Ben, bırakın depresyonu yağlı yediğim zaman mutluluktan uçar gibi oluyorum.
Yağ dediysek tabii ki tereyağı, tabii ki zeytinyağı, tabii ki zaman zaman kuyruk yağı, iç yağı, sade yağ.
Şimdi kendime mi inanayım farelerin beyin sinyallerine mi?
Bu bilim adamlarına tavsiyem şudur: Margarin ve bitkisel yağları sıfırlayıp, vücutları hayvani doymuş yağlarla bir güzel “doyursunlar”.
Ondan sonra da ille de deney yapacaklarsa farelere karbonhidrat versinler, neler oluyor görsünler.
Hayır, teşekküre falan gerek yok.
***
İndependentturkish’ in haberi:
Bilim insanları yıllardır obezitenin depresyonla ilişkili olduğunu söyler. Ancak bunun nedenleri şimdiye kadar hep bir parça belirsizdi.
Glasgow Üniversitesi’nin yeni araştırması, obeziteyle depresyon arasındaki ilişkinin nedeninin kan dolaşımı yoluyla beyne giren besin yağları olabileceğini ortaya koydu. Bu yağların, beyne girdikten sonra depresyonla bağlantılı nörolojik sinyalleri etkileyebileceği belirlendi.
Translational Psychiatry adlı bilimsel yayında yer alan çalışma, yoğun yağlı gıdalarla beslenen fareler üzerinde gerçekleştirildi.
Araştırmacılar, doymuş yağ asitlerinin farelerin beyinlerindeki metabolizmayla bağlantılı olan ve depresyonla ilişkisi bilinen hipotalamus bölgesine girdiklerini fark etti. Sonrasında doymuş yağ asitleri, depresyonun gelişiminden sorumlu olduğu bilinen ana sinyal yollarını etkiledi.
Glasgow Üniversitesi’ndeki çalışmaya liderlik eden Profesör George Baillie şunları söyledi:
“Yüksek yağlı beslenmenin beyindeki depresyonla ilişkili sinyal yolları üzerinde nasıl doğrudan etkileri olduğunu ilk defa gözlemledik. Bu araştırma, obezitenin depresyonla ilişkisini ve bu rahatsızlıklara sahip hastaları nasıl daha iyi tedavi edebileceğimizi açıklamak için bir ilk adım olabilir.”
Profesör Baillie, birçoğumuz yoğun yağlı yiyecekleri rahatlatıcı ve keyif verici bulsa da, çalışmada ispatlandığı üzere, bu besinlerin psikolojik sağlığımızı uzun vadede ters yönde etkileyebileceğine dikkati çekti.
Profesör Ballie sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tabii ki kötü hissettiğiniz zamanlarda daha yağlı yiyecekler tüketerek iyileşmeye çalışabilirsiniz. Ancak bu, sonrasında olumsuz duyguları pekiştirecektir. Yağlı yiyecek tüketimini azaltmanın sağlık açısından birçok faydası olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak araştırmamız bunun daha mutlu bir ruh haline de ön ayak olduğunu ortaya koyuyor. Dahası, beyne girip ana bölgeleri ve sinyalleri etkileyebilen palmitik asit gibi yağ tiplerini anlamak, beslenme şekillerinin ruh sağlığı üzerinde nasıl potansiyel etkileri olabileceğine dair daha fazla bilgi verecek.”
77 bin 591 yetişkinin İskoçya’daki 12 pratisyen hekimden alınan verilerini içeren çalışma, nisanda Glasgow’da toplanan Avrupa Obezite Kongresi’nde (ECO) de sunuldu.
Aman Allahım sanki asrın keşfiymiş. Bu zaten bilinen bir şeydir.
Depresyon, Alzheimer, Parkinson, DM, Troidit, Hashimato, Tiroid nodülleri, Ürik asid yüksekliği VS ve obezitenin temelinde:
SİSTEMİK KRONİK İNFLAMASYON vardır.
OTOİMMÜN HASTALIKLARIN da temelinde SİSTEMİK KRONİK İNFLAMASYON YATMAKTADIR.
Hiç biri genetik değildir. Hiç biri İLAÇ EKSİKLİĞİNE DE bağlı değildir.
HİÇ BİRİ İLAÇLARLA DA DÜZELMİYOR, DÜZELEMİYOR ZATEN.
AHMET RASİM HOCANIN DEYİŞİYLE
‘ADAM GİBİ BESLENECEĞİZ’ ‘ADAM GİBİ YAŞAYACAĞIZ’.
AKLIN YOLU BİRDİR. DÜZ MANTIK. BİTTİ.
Canan Hoca ve Ahmet Hoca, sizden başka kimseye güvenemiyoruz.
Obez olup depresyona girmemek nasıl mümkün değilse, depresyonda olanların da obezleşmesi kaçınılmazdır.