OTİZM BİR ENDOJEN RETROVİRÜS AKTİVASYONU HASTALIĞI MIDIR ?

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Prof. Dr. Alişan Yıldıran‘ ın yazısı:

Değerli okuyucular, ta 2002’de Taha Kıvanç’ın yazısında (1) kongreye giden mikrobiyologların bindiği uçağın düşürülmesini okuduğumdan beri virüsler, virüs genetiği, hastalıkların fizyopatolojisi, bunlar hakkındaki resmin bütünün nasıl olduğu kafamı kurcaladığı için devamlı okuyup anlamaya ve öğrendiklerimi de sizlere nakletmeye (Feynman tekniği) uğraşıyorum (2, 3).

Ülkemizde maalesef nadir bulunan entelektüellerden* Soner Yalçın da bu konudan bahsetmişdi (4). Ülkemizde mikrobiolojinin kıymetinin bilinmemesi ise bahs-i dîğer….

İmmünoloji açısından mikrobiyoloji, viroloji ve mikrobiyologların tarihi ehemmiyeti, immünolojinin kurucuları olan ‘yan zincir teorisi’ ile moleküler boyamayı akıl ve icad eden Paul Erlich ve şeffaf zebra balığında fagositozu ilk defa gözleyen Elie Metchnikoff’a kadar uzanır (5).

Aşı illüzyonu serlevhalı yazımızda viroloji ve genetiğin alakasını (3), ‘virüs’ yazımızda hayatımızı cehenneme dönüşdüren pandemi sürecini ve insanlara aşı yapmak için virüs üretildiğini (6), bu sebeple korona aşısına asla güvenilmemesi gerekdiğini (devşirme ve kobay) (7) naçizane isabetle ve evveliyatla izhar etmiş idik.

Yine nadir entellektüellerimizden değerli Haşmet Babaoğlu’nun (8) henüz ebediyete intikal eden cins entellektüel merhum Engin Ardıç’dan nakletdiği William Faulkner’in çok manalı bulduğum ‘Geçmiş asla ölmüş değildir, geçmiş geçmiş bile değildir’ vecizesinde ifade etdiği gibi tarihe istinad eden bilgi ile bir hedefe varılabilir.

Bir endojen retrovirüs olan HIV vesilesi ile kaleme aldığımız iki yazı ile de (9, 10) immünoloji, viroloji ve genetiğin (Mcclintock’un sıçrayan genler-mobil genetik elemanlarını aklınızdan çıkarmayın lütfen) iç içe geçdiği tarihi bilgileri sizlere akdarmaya ve aynı zamanda kendim de hazmetmeye çalışıyordum. İki senedir bir otizm çalışması yürütürken ‘Psikonöroimmünoloji’ başlıklı (Psycho=ruh) bir kitaba bölüm yazma teklifi alınca 2013’de yazdığım ‘Nöroimmün hastalıkların artışında aşıların bağlantısı olabilir mi’ yazım (11) ve bir nöropsikiyatrist olan rahmetli babacığımın ‘ruhun hastalığı olmaz evladım’ dediği aklıma geldi.

Editör Nima Rizai’ye bunu söylediğimde teklif etdiğim başlığı kabul etmedi, canı sağolsun. Onun sayesinde otizm ve retrovirüslerin alakası olabileceğini düşünmem ile bu fevkalade önemli olduğunu zannetdiğim yazıyı yazma fırsatını bulmuş oldum.

Otizm

Nöroimmünite ile ilgili yazımdan beri ‘çevresel unsurlara (!)’ bağlı olarak gelişen bir kronik iltihab dolayısı ile ensefalit olduğunu düşündüğüm ‘otizm’ ilk defa 1943’de Kanner, 1944’de de Asperger tarafından yüksek seviyeli toplumlarda yalnızlığı tercih eden, tekrarlayıcı hareketler yapan çocukları fark edildi ve ‘çocukluk şizofrenisi’ olarak tanımlandı (12).

Günümüzde ise hayat boyu devam eden hissi ve içtimai davranışlara tesir eden yaygın bir nörogelişimsel hastalık olarak tanımlanmakdadır (13).

Bu hastalığı göz açıcı kılan ise İngilizce skyrocketing autism kelimelerini taradığınızda karşınıza çıkan inanılmaz, kabul edilemez rakamlardır. Otistik bir hastamın milli eğitim müfettişi olan babası ülkemizdeki rakamın 1/54 olduğunun bilindiğini söylemişdi, ancak bakanlığın istatistik yıllıklarında adı bile geçmiyor (14).

Anlaşılması için tekrar söyleyeyim ülkemizde 54 çocukdan birisi otistik, bir nevi engelli. Biz ilkokulda iken dersliklerin ortalama 50 kişilik olduğunu ve okullarımızda hiç otizm belirtisi gösteren çocuk olmadığını hemen hatırlatmalıyım çünkü, teşhis imkanlarının artması sebebi ile bu oranlara ulaşıldığını saçmalığı ile gerçeğin üzerinin örtülmeye çalışıldığı kanaatindeyim.

İlgili faktörler

Otizm gelişmesi genetik, epigenetik ve environmental (çevresel) sebeblere bağlanmakdadır (15). Epigenetiğin ne olduğunu daha evvel anlatmış idik (16). Otizm ile alakalı 1000 kadar genden bahsedilmekdedir.

Çevresel ve epigenetik unsurların husule getirdiği ‘maternal immün aktivasyon’un embriyodaki etkisinin nöropsikiyatrik hastalıklara yol açabileceği düşünülmekdedir.

Maternal immün aktivasyonun etkilerinin değerlendirilebilmesi için TLR3 reseptörleri uyaran sentetik bir çift sarmallı RNA molekülü olan Poli I:C (poliinosinik : polisitidilik asit) (sentetik bir virüs denilebilir) uygulaması kullanılmakdadır (17).

İnsan Endojen Retrovirüsleri (HERV)

İnsan genomunun %8’ini husule getirdiklerini söylemişdik, daha da çarpıcı olanı ise insan genomunun %46’sını yani yarısını transposable elementler (TE) sıçrayan genler husule getirir. Bunun manası nedir? Neden böyledir? Bunun çevresel faktörlerden etkilenmemesi mümkün müdür?

Eksojen (dış) virüsler ile alakası nedir? Otizm-HERV münasebeti bu konuda bir prototip husule getirmekdedir.

TE’lar; kısa serpitirilmiş elemanlar (SINE), uzun serpiştirilmiş elemanlar (LINE), uzun tekrarlayan retrotranspozonlar (LTR) ve DNA transpozonları olarak dörde ayrılırlar. LTR’lerin büyük kısmını HERV’ler teşkil ederler. Alu elemanları ise SINE’lerin büyük kısmını teşkil eder (18).

HERV’lerin insan hücresinde fizyolojik görevleri vardır. Acaba bu ‘evrimin’ bir gereği midir? Yoksa bunlar ekosistem içinde belli görevler için ‘yaratılmış’ bilgi kırıntıları (yazılım modülleri) midir ? En bilinen numunesi anne bebek arasındaki bağlantı olan plasentayı husule getiren ‘sinsitin’dir. Bu molekülün hata yapması preeklampsi denilen ve gebeliğin devamını zora sokan bir duruma yol açar (19).

HERV’ler yaşa bağlı olarak da farklı görevler üstlenirler, komşu genlerin uyarılması, susturulması, bağlanması (poliadenilasyon), kromatin remodelingi gibi ve bilhassa kök hücrelerin kimliğinin korunması gibi (20).

HERV Aktivasyonu

HERV’lerin bilhassa embriyo ve cinsiyet hücrelerindeki orijinal DNA (germline DNA) gelişiminde aktif oldukları bilinmekdedir.

HERV’ler DNA metilasyonu ve histon modifikasyonu ile sıkı kontrolde tutulur, ancak epigenetik yani çevresel faktörler, ksenobiyotikler (sentetik kimyeviler, bilin bakalım ne?) bu durumu değişdirirler ve kanser, iltihabi, otoimmün, nörolojik, hatta viral hastalıklara yol açarlar (21).

HERV İmmün Sistem Münasebeti

Germline DNA’da bulunan endojen protein yapısında oldukları için self tolerans görmelerine rağmen, yabancı olarak görüldüklerinde ‘immün cevabı’ başlatırlar.

Bu sebeble sinir sistemi hastalıklarında HERV aktivasyonunun inhibe edilmesi yeni bir tedavi yaklaşımı olmuşdur. Multipl sklerozda HERV-W Env proteininin aşırı ifade edilmesi tipik numunesidir. Tedavisinde ise temelimab (eski adı GNbAc1) gelişdirilmiş ve kullanılmakdadır hatta antiretroviral ilaçlar ile kombine edilmekdedir (22).

Bildiğim kadarı ile otizmde şimdilik antiretroviral tedavi bulunmuyor, ancak sizin otizmin nasıl önlenebileceğini bildiğiniz kanaatindeyim değerli okuyucular, yanılıyor muyum?…

Kaynaklar:

(1) https://www.yenisafak.com/arsiv/2002/mart/07/tkivanc.html

(2) https://ahmetrasimkucukusta.com/2015/07/14/misafir-yazar/mikrobiyolog-ve-enfeksiyonculara-gozumuz-gibi-bakmaliyiz/

(3) https://lilliputian.me/2018/03/immunogenetik-ve-tarihi-acidan-asi-illuzyonu-prof-dr-alisan-yildiran/

(4) https://www.odatv4.com/yazarlar/soner-yalcin/gizemli-mikrobiyolog-cinayetler-16052053-184123

(5) https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC7150144/

(6) https://lilliputian.me/2020/03/virus/

(7) http://www.akkalemler.com/kovid-19-asisi-devsirme-ve-kobay-makale-31532

(8) https://www.sabah.com.tr/yazarlar/babaoglu/2023/05/28/osmanli-bozgunu-bitti

(9) https://ahmetrasimkucukusta.com/2023/01/29/misafir-yazar/bu-defa-atipik-bir-asi-hastaligi-aids/

(10) https://ahmetrasimkucukusta.com/2023/02/05/misafir-yazar/atipik-asi-hastaligi-aids-2/

(11) https://personel.omu.edu.tr/tr/yildiran/verdigi-dersler (neuroimmune seçiniz)

(12) https://www.thelancet.com/journals/lancet/article/PIIS0140-6736(15)00337-2/fulltext

(13) American Psychiatric Association [APA]. Neurodevelopmental disorders. In: Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders. Washington, DC: APA; 2013. pp. 31-86.

(14) https://www.saglik.gov.tr/TR,95109/saglik-istatistikleri-yilligi-2021-yayinlanmistir.html

(15) https://www.annualreviews.org/doi/abs/10.1146/annurev-publhealth-031816-044318

(16) https://ahmetrasimkucukusta.com/2016/08/25/etibba-diyor-ki/epigenetik-neden-cok-onemli/

(17) https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/27540164/

(18) https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/32576954/

(19) https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/26853155/

(20) https://www.nature.com/articles/nature13804

(21) https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/25896322/

(22) https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/32077207/

*Toplumun gerçekleri hakkında eleştirel düşünme, araştırma ve yansıtma yapan ve toplumun sorunlarına çözümler öneren kişi (Wiki).

Yazı için 4 yorum yapılmış:

  1. Alişan Yıldıran dedi ki:

    Endoktrinizasyonun tipik numunesi
    hem de bizim öğrencimiz!

    https://www.omu.edu.tr/tr/icerik/haber/her-36-cocuktan-birisi-otizmli

  2. Alişan Yıldıran dedi ki:

    OMÜ’DEN BÜYÜK BAŞARI: OTİZMDE IVIG TEDAVİSİ ULUSLARARASI KABUL GÖRDÜ

    Dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli bir halk sağlığı sorunu olan Otizm hem hasta, hem aile ve hem de toplum için önemli bir sorun olduğu gibi, bugüne kadar tedavisinin olmadığı söylenmekde, bir takım eğitim ve destek programları ile çözülmeye çalışılmakda idi. Üstelik, sebebinin bilinmediği yanılgısı ile gerekli çözümler üretilemediği gibi, görülme sıklığı da gittikçe artmakda idi.

    Ülkemizde 2024 yılında çocuk sağlığının durumu HASUDER’in raporunda özetlenmiş olup, çocuk sayısı 22.5 milyondur, gebe ve çocuk takibi üst düzeyde yapılmakda, doğumların nerede ise tamamı hastanede husule gelmekde, çocukların nerede ise tamamı aşılanmakdadır. Yani sosyal devlet yükümlülüklerinin hepsi yerine getirilmekdedir (1).

    Buna rağmen, dünyada olduğu gibi ülkemizde de otizm görülme sıklığı anormal olarak artmakdadır.

    İlgi alanındaki bireylere ve ailelerine ilişkin sağlık, eğitim, toplumsal yaşama katılım, sosyal haklar ve istihdam hususlarında bulunan sorunların çözülmesi ve eksikliklerin giderilmesi amacıyla kurulan TBMM Meclis araştırma komisyonunun Mart 2020 tarihli raporu Tohum Otizm Vakfı tarafından özetlenmiş olup; (2, 3);

    “Her ne kadar otizmde pek çoğunun faydası hakkında bilimsel veri olmasa hatta zararları bilimsel verilerle ortaya konmuş olanları bulunsa da alternatif tedavi yöntemlerine ailelerin sıkça başvurduğu görülmektedir.
    Bunlar şu şekilde sınıflanabilir:
    1-Tavsiye Edilebilir Yöntemler: Uyku için melatonin, agresif davranışlar için masaj tedavileri, normal beslenmeye ek multivitaminler.
    2-Kabul Edilebilir Yöntemler: Düşük doz B6-Mg, akupunktur, spor, müzik tedavileri, hayvan destekli terapiler,
    3-Tavsiye Edilmeyen Yöntemler: B12, C-vit, siproheptadin, immün terapiler, nörofeedback.
    Hiperbarik oksijen tedavisi, diyet, işitsel entegrasyon ve sekretinin etkisiz olduğunu göstermenin yanı sıra bu üç kategorinin bile dışında tutmuştur. Yine şelasyonun otizmde yeri olmadığı bilinmektedir” denilmekdedir.
    Sağlık Bakanlığı; Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı; Sosyal Güvenlik Kurumu ve TÜİK tarafından oluşturulan veriler şu şekildedir (2018):
    Otizm
    Dikkat eksikliği
    Hiperaktivite
    Özgül Öğrenme güçlüğü
    Bilişsel Gelişim Sorunları
    Down Sendromu
    Serebral Palsi
    38.661
    76.555
    696.798
    9.806
    170.043
    32.147
    185.751
    Toplam= 1.209.761
    Otizm ile ilgili durumlar (Down sendromu ve serebral palsi hariç )= 991.863
    Yani yaklaşık görülme sıklığı 1/22 (yirmi iki çocukda bir!!!)
    Yukarda Meclis raporunda verilen rakamlar aileleri ile birlikde milyonlarca vatandaşımızı ilgilendiren çok önemli bir sorun olduğu görülmekdedir.
    Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk İmmünoloji-Allerji Kliniği 2008’de, Çocuk İmmünoloji-Allerji Teşhis ve Tetkik Laboratuarı ise 2011’de hizmete girmiş ve bölgemizde büyük bir ihtiyaca cevap vermiştir. Otizmin bir kronik beyin iltihabı olduğu, başka immünolojik sebeblerle ivig alan hastalarımızda nörolojik bozukluklarında düzelme olduğu şeklindeki gözlemimiz ve literatürde vaka raporları olması, ilk defa 2014 yılında polikliniğimize müracaat eden hastamızda da çok iyi sonuç almamız sebebi ile bir kan ürünü olup, immünomodülatör etki gösteren düzenli IVIG (intravenous -damar içi- immunoglobulin) tedavisini bu hastalarımıza uygulamaya başladık.
    O zaman bu konuda bilimsel bir çalışma yapma düşüncemiz olmamasına rağmen, aldığımız iyi sonuçlar sebebi ile tedavimiz yurt çapında alakaya mazhar oldu. Verilerimizi geriye dönük olarak değerlendirmek sureti ile yapdığımız bu çalışmada (4) 2-18 yaş arası 96 hastanın immünolojik ve genetik verileri ve bir yıllık düzenli IVIG tedavisi ile ailenin hayat kalitesindeki düzelme değerlendirildi. Hastaların ekserisinin erkek olması, anne baba akrabalığının oranının ve anomali oranının düşük olmasına rağmen sık enfeksiyon oranının yüksek olması hastalığın sebebinin tahmin etdiğimiz gibi çevresel olduğunu düşündürmekdedir. İmmünolojik bulgularda ise TCRgd hücrelerin yüksek, naive CD8 hücrelerin düşük olması, yaş arttıkça CD19 mikdarının azalması, memory B hücrelerinin artması diğer bulgular idi. En önemli parametre olan ‘hayat kalitesinin düzelmesi’ konusunda ise bir yıl gibi kısa bir süreye rağmen %94’lük çok iyi bir netice elde edildi.
    Tüm gen dizi analizi yapılabilen 21 hastamızın 14’ünde (%67) hastalığın sendromik olduğu, ailenin ücret ödemediği 200 genlik immün yetmezlik çalışmasının yapıldığı 30 hastanın ise 11’inde otizm, 16’sında ise (toplam 27) bir immün sistem hastalığı mutasyonu olduğu gösterildi.
    Çalışmamızın uluslararası kabül görmesi ve alanında ilk olması önemli olmakla birlikde, asıl dikkate alınması gereken husus, aileyi perişan eden, yaşama sevincini ortadan kaldıran bir durumun iyileşebildiğini bizim, ailenin ve tanıyanların fark etmesi olmuşdur.
    Tıp çevrelerinde inkâr edilmesine rağmen ailelerin hemen hepsinin çocuklarının 1.5-2 yaşından sonra göz temasını, etrafla ilgisini, kelimelerini kaybetmesini söylemesine istinaden, yukarda bahsetdiğimiz çevresel etkenin ‘ÇOCUKLUK ÇAĞI AŞILARI OLDUĞU’ kanaatinde olduğumuzu kamuoyuna ve yetkililere hatırlamamız uygun olacakdır.

    (1) https://www.hasuder.org/Duyurular/EkIndir/23deacba-4e29-5a4f-b7a3-3a122654f69c
    (2) https://www.tohumotizmportali.org/files/Kaynaklar/Raporlar/1.Meclis%20Araştırma%20Komisyon%20Raporu.pdf
    (3) https://acikerisim.tbmm.gov.tr/server/api/core/bitstreams/8a2b4c48-7d66-4d80-b7cc-c7746baac63a/content
    (4) https://ijp.mums.ac.ir/article_24232.html

Siz de yorumunuzu paylaşın: