DOKTORLAR HASTANENİN SATIŞ TEMSİLCİSİDİR
“Hekimlere hastaların aynı zamanda hastanenin de müşterisi olduğunu anlatmak hiç de kolay olmuyor” (1).
Bu sözler sıradan bir kimseye değil memleketin en büyük hastaneler zinciri olan Acıbadem Sağlık Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar’ a ait.
Kendisine sonsuz teşekkürler; senelerdir yüzlerce makale, birkaç kitap yazdığım hâlde maalesef anlatmaya muvaffak olmadığım olayı tek cümlede bitirmiş.
Benim “McDonald’s Tıbbı” dediğim modern tıbbı bundan daha güzel anlatabilen bir ifade olabileceğini sanmıyorum.
Bu söz, hastaların tüketici doktorların (hekimlerin değil) satış temsilcisi ve tıbbın da artık tamamen “ticari bir faaliyet” (commercialisation of medicine) olduğunun ispatıdır.
Zaten hatırlarsanız geçtiğimiz günlerde “tıbbi hataya maruz kaldığını düşünen kişilerin artık tüketici sıfatıyla tüketici mahkemelerinde haklarını arayacakları” açıklanmıştı (2).
Tıptan uzak sağlıklı hayat!
Sizlere sağlıklı olmak için tıbba gerek olmadığını, sadece sağlıklı yaşamaktan sıkılan ve hasta olmak isteyenlerin tıbba müracaatları gerektiğini anlatmaya çalışıyorum.
40 senelik hekimlik hayatımın özeti şudur: Tıptan uzak sağlıklı hayat, oh ne rahat!
Bu vesile ile birkaç kitabımın adını gururla hatırlatıyorum:
“BİRİ BİZİ HASTA EDİYOR”
“STENTİ ANJİYOYU EKG’ Yİ BIRAK, KALBİME KOY BAŞINI DOKTOR”
“ADAMIN BİRİ DOKTORA GİTMİŞ… GİDİŞ O GİDİŞ!”
“HASTA ETMEYİN ADAMI”
Başka söze gerek var mı bilmiyorum.
Gelelim neticeye
BİR: Bundan böyle derdinizi anlattığınız derman beklediğiniz beyaz gömleklilerin doktor, hemşire değil maaşlı SATIŞ ELEMANI olduğunu…
Tomografi, anjiyo, endoskopi, ameliyat yapılan binaların hastane değil AVM, muayenehanelerin DÜKKAN olduğunu… unutmayın!
İKİ: Hey sen, burnundan kıl aldırmayan kendini mucizeler yaratan biri olarak gören beyaz gömlekli şahıs, sen de hastanenin satış elemanlarından birisin, haddini bil.
ÜÇ: Tıp fakültelerinin lağvedilerek “işletme fakültelerine” bölüm olarak bağlanmasında geç kalınmamalı, tıp müfredatına mutlaka “win win” dersi de konmalıdır.
DÖRT: “Primum non nocere” (Önce zarar verme) sözü tıp fakültesi öğrencilerine bundan böyle “primum non nocere ut hospitium”(Önce hastanene zarar verme) şeklinde öğretilmelidir.
BEŞ: Cümleten geçmiş olsun ve de hayırlı işler, iyi alış-verişler, bol kazançlar…
Pazarlık etmeyi, indirim kuponu istemeyi aman ihmal etmeyin!
***
Ayşenur Asuman Uğur’ u “senenin sağlık muhabiri” ve haberini de “senenin sağlık haberi” ilan ediyor, kalpten tebriklerimi sunuyorum.
Sayın Mehmet Ali Aydınlar kendini yatakta değil muhasebede hasta yerine koysaymış gerçekleri daha iyi görürdü.
