KIRMIZI ET KİLO VERDİRİR, DİNÇLEŞTİRİR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Meralarda otlayan, küçük baş hayvanların işlenmemiş etleri de sakatatı da “adam gibi beslenmenin” olmazsa olmaz unsurlarındandır.

Amaç, kilo vermek değil doğru beslenme olmalı ama çok faydalı diye makul miktardan uzaklaşılmamalıdır.

Elbette etin muhafazası ve pişirilme usulü de çok önemlidir.

Ete bozulmasını önlemek, daha parlak ve kırmızı görünmesini sağlamak için nitritler veya başka herhangi bir kimyasal katkı madde eklenmesi de etin yakılması, kızartılması, tütsülenmesi de onu zararlı hale getirir.

Kayseri usulü sucuk ve pastırma ise etin sağlıklı olarak uzun süre saklanabilmesi için insanların asırlardır kullandıkları yöntemlerle üretilir.

Sucuk ve pastırma fermente gıdaların şahıdır.

Evet, bunlara katkı maddeleri konur ama bunlar zehirleyici kimyasallar değil sarımsak, kimyon, karabiber, yenibahar, zerdeçal, tarçın, karanfil, çaman gibi “tabii baharatlardır”.

***

Doğal beslenmiş hayvanlardaki kırmızı et proteinlerinin kilo vermeyi başlattığını ve dinç kalmayı sağladığını söyleyen Prof. Canan Karatay, “En sağlıklı kırmızı et kuzu, keçi ve av hayvanlarında bulunur” dedi.

Izgarada sade olarak pişirilen veya yemeklerde kullanılan kuzu etinin evde yapılan kıymalı köftenin sağlıklı pişirilmesi durumunda kanserojen olmadığını söyleyen İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, zararlı bileşiklerin et yandığında meydana geldiğini aktardı.

“Zararlı ve kanserojen olan da budur zaten fakat insanımız da gidip o yanığı tüketmeyi sever. Yanlış burada başlıyor” diyen Karatay, bol protein içeren sakatatların fiyatlarının düşük olmasından dolayı tercih edilebileceğini anlattı:

Karatay, “Sakatatlar D vitamini ve demir bakımından zengindirler. Özellikle karaciğer ve yürek çok fazla D vitamini içerir. Serbest dolaşan bütün hayvanlarda Omega 3 bulunur. Yani kuzunun böbreği, dalağı, beyni, karaciğeri ve yüreği gibi sakatatlar rahatlıkla yenebilir” diye konuştu.

“SALAM, SOSİS, SUCUK DEĞİL PASTIRMA TÜKETİN”

Türkiye’de en lezzetli yiyecekler arasında bulunan, doğallığını kaybetmemiş kırmızı et çeşitlerinden birinin pastırma olduğunu ifade eden Karatay, şöyle konuştu:

“Salam, sosis, sucuk gibi işlem görmüş şarküteri etleri fazla miktarda nitrat içerirler. Kızartılarak tüketilen bu etler, kansere neden olur. Örneğin lahmacun yenebilir. Kilo vermek isteyenler bile az miktarda lahmacun yiyebilir. İnce hamuru karbonhidrat, kıyması protein, soğanı, maydanozu ve domatesi ise sebzedir.

Lahmacun dengeli ve sağlıklı bir besin kaynağıdır. Doğal beslenmiş hayvanlardaki kırmızı et proteinleri, kilo vermeyi başlatır ve dinç kalmayı sağlar. Elazığ usulü bulgurlu çiğ köfte de sağlıklı ve lezzetli bir et yemeğidir. Çiğ köftenin sağlıklı olmasının sebebi işlenmemiş olması ve baharatlarla ince bulgurla yoğrulmuş olmasıdır.

Elazığ’ın içli köftesi de son derece sağlıklıdır. Dışı bulgurdur içinde de ceviz, ceviz yağı, soğan ve et bulunur. Yani salam ve sosis masum değilken tüketiyoruz, saydıklarımı tüketmiyoruz. Yanlış yapıyoruz.”

“KIRMIZI ET PROTEİNLERİ KİLO VERMEYİ BAŞLATIR”

Karatay, kırmızı etin kandaki ürik asidi yükseltmediğini dile getirerek şunları kaydetti:

“Gut hastalığının nedeni etli yiyecekler değil, şeker gibi aşırı miktarda tüketilen karbonhidratlardır. Yapılan bir araştırma karbonhidrat ağırlıklı bir yemekten sonra kalp krizi geçirenlerin, yağlı yemeklerden sonra kalp krizi geçirenlere oranla yüzde 75 daha fazla olduğunu gösteriyor.

