TAM YAĞLI SÜT ÜRÜNLERİ KALP KRİZİ, FELÇ VE ÖLÜMLERİ ÖNLÜYOR
Senelerdir Canan Karatay Hocam’ la doymuş yağların damarları tıkamadığını, kalp krizi ve felçlere sebep olmadığını tam aksine asıl suçlunun modern tıbbın tavsiye ettiği yağdan fakir karbonhidrattan zengin beslenme olduğunu anlatıyoruz.
Çok şükür ki her geçen gün bizleri haklı çıkaran bir araştırma yayınlanıyor.
Bunlardan biri de meşhur tıp dergisi Lancet’ de yayınlanan ve kısa adı PURE olan çalışma (1).
Araştırma, 21 ülkeden 136 bin kişiye ait beslenme ve sağlık bilgilerinin değerlendirilmesiyle yapıldı.
Başlangıçta kalp-damar hastalığı olmayan bu kişiler 9 sene süreyle takip edildi ve bu sürede bunların 10.500 kadarında kalp krizi ve felç gibi ciddi bir hastalık geliştiği veya öldükleri belirlendi.
Analizlerde, günde iki porsiyondan fazla süt ürünleri tüketenlerde kalp krizi ve felçlerle, total ve kalp-damar hastalıklarına bağlı ölüm oranlarının süt ürünleri tüketmeyenlere göre düşük olduğu görüldü.
Süt ürünleri tüketenlerde kalp krizi oranı yüzde 3.5 tüketmeyenlerde yüzde 4.9; felç oranı yüzde 1.2’ ye karşı yüzde 2.9; total ölüm oranı yüzde 3.4’ e karşı yüzde 5.6 ve kalp-damar hastalıklarına bağlı ölüm oranı da yüzde 0.9’a karşı yüzde 1.6 olarak bulundu.
Günde 3 porsiyon süt ürünü tüketenlerde ölüm oranı yüzde 3.3 iken günde yarım porsiyondan az tüketenlerde yüzde 4.4 idi.
Araştırmanın verilerine göre süt ve yoğurt tüketimi, tereyağı ve peynire göre daha sağlıklı gibi görünmekle beraber katılımcıların çoğunun tam yağlı ürünleri tercih ettikleri de unutulmamalıdır.
Süt ürünleri neden sağlığımızın dostudur?
İhtiva ettikleri doymuş yağlardan dolayı kalp krizi, felç ve erken ölümlerin bir numaralı sebebi olarak gösterilen süt ve süt ürünleri amino asitler, D ve K vitamini, kalsiyum, magnezyumdan zengindir.
Bunun yanında sütün özellikle fermente edilerek yoğurt, ayran, kefir şeklinde tüketilmesiyle probiyotikler yani dost bakteriler de alınmış olur.
Bu araştırmanın elbette bazı kusurları var.
Beslenme anketinin sadece çalışmanın başında yapılmış olması ve sonradan diyette yapılan değişikliklerin dikkate alınmaması; takip süresinin 9 sene kadar olması; araştırmanın gözleme dayalı olması gibi.
Modern beslenme tıbbının kutsal kılavuzu (The Dietary Guidelines for Americans) da artık günde 3 porsiyon süt ürünü tavsiye ediyor ama bunların yağsız veya az yağlı olmasını da şart koşuyor, yani bir çuval inciri berbat ediyor.
Tüm dünya kandırıldı
Ben de süt ürünlerinin faydalarını “Farelerle aynı kafadayım, peynirin hastasıyım” başlıklı makalemde dile getirmiştim (2).
Tüm dünya endüstri ürünü margarin ve bitkisel yağların tüketimini artırmak için yağlar hakkında yanlış bilgilendirildi.
Yağ asidi deyip geçeriz ama bunların binlerce çeşidi vardır ve hepsinin de biyolojileri farklıdır.
Palmitolat bu yağ asitlerinden biridir; bu yağ asidi vücutta çok az üretilir ama tam yağlı süt ürünlerinde özellikle de peynirde fazla miktarda bulunur.
Palmitolat, doymuş yağların sebep olduğu hasarları düzeltir, insülin gibi kan şekerini düşürür, anti-enflamatuar etkileri de vardır.
Palmitolat diyabete karşı korur.
Harvard’ lı meşhur araştırmacımız Gökhan Hotamışlıgil da diyor ki:
“Peynir gibi tam yağlı süt ürünleri birer öcü değildir. Evrimsel perspektiften de memelerin yaşamaları süt içmelerine bağlıdır.
Peynirin mucizelerini anlamak için daha çok çalışma yapmak lazım ama peynir severler için iyi haberim şudur ki makul miktarda peynir yemek çoğu kimse için faydalıdır.
Ben de şimdi kendimi hiç suçlu hissetmeden peynirimi yiyorum, siz de öyle yapın”.
Gelelim neticeye
BİR: Sağlıklı olmanın hastalıklardan korunmanın yolu adam gibi beslenmeden geçer.
İKİ: Kırmızı et ve tam yağlı süt ürünleri adam gibi beslenmenin temel unsurlarıdır ama madem kalbe de iyi geliyormuş diye kırmızı eti ve süt ürünlerine “abanmak” da yanlıştır.
ÜÇ: Bugün salgın şeklinde görülen obezite, diyabet, kalp krizi ve felçler, kanserler başta olmak üzere tüm kronik hastalıkların sebebi modern tıbbın endüstri menfaatlerini gözeten yanlış tavsiyelerdir.
DÖRT: Dünyanın sağlıklı beslenmesinin ve hastalıklardan korunmasının tek yolu modern tıbbın beslenme tavsiyelerinin dikkate alınmaması, gülünüp geçilmesidir.
Not: Sevgili dostlarımız Prof. Dr. Ahmet Aydın ve Biyolog Mevlüt Durmuş’ u hasretle hatırlıyoruz.
Allah’ ın rahmeti üzerlerinden eksik olmasın. Mekânları cennet olsun.
Kaynaklar:
1.https://www.thelancet.com/journals/lancet/article/PIIS0140-6736%2818%2931812-9/fulltext
Eline sağlık, Ahmet Bey.
Bize hücum edenler ne yapacaklar, ne diyecekler acaba?
Sağlıklı yağ ve protein olmazsa hayat durur, hayat. Beyinler çalışmaz, beyinler dumura uğrar, nesiller dumura uğrar.
Güney Afrika’da aparteid’in en yoğun olduğu devrede çalıştım. 1976-1978 yılları arasında. Mandela, Robin Adasında hücre hapsinde olduğu yıllar…
Getolarda yaşan, siyah ailelere, haftada 200 gr protein verilmesi kuraldı. Senelerce, oldukça kalabalık olan siyah ailelere haftada/200 gr’dan fazla protein girmesi yasaktı!
Bizzat yaşayarak şahit olmuştum bu acı gerçeğe… Şok geçirmiştim o zaman, beyazlar yani bizler ise, her türlü yağlı et, süt, peynir vs. bol bol yiyorduk.
Sizlerin bir tane araştırmaya dayanarak sunduğu bu yazı bilimsel gerçeklere çok uzak. (Bir tane araştırma sonucu ile sonuç çıkarmak nasıl bilimsel bir durum?) Doymuş yağın sebep olduğu hastalıkların üzerine binlerce araştırma varken (birinden bile konuşmamışsınız), sizin söylemleriniz insanları hasta edecektir.
Bu araştırma ayrıca sizin söylendiğiniz “çıkar” çevrelerince desteklenmiş olabileceğinide göz önünde bulundurmalısınız. (ABD’de, yeryüzünde kaç tane süt, et üreticisi var? Kaç milyar dolarlık çıkar bunlar?)
Son olarak da sunduğunuz yazının neden geçersiz olduğu özetlenmiş, umarım okursunuz.
https://www.hsph.harvard.edu/nutritionsource/2017/09/08/pure-study-makes-headlines-but-the-conclusions-are-misleading/
Sizin, Canan Hanım’ın insanları hasta etmeye yöneltecek yazıları durdumanız, otçul yemeye yönelmeniz dileğiyle.
“İnsanların binlerce senedir hem de afiyetle yiyip içtikleri gıdaları bir anda son 50 senede salgın şeklinde artan hastalıkların müsebbibi olarak düşünmek akılsızlık değilse sahtekârlıktır.”
Hangi gıdalar afiyet Ahmet Bey?
Kilolarca yenilen ciğerler mi? Tereyağ havuzları mı? Binlerce kuzu çevirmeleri mi? Bizler Kafkaslarda at mı koşturuyor, çadırlarda mı yaşıyor, bedenimizi zorluyacak bir şey mi yapıyoruz ki böyle sınır tanımaz bir bol doymuş yağlı, bol şekerli yemek tutkusu var? Binlerce yıldır böyle yemek mi yenirdi? Binlerce yıldır böyle yemek mi vardı?
Aşırı şişmanlık “salgın” olmuşken bunların gerekçesi aralarında doymuş yağ, şeker yok mu? En başta değiller mi?
Binlerce yıldır et, süt tüketiyor olmamız YUZBINLERCE yıldır baklagil, yemiş, sebze, meyve tukkettiğimiz gerçeğini yok mu sayıyor? Binlerce yıl ateşle aydınlandık, evde ışık kullanmayalım mı?
Yanıt vermenize saygı duyuyorum, yukarıdakine yanıt verin lütfen. Bir bilim insanı iseniz; sizin, Canan Hanım’ın yaydığınız yanlışları kanıtlarla uygar biçimde düzeltmenizi diliyorum. Et/süt endüstrisinin Kuzey Amerika ‘da ki varlığını ayakta tutmak için yazdığı, yanlışlarla dolu BIR tane yazıdan vararak sunduğunuz yanlışları düzeltmeniz dileğiyle.
Rasim bey bu yazdığınız bilimsel bir sonuç değil. Bir araştırmanın belli bir kismini alıp bundan sonuç çıkarmak doğru değil. Canan hanım tam bir facia, umarım kimse ciddiye almaz.
Sizlere saldıranları tanımıyorum. Ama sanırım Bill Gates in çömezlerinden biridir.
yıllardır bana kolestrolün var diye ilaç yazdılar. Daha kötü oldum.Sağ olsun Canan Karatay Hocadan.İlaç almayı bıraktım ve de onun dediği gibi beslendim.Hem fazla kilolardan kurtuldum.88 kilodan 74 kiloya düştüm. Rahatım. Sağ olsun Hocam.Ona laf söyluyenler bir takım çevrelerin adamlarıdır.