Yeni Şafak’ ın muhteşem haberi:
KENDİMİ HASTALARIN YERİNE KOYDUM
Geçirdiği bir operasyon sonucu kendini hastaların yerine koyduğunu söyleyen Mehmet Ali Aydınlar, “Hastanemde yatarken yastıkların taş gibi sert olduğunu fark ettim. Nedeni yastıkların da yıkanmasıymış. O günden sonra yastıkların yıkanmasını yasakladım” dedi.
Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği’nin (OHSAD) 13-17 Nisan’da Antalya’da düzenlediği kurultaya konuşmacı olarak katılan Acıbadem Sağlık Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar özel sağlık sektörü ve gelecek vizyonu hakkında samimi açıklamalarda bulundu. Sağlık yöneticisi ve hekimlerin kendilerini hasta yerine koyup sağlık hizmetini vermelerinin önemine değinen Aydınlar şunları söyledi: “Bir operasyon geçirmiştim. Hastanemde yatarken yastıkların taş gibi sert olduğunu farkettim. Nedeni yastıkların da yıkanmasıymış. O günden sonra yastıkların yıkanmasını yasakladım. Sonrasında da hizmetini çok beğendiğim bir otelin yatak takımları nereden alınıyorsa hastanelerimiz için de oradan aldırılması talimatını verdim”
HEKİM MEMNUNİYETİ ÖNEMLİ
Hasta memnuniyetini sağlamaya çalışırken bir yandan hekim memnuniyetini sağlamanın zor bir süreç olduğunun altını çizen Aydınlar, “Hastaneciliğe ilk başladığımda hekimlerle ciddi tartışmalar yaşadım. Hekimlerin arabalarından hasta ve yakınlarının arabalarını koyacak yer kalmıyordu. Hekimlere hastaların aynı zamanda hastanenin de müşterisi olduğunu anlatmak hiç de kolay olmuyor.”
HER ÜLKEDE HASTANEMİZ OLABİLİRDİ
Sağlık sektöründe hekim dışı insan kaynağının kariyer planlamasında nelere dikkat edilmesi gerektiği konusunda da deneyimlerini paylaşan Mehmet Ali Aydınlar şunları söyledi: “Çalışan ‘İşimi yaparsam kurum bunu takdir ediyor ve ödüllendiriyor’ olarak kurumunu benimseyebilmeli. Biz başarılıysak en önemli faktör yöneticilerimizi kendi içimizden çıkarmamızdır. Örneğin şu anda bizim hastanelerimizin ikisinin direktörü aslında hemşire.” Aydınlar sağlık sektörüne yönelik yatırımlar konusunda da şunlara dikkat çekti: “Singapur’da bulunan hastanemizdeki iki hastadan biri sağlık turizmi hastası. Dünyaya açılma işini 15 sene önce yapabilmiş olsaydık şu anda dünyanın her ülkesinde hastanelerimiz olabilirdi.”
Yatırımı hayır işlerine yapıyorum
“Kazandığım tüm parayı hayır işlerine yatırıyorum” diyen Aydınlar gelecek hayali hakkında da şunları söyledi: “Üniversitemize gelir getirecek gayrimenkuller alıyorum. Esas amacım yüzde yüz burslu gerçek bir vakıf üniversitesi kurmak.”
Kaynaklar:
1. http://www.yenisafak.com/gundem/kendimi-hastalarin-yerine-koydum-2452544
2. http://www.haberler.com/kayseri-tip-hukuku-gunleri-8273243-haberi/
İndirim kuponu veren de var mı bilmem lakin iki çocuğun bademciğinde %50 indirimi gözümle gördüm. Bir se safra kesesinde kampanya diye bir slogan hatırlıyorum doğru mu emin değilim.
televizyonlarda da cayır cayır özel hastane reklamı yapılıyor yetti gari
Ben sayın Aydınlara teşekkür ediyorum doğruları söylediği için. Adam resmen burası ticarethane siz de müşterisiniz diyerek gerçekleri yüzümüze vuruyor ve bizlere de ona göre tedbir almak düşüyor. Burası acıbadem tatlıbadem istiyorsanız başka kapıya diyor.