Glisemik indeksi yüksek, karbonhidratlı yemekler, aşırı miktarda kan şekerini yükselterek insülin hormonunu da aniden yükseltiyor. Şeker ve insülin yüksekliği karaciğeri yağlandırır ve insülin direncini başlatır. Şeker hastalığı da açlık kan şekerimiz normal dahi olsa bir insülin direnci hastalığıdır.

Sağlığınıza dikkat etmek istiyorsanız sağlıklı, katkısız kırmızı et yiyebilirsiniz. Doğal beslenmiş hayvanlardaki kırmızı et proteinleri, kilo vermeyi başlatır ve dinç kalmayı sağlar. Fakat önce sağlıklı bilinçlenmek gerekiyor.”

Kaynak: http://www.ntv.com.tr/saglik/canan-karatay-kirmizi-et-kilo-verdirir-dinclestirir,g_mv2mKYFkqKnMBRAO515Q

Yazı için 3 yorum yapılmış:

  1. Etyemez dedi ki:

    Hayvansever Canan Hanım yine toplumu bilgilendiriyor ve et yemeye yönlendiriyor. Başlıkta sadece kırmız etin iyiliği anlatılırken yazıda “meralarda otlayan hayvanların etleri” diye belirtmek zorunda kalıyor Neden ? Çünkü, besi hayvancılığında kullanılan yemler olsun,hayvanlara verilen antibiyotikler olsun, gün yüzü bile görmeden kapalı damlarda meta haline getirilmiş işkence ve eziyetlerle büyütülen hayvanların,hele de sırayla diğer hayvanları göre göre kesileceği tezgaha giderken bedeninin saldıladığı hormonların etine bıraktığı zehirli tesirler bilinirken, etlerinin bırak yemeyi el sürülecek tarafı olmadığını iyi biliyor.

    Soruyorum size, yukarıda saydığım koşulların tamamının dışında, meralarda yetiştirilmiş ete kaç kişi ulaşabiliyor bu etlerden elde edilmiş lahmacunu,sucuğu,pastırmayı kaç kişi tüketebiliyor. Gidiyor marketlerden alıyorsunuz. Sonra ? Biz marketlerden alınanlar sağlıklı demedik ki…

    Kendisini etçil olarak tanımlayan insanoğlunun doğadaki tüm etçiller gibi eti çiğ olarak tüketebildiğini ve el,tırnak,ağız,çene,bağırsak,mide yapısının buna uygun olduğunu söylüyorsanız siz tüketmeye devam edin. Ama bunları sorguluyorsanız yaratılığış özünüzü de sorgulayın. Damağınızın ve nefsinizin kölesi olmayın. Sırf hayvanlardan zekiyiz diye atalarımızı bize bırakmış olduğu sorgusuz sualsiz tüm hayvanları sömürme hakkını da sorgulayın…

  2. sansür dedi ki:

    Hayvansever Canan Hanım yine toplumu bilgilendiriyor ve et yemeye yönlendiriyor. Başlıkta sadece kırmız etin iyiliği anlatılırken yazıda “meralarda otlayan hayvanların etleri” diye belirtmek zorunda kalıyor Neden ? Çünkü, besi hayvancılığında kullanılan yemler olsun,hayvanlara verilen antibiyotikler olsun, gün yüzü bile görmeden kapalı damlarda meta haline getirilmiş işkence ve eziyetlerle büyütülen hayvanların,hele de sırayla diğer hayvanları göre göre kesileceği tezgaha giderken bedeninin saldıladığı hormonların etine bıraktığı zehirli tesirler bilinirken, etlerinin bırak yemeyi el sürülecek tarafı olmadığını iyi biliyor.

    Soruyorum size, yukarıda saydığım koşulların tamamının dışında, meralarda yetiştirilmiş ete kaç kişi ulaşabiliyor bu etlerden elde edilmiş lahmacunu,sucuğu,pastırmayı kaç kişi tüketebiliyor. Gidiyor marketlerden alıyorsunuz. Sonra ? Biz marketlerden alınanlar sağlıklı demedik ki…

    Kendisini etçil olarak tanımlayan insanoğlunun doğadaki tüm etçiller gibi eti çiğ olarak tüketebildiğini ve el,tırnak,ağız,çene,bağırsak,mide yapısının buna uygun olduğunu söylüyorsanız siz tüketmeye devam edin. Ama bunları sorguluyorsanız yaratılığış özünüzü de sorgulayın. Damağınızın ve nefsinizin kölesi olmayın. Sırf hayvanlardan zekiyiz diye atalarımızı bize bırakmış olduğu sorgusuz sualsiz tüm hayvanları sömürme hakkını da sorgulayın…

  3. HAYIR dedi ki:

    Ahmet Bey, yaptığım yorumları neden siliyor,sildiriyorsunuz ?

Siz de yorumunuzu paylaşın: