HALK NEDEN DOKTORA DEĞİL DE YAŞAM KOÇUNA GİDİYOR
Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) Genel Başkanı Prof. Dr. Ejder Akgün Yıldırım, 60. Ulusal Psikiyatri Kongresi dolayısıyla Anadolu Ajansı tarafından yapılan “Psikiyatri hastası için tıp dışı yardım aramayın” uyarısı başlıklı haberde “Depresyonunuz varsa ‘çorba için, turşu yiyin’, ‘ilaçları bırakın bitkisel takviye kullanın’ gibi ifadeler var. Bunların çok ağır sonuçları olabilir” diyor.
Bu haber üzerine ben de düşüncelerimi aktarmak istiyorum.
BİR: Haber, kongrenin Aksu ilçesinde bir otelde yapıldığı cümlesiyle başlıyor. Sanırsın ki Aksu, Muş’ un Varto, Kars’ ın Digor gibi gözden ırak bir ilçesi. Kongre, Kremlin Palace isimli ultra lüks otelde yapılmış. Derneğin, kongreyi haber yapan muhabirinin “Aman kongrenin yapıldığı otelin adını yazma” diye sıkı sıkı tembihlediğini tahmin ediyorum.
Nedir sizin bu beş yıldızlı otel, lüks tatil köyü merakınız Allah aşkına. Memlekette kongre yapacak otelden, tatil köyünden başka yer mi yok?
İKİ: Kongre kayıt ücreti dernek üyesi olmayan uzman için 16.200, gariban asistan için 9.000 TL + 4 gece otel fiyatı 1.199 Euro yani en az 40.000 TL (asistan olmak fark yaratmıyor) + transfer 120 Euro yani 4.000 TL.
Buna göre Antalya’ ya ulaşım hariç toplam tutar 60.000TL seviyesinde.
Kongreye on-line katılmanın ücreti bile 4.200-6.600TL arasında değişiyor.
Kongreye kaç kişi katıldı, kaç kişi kendi parasıyla kaç kişi ilaç şirketlerinin, kaç kişi çay-çorba-turşu şirketlerinin davetlisi olarak katıldı, merak ettim. Lütfen açıklayın.
On-line katılım neden bu kadar pahalı, maksadınız bilgi paylaşımı, eğitim mi para kazanmak mı?
Bilgi: https://60upk.org/tr/kayit-konaklama.html
ÜÇ: Kongrede, ruhsal bozuklukların tedavisinde tıbbın ve bilimsel metotların önemine dikkat çekilmiş ki buna itiraz edecek kimse olabileceğine ihtimal vermiyorum.
Aksi düşünülemez. Tabii ki öyle olmalı.
Doğru hastada, doğru ilaç veya ilaçlarla, doğru doz ve sürelerde kullanılan ilaçlara kimse karşı çıkmaz, çıkamaz, çıkmamalı!
Lâkin psikiyatri ilaçlarının ciddi yan etkilerinin olabileceği de çok büyük bir kısmının gereksiz yere yazıldığı da bunun mutlaka önlenmesi gerektiği de acı bir hakikattir ve bu da bilhassa vurgulanmalıdır.
Gereksiz ve uygunsuz ilaç yazımı, ilaç israfı derneğin ilgi alanına girmiyor olmalı!
Hastalar ilaçlardan şüphe ediyorlar, tedavilerini aksatıyorlarsa bunun sebebini de önce kendilerinde aramaları gerekmez mi?
Tam ve doğru bilgilendirilen, doktoruna inanan, itimat eden hasta, tedavisini harfiyen uygular, ordan burdan duyduklarına, şehir efsanelerine itibar etmez, inanmaz.
İşinizi lâyıkıyla yapmadığınızı, halktan çok uzak olduğunuzu düşünüyorum.
Başkanın “Duygu karmaşası, davranış bozukluğu gelişen kişinin, toplumsal ilişkilerinin zarar görmemesi, çalışma hayatında, boş zaman aktivitelerinde ve öz bakımda problem yaşamaması için tıp dışı yardım alınmaması gerektiği bilimsel verilerle ortaya kondu” ifadesine de takıldım.
Ben tam aksini savunurum: İnsanların ruh sağlıklarının yerinde olması için de hastalıklarının tedavisi için de tıp dışı meselâ resim, heykel, müzik, spor, dans, halk oyunları, el işleri… gibi aktiviteler çok önemlidir. Meşguliyet tedavisi diye bir şey yok mu?
DÖRT: Dernek başkanı özellikle ruhsal hastalıklara yönelik tıp dışı çare aramaların fazla görüldüğünü, psikiyatri hastalarını tedavi ettiğini söyleyen yetkisiz kişiler için caydırıcı cezalar uygulanması gerektiğini söylemiş.
Tabii ki suç işleyenler kanunlara göre en ağır şekilde cezalandırılsın.
Amma velâkin…
Psikiyatristlerin başkalarını suçlamadan önce bizim bir hatamız, bir eksiğimiz var mı diye evvel emirde kendilerini sorgulamaları icap etmez mi?
Bu insanlar neden bize değil de neden aile dizimi terapisti, yaşam koçu denen insanlara inanıyor da bizim gibi koskoca profesörleri, uzmanları adam yerine koymuyor; neden bizim şahane ilaçlarımızdan değil de turşudan, çaydan, çorbadan; neden tıptan değil de tıp dışı mihraklardan medet umuyorlar, diye bir düşünseler, üzerinde tartışsalar, inanın hem kendilerinin hem vatandaşın faydasına ve hayrına olur.
Sakın, insanlar size güvenmedikleri ve bunun için de çareyi olmadık yerlerde arıyor olmasınlar.
Bir psikiyatrist yaşam koçundan medet uman bir kişinin neden kendine değil de koça gittiğine kafa yormuyor, onun ruh hâlini anlamıyor, anlamaya gayret etmiyorsa, kim anlayacak bu insanları, ortopedist mi jinekolog mu? Bu senin asli işin değil mi?
BEŞ: Başkan, “Bu kişilerin sosyal medya aracılığıyla ulaşabildiği ciddi bir kitle oluşuyor” diyor.
Dernek, hangi dünyada yaşıyor bilemiyorum ama sosyal medyanın önemini anlamadıkları kesin.
TPD’ nin de başkanının da X’ de hesapları var ama halkın ruh sağlığına önem verdiklerini gösteren hiçbir paylaşım göremedim.
Kendileri çalıp kendileri oynuyorlar.
Sen vatandaşı dinlemezsen, dertleriyle hemdert olmazsan, kendini vatandaşa anlatamazsan insanlar kendilerini dinleyecek birilerini arayacaktır.
ALTI: Kovid-19 salgınıyla bilim dışı uygulamaların yaygınlaştığını gözlemlediklerine dikkati çeken Yıldırım, bilimsel tedavilere yönelik olumsuz yargılardan uzaklaşmak gerektiğini belirtmiş.
Kovid-19 salgınıyla bilim dışı uygulamaların yaygınlaştığı iddiası doğrudur ve bu bilim dışı uygulamaların başında da mRNA aşıları geliyor. Bunların etkinlik ve emniyetleri ispatlanmadan, küçük çocuklardan gebelere, daha yeni Kovid geçirmiş kişilere hem de defalarca yapılmak üzere dayatılması bilim dışı bir uygulamadır.
Okulların ve iş yerlerinin kapatılması, yaşlılara ev hapsi, karantinalar, tarlada tek başına çalışanlara bile maske dayatması, işe yaraması beklenmeyen ilaçların mucize gibi uçana kaçana zorla içirilmesi, yoğun bakımlardaki hatalar, yüksek döngülü PCR testinin bir teşhis metodu yapılması… gibi daha sayısız bilim dışı uygulama var.
Pandemide, insanların bu salgından korunmaları, bağışıklık sistemlerinin yerinde olması için moral, maneviyat, motivasyonun önemine dikkat çeken, yaşlıların sokağa çıkma yasaklarına, ev hapislerine, manasız karantinalara, parklardaki bankların ve salıncakların sökülmesine itiraz eden tek bir psikiyatristi hatırlayan var mı acaba?
Bu arkadaşlar, bağışıklığın insanların ruhsal durumlarıyla doğrudan alâkalı olduğunu, aşıların bile etkili olabilmesi için ruhsal bakımdan iyi durumda olmalarının şart olduğunu da bilmiyorlar mı yoksa?
YEDİ: Başkan Yıldırım “Kanserin ilk belirtisi ruhsal sorun olabilir” diyor.
Kusura bakmasın ama halt etmiş!
Adam zaten sorunlu, sen bir de bu sorunlu adamın kafasına kanser şüphesini sokup adamın büsbütün dellenmesine sebep olduğunun farkında bile değilsin. Bunu bilinçli olarak söylemiş de olabilirsin, bir ihtimal.
Her ruhsal sorunu olanın kanser taramalarına girmesi şart olur bundan sonra. Gelsin tomografiler, PET’ ler, MR’ lar, endoskopiler…
Yarından itibaren zaten canı sıkkın, zaten türlü-çeşitli sıkıntılar içinde olan insanlar acaba bende kanser mi var diye hastaneleri dolduracaktır.
Kim bilir belki de kafalardan şu kanser şüphesini çıkarmak için de ilaçlarınız vardır, şaşırmam.
Gelelim neticeye
Beş yıldızlı, ultra lüks tatil köylerinde yapılan, hemen herkesin ilaç şirketlerinin davetlisi olduğu kongreler birçokları gibi benim de sinirime dokunuyor, kalbim çarpıyor, tansiyonum fırlıyor, başım dönüyor, ellerim titriyor, uykularım kaçıyor.
Bana ne tavsiye edersiniz?
Sizlerden birine mi gideyim bir koça mı; ilaç mı içeyim yoksa çay ve çorba mı?
***
Anadolu Ajansı’ nın haberi:
Aksu ilçesinde bir otelde, “Barışın ve Bilimin Işığında Ruh Sağlığını ve Yaşam Hakkını Savunmak” başlığıyla düzenlenen 60. Ulusal Psikiyatri Kongresi’nde, kronik hale gelen ruhsal bozuklukların tedavisinde tıbbın ve bilimsel metotların önemine dikkat çekildi.
Kronik ruhsal bozukluk tanısı olan hastanın ilaçlarını düzenli kullanması ve tedaviye uyumun öneminin vurgulandığı kongrede, çare arayan psikiyatri hastalarını tedavi ettiğini söyleyen yetkisiz kişiler için caydırıcı cezalar uygulanması istendi.
Duygu karmaşası, davranış bozukluğu gelişen kişinin, toplumsal ilişkilerinin zarar görmemesi, çalışma hayatında, boş zaman aktivitelerinde ve öz bakımda problem yaşamaması için tıp dışı yardım alınmaması gerektiği bilimsel verilerle ortaya kondu.
“Bu kişilerin sosyal medya aracılığıyla ulaşabildiği ciddi bir kitle oluşuyor”
Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) Genel Başkanı Prof. Dr. Ejder Akgün Yıldırım, AA muhabirine, özellikle ruhsal hastalıklara yönelik tıp dışı çare aramaların fazla görüldüğünü söyledi.
Bunun ruhsal hastalıkların daha da şiddetlenmesine sebep olabileceği uyarısı yapan Yıldırım, belirtilerini ruhsal tepkilerle gösteren bazı hastalıkları gözden kaçırmamak için de tıptan uzaklaşmamak gerektiğini vurguladı.
Kovid-19 salgınıyla bilim dışı uygulamaların yaygınlaştığını gözlemlediklerine dikkati çeken Yıldırım, bilimsel tedavilere yönelik olumsuz yargılardan uzaklaşmak gerektiğini belirtti.
Tıpta en fazla etkilenen alanlardan birinin psikiyatri olduğunu ifade eden Yıldırım, “Psikiyatri insanların zihinsel süreçleriyle ilgili olduğu için sınırları çizilmesi zor bir alan. Yetkisi, hiçbir vasfı olmayan insanların kendilerini tedavi edici olarak adlandırdığını görüyoruz. ‘Aile dizimi terapisti’, ‘yaşam koçu’ gibi unvanlarla birçok kişi kendini bu alanda yetkin hissediyor. Bazen bir meslek unvanı olsa da yetkisiz, klinik bir formasyonu, eğitimi olmayan sözde psikoterapistler diyebileceğimiz birçok kişi var. Tedavi uygulayıcılar arasında ciddi anlamda ağır suç teşkil edecek derecede yetkisiz bir grup bulunuyor. Maalesef, bu kişilerin sosyal medya aracılığıyla ulaşabildiği ciddi bir kitle oluşuyor.” dedi.
Tedaviye uyumun en önemli bileşeni ilaç
Tedavi süreçlerinde kullanılan ilaçların zararlı olduğuna ilişkin haber ve içeriklerin psikiyatri hastalarının sürecine zarar verdiğine dikkati çeken Yıldırım, “Bu inanış nedeniyle tedaviler kesintiye uğruyor ve bu nedenle ciddi kayıplar da yaşanabiliyor.” dedi.
Tıp dışı aranan çarenin ve yetkin olmayan kişilerin tedaviyi zorlaştırdığının bilinmesi gerektiğine vurgu yapan Yıldırım, şöyle konuştu:
“Depresyonunuz varsa ‘çorba için, turşu yiyin’, ‘ilaçları bırakın bitkisel takviye kullanın’ gibi ifadeler var. Bunların çok ağır sonuçları olabilir. Çünkü psikiyatrik tedaviler, özellikle farmakolojik tedaviler kanıt değeri en yüksek tedavilerdir. Bizim ilaçlarımız uzun süre kullanıldığı için diğer ilaçlara göre çok daha uzun ve deneyim gerektiren süreçlerden sonra ortaya çıkar. Ruhsal hastalıklar tedavi edilmediğinde bunun sosyal sonuçları sadece insanın kendi yaşamına değil, çevresine ve ailesine de yansır.”
Ruhsal bir zorluk varsa başvurulması gereken ilk kişilerin psikiyatri uzmanları olduğunu belirten Yıldırım, depresyon, panik bozukluk veya şizofreni gibi hastalıkların tanısının bu uzmanlarca konulması gerektiğine dikkati çekti.
“Kanserin ilk belirtisi ruhsal sorun olabilir”
Hastalıkların sebebini ve neden olabileceği risklerin uzmanlarca değerlendirilmesi gerektiğini belirten Yıldırım, “Bazen zihinsel ve ruhsal sorunlar bedende tepkiye neden olabilir. Yani bir kaygı bozukluğunda uzun dönemde dolaşım sisteminde sorun olabileceğini unutmamamız gerekiyor. Bazen bedensel hastalıklar sadece ruhsal belirtiyle kendini gösterebilir. Bazen bir hormonsal bozukluğun; örneğin tiroit bozukluğunun, bazen kanserin ilk belirtisi ruhsal sorun olabilir. Böyle bir durumu ayırt edecek en önemli meslek grubu psikiyatridir.” ifadelerini kullandı.
Kaynak: https://www.aa.com.tr/tr/saglik/psikiyatri-hastasi-icin-tip-disi-yardim-aramayin-uyarisi/3394583
***
EK 1 (18.11.2024): AHMET KOYUNCU
Konsomatris ve illegal sex üzerine çalışma yaparken fark etmiştim. Bizim kongre yaptığımız oteller fuhuş sektörünün merkezleriydi Zenginler metres ve fahişelerini getiriyordu o mekana. İlaç firmaları ise hekimleri… Kadın bedenini, hekimler kalemini ve recetesini satıyordu.
Kaynak: https://x.com/anti_profesor/status/1858091369748640184
***
EK 2 (18.11.2024): AHMET KOYUNCU
Her yemenin bir de çıkarması vardır 7 yıldızlı otel…
Kongre katılımcılarının tama yakını ilaç firması ile gelmiş.
12500 lira Trevicta kaç hekime sponsor oldu?
O hekimler kaç kutu Trevicta yazdı?
Hesap vereceksin Ejder Akgün Yıldırım..
@anti_profesor
Kaynak: https://x.com/anti_profesor/status/1858071852091859421
***