MİDE KORUYUCU İLAÇLAR BÖBREKLERİ BİTİRİYOR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Dikkat: Yazının sonunda ek var!

***

“Mide koruyucu” veya “reflü” ilaçları olarak bilinen proton pompası inhibitörleri (PPİ) tüm dünyada olduğu gibi bizde de en çok kullanılan ilaçlardan.

Yerinde kullanıldıklarında gerçekten “mucizeler” yaratan bu ilaç grubu ne yazık ki hem doktorlar tarafından “gereksiz” yere yazılıyor ve hem de halk tarafından komşu tavsiyesiyle “bilinçsizce” içiliyor.

Araştırmalar, bu ilaçların mideyi korurken başka organları perişan ettiğini ortaya koyuyor.

JAMA’ da yayınlanan yeni bir araştırmada, PPİ kullananlarda kronik böbrek hastalığı riskinin kullanmayanlara göre yüzde 20-50 oranında yüksek olduğu bildirildi (1).

Bu araştırma bir sebep-sonuç ilişkisini ispatlamıyor ama böbrek yetersizliği riskinin ilacı günde tek doz alanlarda yüzde 15 iken günde iki kere alanlarda yüzde 46’ ya çıkması bunun sadece bir birliktelik olmadığını, “illiyet” ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyor.

Ülkemizde de bu ilaçların özellikle de yaşlılar arasında yaygın kullanılması ve neredeyse her mahallede bir diyaliz merkezi açılmış olması dikkate alındığında bu riskin ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılır.

Mideyi koruyor vücudu perişan ediyor

PPİ’ nin yan etkileri sadece böbrek yetersizliği ile de sınırlı değil.

Kemik kırıkları, magnezyum düşüklüğü, zatürre ve C. difficile riskinin artması, B-12 vitamini eksikliği bunlardan bazıları (2, 3, 4, 5, 6).

PPİ, kalp krizi ve ölüm riskini artırdığını da hatırlatalım (7).

Reflü öksürük yapar saçmalığı

PPİ’ nin mide hastalıkları dışında son senelerde giderek yanlış bir kullanım alanı da öksürük.

Evet, yanlış duymadınız PPİ reflünün öksürüğe yol açabileceği iddiasıyla da 7’ den 77’ ye her yaştan insana da düşüncesizce veriliyor.

Öksürüğü biraz uzun sürenlere hemen “reflü”, “gizli reflü” veya “reflü başlangıcı” teşhisleriyle “reflü ilaçları” başlanıyor.

Chest isimli dergide yayınlanan ve 9 araştırmanın değerlendirildiği meta-analizde, 7 araştırma “asit baskılayıcı tedavinin kronik öksürüğe anlamlı bir faydasının olmadığını” ortaya koyuyor (8).

Reflünün öksürüğe, gıcığa, geniz akıntısına, ses kısıklığına sebep olduğunu ispatlayan yeterli delil yok!

PPİ sınıfı ilaçlar hangileridir?

Ülkemizde eczanelerde çeşitli firmalar tarafından üretilen PPİ ihtiva eden 125 ilaç olması bu ilaçların ne kadar revaçta olduğunun açık bir göstergesidir.

Bunların en meşhurlarını aşağıda sıralıyorum, tümünü bu bağlantıdan öğrenebilirsiniz (9).

Omeprazol (Losec, Emeprol, Omeprazid, Prosek)

Esomeprazol (Nexium)

Lansoprazol (Lansor, Lanzedin, Aprazol, Degastrol, Vogast)

Pantoprazol (Pandev, Pantpas, Panto, Protonex, Pulcet)

Rabeprazol (Pariet)

Gelelim neticeye

Her ilaç yerinde kullanıldığı zaman faydalıdır, hayat kurtarıcıdır.

Gel gelelim hem doktorlardan hem hastalardan kaynaklanan sebeplerle tüm dünyada olduğu gibi bizde de “gereksiz yere ilaç kullanımı” inanılmaz boyutlarda.

Bu durum sadece ciddi ekonomik kayıplara yol açmakla kalmıyor insan sağlığını da ciddi şekilde tehdit ediyor.

Hap yutarken hapı yutmak işten bile değil!

Kaynaklar:

1. http://archinte.jamanetwork.com/article.aspx?articleid=2481157

2. http://jama.jamanetwork.com/article.aspx?articleid=1788456

3. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/22890365

4. http://gastro.oxfordjournals.org/content/early/2014/08/19/gastro.gou054.full

5. http://journals.plos.org/plosone/article?id=10.1371/journal.pone.0128004

6. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/25730198

7. http://journals.plos.org/plosone/article?id=10.1371/journal.pone.0124653

8. http://journal.publications.chestnet.org/article.aspx?articleid=1388071#r10

9. http://www.ilacrehberi.com/s/a02bc/6/?sayfa=1

***

EK 1 (25.4.2024): Mide koruyucu veya reflü ilaçları olarak bilinen PPİ sınıfı ilaçların migren tipi şiddetli baş ağrısı ihtimalini %70 artırabileceği tespit edildi. Mide koruyucu ilaçlar çoğu zaman gereksiz yazılıyor ve gereğinden uzun süre de kullanılıyor.

Kaynak: https://www.neurology.org/doi/10.1212/CPJ.0000000000200302

Makale: Use of Acid-Suppression Therapy and Odds of Migraine and Severe Headache in the National Health and Nutrition Examination Survey

***

EK 2 (13.3.2025): İstanbul’da günde yaklaşık 10 bin hasta diyalize giriyor. İstanbul’daki 92 merkezde günde yaklaşık 10 bin hasta diyaliz hizmeti alıyor.

İl Sağlık Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, kentteki diyaliz hastalarına hizmet sunan 92 merkezde, 333 hekim ve 917 hemşire görev yapıyor.

Diyaliz merkezlerinde haftanın 6 günü, günde 3 seans halinde tedavi uygulanıyor. Hastalar gruplandırılarak 4 saat süren diyaliz tedavisine alınıyor.

İstanbul’daki diyaliz merkezlerinde günde yaklaşık 10 bin hastaya diyaliz hizmeti veriliyor. Bu merkezlerin kapasitesi olağanüstü afet durumlarında günlük 20 bin kişiye hizmet verebilecek durumda.

İl Sağlık Müdürlüğünce kentte yeni diyaliz merkezlerinin açılmasına yönelik çalışmalar devam ediyor.

Son yıllarda diyaliz merkezlerinde dijitalleşme çalışmaları da hız kazandı. Laboratuvar sonuçları, epikriz raporları ve hasta verileri, web tabanlı Transplantasyon ve Diyaliz Veri Sistemi üzerinden takip ediliyor.

“Amacımız, hastalarımızın sağlıklarını en iyi şekilde koruyarak onlara umut olmak”

İstanbul İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Abdullah Emre Güner, “Dünya Böbrek Günü” kapsamında AA muhabirine yaptığı açıklamada, diyaliz merkezlerindeki hizmetlerin büyük hassasiyetle yürütüldüğünü söyledi.

Diyaliz hastalarının İstanbul’un dört bir yanında hizmet veren merkezlerde en iyi şekilde ağırlanmaya çalışıldığını aktaran Güner, “Onların sağlığını koruyabilmek, yaşam kalitelerini artırabilmek için uzman hekimlerimiz ve sağlık çalışanlarımız büyük özveriyle çalışıyor. Her bir hastamızın tedavi süreci, bireysel ihtiyaçlarına göre en uygun şekilde planlanıyor. Merkezlerimizde, hastalarımızın kendilerini rahat hissetmeleri, tedavi süreçlerini en konforlu şekilde geçirebilmeleri için tüm olanakları seferber ediyoruz.” şeklinde konuştu.

Güner, diyaliz merkezlerinin yalnızca tedavi verilen yerler değil, hastaların kendilerini güvende ve huzurlu hissedebilecekleri sağlık yuvaları olması gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

“Hastalarımız, merkezlerimize geldiklerinde yalnızca tedavi sürecinden geçmiyor, aynı zamanda burada kendilerini bir aile ortamında hissediyorlar çünkü biz sağlık hizmetini sadece prosedür olarak görmüyoruz, şefkatle insan odaklı anlayışla sunuyoruz. Diyaliz merkezlerimizde enfeksiyon kontrolünden hasta güvenliğine, teknolojik altyapıdan hijyen standartlarına kadar her detayı titizlikle takip ediyoruz. Amacımız, hastalarımızın sağlıklarını en iyi şekilde koruyarak onlara umut olmak.”

“Sağlıklı yaşam için erken önlem almak şart”

Erken teşhisin büyük önem taşıdığına dikkati çeken Güner, vatandaşların sağlık taramalarını İstanbul’daki 12 aile sağlığı merkezinde ve 4 bin 600’den fazla aile hekimi aracılığıyla düzenli olarak yaptırması gerektiğini kaydetti.

Sağlığın kaybedildiğinde değil, korunabildiğinde kıymetli olduğunun altını çizen Güner, şöyle konuştu:

“Vatandaşlarımızın sağlığını koruyabilmeleri için İstanbul’un dört bir yanında hizmet veren binlerce sağlık çalışanımızla sahadayız. Böbrek sağlığını korumak için herkesin düzenli kontrollerini yaptırmasını, sağlıklı yaşam alışkanlıklarını benimsemesini ve bilinçli hareket etmesini önemsiyoruz. Sağlıklı yaşam için erken önlem almak şart.”

Kaynak: https://www.aa.com.tr/tr/saglik/istanbulda-gunde-yaklasik-10-bin-hasta-diyalize-giriyor-/3508179

***

Siz de yorumunuzu paylaşın: