EGZERSİZ, STENT TEDAVİSİNDEN DAHA MI İYİ SONUÇ VERİYOR?
Habertürk gazetesinden Ceyda Erenoğlu‘ nun haberi:
Dünyada saygın üniversitelerin yaptığı araştırmalar, günde 20 dakikalık egzersizin kalp-damar sorunlarının azaltılmasında balon-stent tedavisinden daha etkili olduğunu gösteriyor.
Bazı araştırmalar, egzersiz yapmanın balon-stent tedavisinden daha üstün olduğunu ortaya koyuyor. Buna göre, günde 20 dakika bisiklet egzersizi yapan hastalarda kalple ilgili sorunlara, balon-stent takılanlara oranla daha az rastlanıyor.
Uzm. Dr. Özgür Şamilgil, “Günümüzde hastaların büyük bölümüne balon ve stent uygulaması birlikte yapılıyor ve ileri derecede darlık bulunup başlangıç kısmından daralma olan büyük damarlara sıklıkla stent takılıyor” diyor. Kriterlerin uygun olduğu hastalarda risk-fayda oranı by-pass cerrahisine göre daha iyi ise stent tercih ediliyor.
GEREKSİZ TAKILIYOR
Hangi uygulamanın yapılacağına, hastanın mevcut hastalıkları, yaşı ve diğer kalp damarlarının durumları değerlendirilerek karar veriliyor. İleri koroner damar darlıkları olan hastaların yaklaşık üçte birinden fazlasına balon – stent işlemi uygulanabiliyor. Şamilgil, normal stent takılan yaklaşık 5-6, ilaç kaplı stent takılan her 20 kişiden 1’inin damarında tekrar daralma olabileceğini söylüyor. Stentin en yararlı olduğu durumun, ani kalp krizi esnasında tıkanan damarın açılması olduğu belirtiliyor. Bu durum, hayat kurtarıcı olarak görülüyor ve ileride gelişebilecek kalp yetersizliği ve ritim bozukluğu gibi sorunları engelleyebiliyor. Dünyada yılda bir milyonun üzerinde stent kullanılırken (bir kişiye birkaç tane takılabiliyor) bunun yüzde 37’si ABD’deki hastalara takılıyor. Bu konuda dünyadaki yıllık pazar payının 6.4 milyar dolar olduğunu söyleyen Şamilgil, bu meblağın her yıl yüzde 6.6 civarında büyüme ile 2016 – 2017 yılları arasında 8.2 milyar dolara ulaşmasının beklendiğini söylüyor. Şamilgil’e göre, dünyada ve Türkiye’de herhangi bir şikâyeti olmayan veya yapılan kalp testlerinde damar tıkanıklığına ait önemli bulguları bulunmayan kişilere check-up sırasında anjiyo yapılarak gereksiz stent uygulanabiliyor. Dr. Şamilgil, yakın zamanda ABD’de bir doktorun bu konuda görevini kötüye kullanmaktan 8 yıl hapis cezası aldığına dikkat çekiyor.
STENT NE ZAMAN GEREKLİ?
Yapılan bir çalışmada kalp krizinin ilk saatlerindeki anjiyo ile tıkalı damarı balon-stent ile açmanın çok büyük yararı bulunurken, krizin 3. gününden sonra anjiyo yapılan hastalara stent takmanın yararı olmuyor. Tek damarı tıkalı olduğu halde hiçbir şikâyeti olmayan hastaların olduğu araştırmalar, bu kişilere by-pass veya stent uygulamanın da yararı olmadığını gösteriyor. Ancak efor testi sırasında hastada ilk dakikalarda EKG değişiklikleri, göğüs ağrısı, tansiyon düşmesi gibi belirtiler olursa, by-pass ya da stent uygulanmasında yarar görülüyor. Ayrıca kalp adalesinin damar tıkanıklıklarına bağlı olarak zayıflaması ya da görüntüleme yöntemlerinde kalpteki damarlardan kan geçişinin az olmasının saptanması halinde de yapılan girişimin yararlı olduğu belirtiliyor.
SORUNLARI NASIL AZALTABİLİRSİNİZ?
◊ Sigarayı kesmek, alkolü azaltmak, düzenli egzersiz yapmak ve 6 – 7 saat uyumak yüzde 35
◊ Balık ve sızma zeytinyağı tüketimine ağırlık vermek, Akdeniz diyeti uygulamak yüzde 25
◊ Karbonhidrat denilen rafinerize şekerli unlu gıdalar ile işlenmiş fazla pişirilmiş hayvansal gıda tüketimini azaltmak yüzde 30
◊ Kan basıncını normal düzeyde tutmak yüzde 20
◊ Stresle baş etme yolları ve hobiler bulmak yüzde 10
◊ Kandaki D vitamini düzeyini normal sınırlarda tutmak yüzde 10
◊ Varsa fazla kiloları vererek göbeklilik oranını düşürmek yüzde 10
DÜZENLİ SPOR DAMAR SERTLİĞİNİ ÖNLÜYOR
2004 yılında saygın ABD dergisi “Circulation’da” yayımlanan ve Almanya Leipzig Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada, egzersizin; göğüs ağrısız yürüme mesafesi, kalp adalesine kan yayılımında artış, kalp krizi ve kalbe bağlı ölüm, inme, by-pass olma mecburiyeti, ağrıda ve hastaneye yatış ihtiyacında artış gibi unsurlar dikkate alındığında balon-stent tedavisine üstün olduğu gösteriliyor. Çalışma, önce 12 aylık süreyle 101 erkek hasta üzerinde günlük 20 dakikalık bisiklet egzersizi şeklinde uygulanıyor ve 12 aylık takip sonuçları yayımlanıyor.
EGZERSİZİN ÜSTÜNLÜĞÜ
2006’da 4 yıllık sonuçlar yine aynı dergide yayımlanıyor. Bu süre içerisinde balon-stent uygulaması yapılan hastalarda kalple ilgili 44 sorun saptanmışken, egzersiz grubunda bu sayının 23 olduğu görülüyor. Olaysız sağ kalım oranı ise balon-stent grubunda birinci yılda yüzde 70, dördüncü yılda yüzde 50 iken, egzersiz grubunda birinci yılda yüzde 88, dördüncü yılda ise yüzde 70 olarak belirleniyor. Bu durum egzersizin üstünlüğünün zamanla da devam ettiğini gösteriyor.
SADECE DARLIĞI DÜZELTİYOR
Dr. Şamilgil, “Stentler sadece kondukları noktadaki darlığı düzeltiyor, egzersiz (ve yaşam tarzı değişiklikleri) ise damarın diğer kısımlarındaki damar sertliğinin ilerlemesini yavaşlatıp durdurarak yeni yan dalların gelişmesini sağlamaya yarayarak damar genişletici, iltihap giderici ve kan sulandırıcı maddelerin üretimini arttırıyor” diyor.
Bu kadar vahamet var ama hala ölü sessizliği hali mevcut. sahte bir diş hekimi diş çekse hemen tepesine binerler oysa. Bu insan sağlığına nasıl baktığımızı gösteriyor esasında.
PARAMIZLA HASTA OLUYORUZ
Parayla rezil olmak deyimi yalnız Türkçe’mizde var. Şimdi yeni bir deyim daha ekleyelim; Paramla hasta oldum. Türkiye’de yapılan ‘Vasküler Risk’ araştırmasına göre, yüksek risk taşıyan kalp damar hastalarında tedavi, önleme ve koruma yetersiz durumda. Son 5 yılda stent ve baypas ameliyatı için hastaneye yatış oranı % 90 artarken, kalp krizi ve inmeye bağlı ölümler % 270 artmış bulunuyor. Birazcık aklı ve mantığı olan herkes şu soruyu sormaz mı? Milyarlarca dolara mal olan bu tedavilerin amacı kalp krizi ve inmeye bağlı ölümleri azaltmaksa, bu astronomik artışın nedeni nedir? Burada bir çelişki yok mu? Tedaviler artarken ölümler ve hastalıklar azalmıyor tam tersine inanılmaz derecede artıyor.
Son yıllarda hipertansiyon, koroner arter hastalığı, kalp yetmezliği, diyabet ve şişmanlık adeta salgına dönüşmüş durumda. 17 milyon kişi hipertansiyon hastası, çoğunun bundan haberi bile yok. Şeker hastası sayısı hızla artıyor, şimdiden 6 milyon oldu. Hastalar ise cep telefonlarına gelen mesajlarla ellerinde filmler, tahliller, dosyalar, ilaç torbaları ile bedava çekap modasına uymuş, dev hastaneleri tavaf ediyor. Tekrar tekrar anjiyo olanlar, baypas olanlar, damarlarına pırlanta yüzük taktırmış gibi stentten bahsedenler… SGK’ nın devr-i daim makinası sürekli çalışıyor. Bu kadar hastaya ne ilaç, ne doktor ne de para dayanır.
Sağlığa harcadığımız para ise Sosyal Güvenlik Kurumu 2011 verilerine göre, son 9 yılda 8 kat artmış. Bu artış % 800 sağlık anlamına gelmiyor, harcadığımız para sağlık olarak geri dönmüyor. Adeta paramızla hasta oluyor ve hastalık satın alıyoruz. Burada bir çelişki, bir kısır döngü yok mu? Hasta sayısı artmış, muayene sayısı rekor kırmış herkes bununla övünüyor. Sanki hasta olmak imtiyaz, tedavi olmak bir lütuf ! Ne biçim bir moda, nasıl bir anlayış? Sağlıklı yaşamanın toplumsal formüllerini uygulamak neden kimsenin aklına gelmiyor? Sivrisinek kurbanlarıyla uğraşmak çözüm mü? Hastalık üreten bataklığı kurutmak kimin görevi? Reform diye bunca yıldır yapılan, hastalık sektörünü beslemek. Sağlık otoritelerinin görevi, hastalıkları önlemektir yoksa onların peşinden koşmak değildir. Hastalık üreten bataklığı kurutmak yerine, bu bataklığın ürettiği hasta bir toplumla uğraşıyoruz. Her yer hastane dolarken yenilerini açmaktan gurur duyuyoruz. Hastalıkları önleme ve sağlığı koruma ise kimsenin aklına gelmiyor.
Bugün anneme anjio ve stend teşhisi konuldu ama ben çok tedirgin ve gerçek ihtiyaç olup olmadığından emin değilim. Efor testinde yanındaydım ve herhangibir yorgunluk, terleme, halsizlik olmadı kademe arttırmaları çöl rahatlıkla kabul ederek devam etmişti. Ne yapap gerek ? Bilemiyorum