından çıktı. Mutlaka bir şeyler yapılması lazım dfakat kimsenin de umurunda değil.

  2. Ferhat dedi ki:

    Her şerde bir hayır var demek ki… Sağ ol hocam, akıntıya kürek çekiyorsun kimse seni dinlemiyor ama sen gene de anlatmaya yazmaya devam et. Seni halk destekliyor sesleri çıkmasa da.

Siz de yorumunuzu paylaşın: