KOLESTEROL İLAÇLARI GERÇEKTEN FAYDALI MI YOKSA KANDIRILDIK MI?

Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
Maryanne Demasi‘ nin “Statin wars: have we been misled about the evidence? A narrative review” başlıklı makalesi, kolesterol düşürücü ilaçlar olan statinlerin etkinliği ve güvenliği konusundaki bilimsel tartışmaları ele alıyor.
Bu anlatı tarzındaki derleme, özellikle düşük kardiyovasküler risk taşıyan sağlıklı bireylerde statin kullanımının ne kadar faydalı olduğu ve bu konuda sunulan kanıtların ne derece güvenilir olduğu sorularını gündeme getiriyor.
M: Demasi diyor ki:
Statinler hakkındaki muhalif görüşler kamuoyu önünde alay konusu edilir ve genellikle statin üreticileri tarafından finanse edilen savunucular (filim adamları) tarafından etkili bir şekilde susturulur.
Doktorlar ve hastaların bilinçli bir tartışma yapmaları mümkün değildir çünkü statin çalışmalarının ham verileri gizli tutuluyor ve bu verilerin açıklanması artık aciliyet arz ediyor.
Statinlerin pazarlanması, sanki bu kendi başına bir amaçmış gibi kolesterolünüzü düşürebileceğiniz gerçeğine odaklanıyor, ki öyle değil.
Kolesterol sadece bir laboratuvar rakamıdır.
Hastalar için gerçekten bir faydaya dönüşmediği sürece kolesterolü düşürmenin ne anlamı olabilir?
LDL kolesterol yalnızca bir vekil belirteçtir ve kardiyovasküler hastalığın gelişimindeki rolü giderek daha fazla önemli kardiyolog tarafından sorgulanıyor.
Klinisyenler statinlerin faydalarının kolesterolü düşürmekten bağımsız olduğunu ve bunun daha çok anti-inflamatuar (pleiotropik) etkileri olduğunu ileri sürüyor.
Daha yakın zamanda, statinlere olan güvensizlik erken araştırmaların hatalı olduğunu ve 2005’te daha katı raporlama düzenlemeleri getirildiğinden beri sonraki araştırma sonuçlarının tutarsız ve yetersiz olduğunu ileri sürenlerden kaynaklanıyor.
Hastalar ve doktorlar arasında statinler hakkında ortak karar alma süreci olmalıdır.
Hastalar genellikle statinlerin yan etkilerinden şikâyet ettiklerinde doktorları tarafından ‘kovulduklarını’ ve ilaçlarını almaya devam etmezlerse ‘ölecekleri’ iddialarıyla tehdit edildiklerini söylerler.
Genellikle yan etkiler belirsiz olabilir, örneğin hastalar zihin bulanıklığı ve yorgunluktan şikâyet edebilir. Doktorlar bu semptomları statinlere değil ‘normal yaşlanmaya’ bağlarlar. Bu ancak hasta ilacı bıraktığında ve semptomlar ortadan kalktığında belirginleşir.
Tüm ilaçlar risk taşır, bu yüzden doktorların bunları sağlıklı insanlara reçete ederken ekstra dikkatli olmaları gerekir.
Klinik araştırmaların statinleri tolere edemeyen katılımcıları dışlamak için hazırlık dönemleri kullandığı; eşlik eden hastalıkları olan, başka ilaçlar kullanan kişileri dışladığı ve çalışmaların büyük çoğunluğunun endüstri tarafından finanse edildiği ve önyargılı sonuçlara yol açan şeffaflıktan yoksun olduğu hesaba katıldığında, belki de statinleri kalp hastalığı riskini azaltmanın en güvenli ve etkili yolu olarak etiketlemekte çok aceleci davrandığımızı da kabul etmeliyiz
Statin etkinliği ve yan etkileri hakkındaki ham veriler yayınlanana kadar, bunların riskleri ve faydaları hakkındaki sert tartışmalar devam edecek; makul ölçüde bilgilendirilmiş bir tartışma yaptığımızı düşünüyorsak kendimizi kandırıyoruz.
Bu arada, statin reçete eden doktorlar doğası gereği şüpheci kalmalıdır çünkü statin alanların çoğunluğu düşük riskli ‘sağlıklı’ kişilerdir, faydaları yok denecek kadar azdır ve yan etkiler hakkındaki ham veriler gizli tutulmaktadır.
Demasi’ nin makalesi, statinlerin özellikle birincil koruma amacıyla sağlıklı bireylerde kullanımının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini savunuyor.
Statin tedavisinin, her bireyin risk profili ve potansiyel yan etkiler göz önünde bulundurularak kişiselleştirilmesi gerektiğini öneriyor.
Bu makale, statin kullanımı konusundaki tartışmaları derinleştirerek, hem sağlık profesyonellerinin hem de hastaların bilinçli kararlar alabilmesi için daha şeffaf ve tarafsız bilgilere ihtiyaç duyulduğunu ortaya koyuyor.
Bu makaleden ne anlıyoruz?
1. Statinlerin etkinliği abartılıyor
Demasi, statinlerin kalp hastalığı riskini azaltmadaki etkinliğinin, özellikle sağlıklı bireylerde (birincil koruma amaçlı kullanımda), abartılmış olabileceğini ve LDL kolesterolü düşürmeye yönelik agresif ve miyop bir odaklanmanın düşük riskli milyonlarca sağlıklı insanın boş yere ilaç kullanmasına sebep olduğunu öne sürüyor.
Bazı klinik çalışmaların, statinlerin sağladığı mutlak risk azaltımının oldukça düşük olduğunu ve bu faydanın, özellikle düşük riskli gruplarda klinik olarak anlamlı olmayabileceğini belirtiyor.
2. Yan etkiler göz ardı ediliyor
Makale, statinlerin kas ağrısı, diyabet gelişimi ve bilişsel bozukluklar gibi potansiyel yan etkilerinin yeterince vurgulanmadığını savunuyor. Bu yan etkilerin, özellikle düşük riskli bireylerde statin kullanımının risk-fayda dengesini olumsuz etkileyebileceği belirtiliyor.
3. Endüstri bağlantılı menfaat münasebetleri var
Demasi, statinlerle ilgili birçok çalışmanın ilaç firmaları tarafından finanse edildiğini ve bu durumun, sonuçların tarafsızlığını sorgulatabileceğini ifade ediyor. Özellikle, Oxford Üniversitesi’nden Prof. Rory Collins liderliğindeki Cholesterol Treatment Trialists’ (CTT) Collaboration grubunun statinleri güçlü şekilde savunmasının, endüstri ile olan finansal bağları sebebiyle eleştirildiğini belirtiyor.
4. Veri paylaşımı ve şeffaflık eksikliği
Makale, bazı büyük ölçekli statin çalışmalarının ham verilerinin bağımsız araştırmacılarla paylaşılmamasının, sonuçların güvenilirliğini sorgulattığını vurguluyor. Bu durumun, bilimsel şeffaflık ilkesine aykırı olduğu ve kamuoyunun yanıltılmasına yol açabileceğini belirtiliyor.
Gelelim neticeye
Her ne kadar doktorların büyük çoğunluğu “biz rakama bakıp da kolesterol ilacı yazmıyoruz, önce beslenme, hareket gibi sağlıklı yaşamayı tavsiye ediyoruz, kolesterol bu şekilde düşmezse ilaç başlıyoruz” deseler de inanmayın.
Kolesterol yüksekliğini kalp krizi ve felçlerin sebebi olarak görmek ve bunu düşürmenin kalp krizi ve felçleri önleyeceğini zannetmenin yanlışlığı bir tarafa tüm dünyada olduğu gibi özel durumlarda riskleri hesaba katılarak verilebilecek bu ilaçlar bizde de kolesterolü yüksek olan herkese şak diye yazılıyor.
İtiraz etmeye kalkanlar Demasi’ nin de dediği gibi ‘ölecekleri’ iddiasıyla tehdit ediliyor veya azarlanıyor.
Kolesterolü düşürmenin işe yaramadığı kabak gibi ortaya çıkınca bu sefer de “bu ilaçların anti-enflamatuar etkileri var, o sebeple faydalı oluyorlar” demeye başladılar.
İyi de “kolesterol teoriniz” ne olacak bu durumda?
Unutmayın, dünyanın gelmiş geçmiş ve gelecek en etkili ve hiçbir yan tesiri olmayan ilacı “sağlıklı hayat tarzıdır“.
Kaynak: https://bjsm.bmj.com/content/bjsports/52/14/905.full.pdf?ijkey=Rsap0XafljfcOCR&keytype=ref
Makale: Statin wars: have we been misled about the evidence? A narrative review
***
EK (21.5.2025): Son yirmi yıldır, kardiyovasküler hastalık (KVH) önleme kılavuzları, LDL-C seviyeleri ile KVH riski arasında doğrusal bir ilişki varsayımına dayanarak, yüksek riskli bireyler için LDL-C hedeflerini kademeli olarak <70 mg/dL’ye düşürdü.
Ancak, mevcut kanıtlar bu varsayımı sorgulamaktadır. Birden fazla çalışma, LDL-C seviyeleri ile bireysel hasta düzeyinde ateroskleroz ilerlemesi arasında zayıf veya tutarsız bir ilişki olduğunu göstermektedir.
Doğrusallık varsayımını destekleyen sistematik incelemeler, gözlenen LDL-C aralıklarının ötesine ekstrapolasyon ve potansiyel ekolojik yanılgı dahil olmak üzere önemli sınırlamalara sahiptir, çünkü meta-regresyon analizleri çalışma düzeyindeki verilere dayanırken, aynı çalışmalardaki hasta düzeyindeki veriler genellikle LDL-C düşüşü ile KVH sonuçları arasında bir ilişki göstermemektedir.
Dahası, açıkça LDL-C hedeflerini değerlendirmek için tasarlanmış randomize kontrollü çalışmalar kesin olmayan ve önyargılı sonuçlar vermiştir. LDL-C’nin kendisi heterojen bir belirteçtir ve partikül boyutu ve bileşimi aterojenitesini etkiler. Lipid düşürücü tedavilerin kardiyovasküler faydaları kısmen LDL-C düşürmeyle ilgisi olmayan pleyotropik etkilerden kaynaklanabilir.
Ek olarak, birkaç çalışma daha yüksek LDL-C seviyelerinin yaşlı popülasyonlarda genel popülasyona eşit veya daha fazla olan uzun ömürle paradoksal olarak ilişkili olduğunu göstermektedir.
Toplu olarak, bu kanıt gövdesi yüksek riskli hastalarda mevcut LDL-C < 70 mg/dL hedeflerinin geçerliliği hakkında sorular ortaya çıkarmaktadır.
Kaynak: https://www.mdpi.com/2077-0383/14/10/3569
Makale: Is Targeting LDL-C Levels Below 70 mg/dL Beneficial for Cardiovascular and Overall Health? A Critical Examination of the Evidence
***