Yeni bir araştırmaya göre, milyonda 1 veya 2 kişide görülen apandis kanseri 1940’larda doğanlara göre 1976 ile 1984 yılları arasında (1980’ lerde) doğanlarda üç kat, 1980’lerin ortalarında doğanlarda (yaşlı Y kuşağı) dört kat daha fazla görülüyor. Apandis kanserlerindeki artışın beslenmeyle alâkalı olması kuvvetle muhtemeldir.

ABD Sağlık Bakanı Kennedy aşı takviminin hazırlanmasında CDC’ ye tavsiyelerde bulunan ACİP’ in (bizdeki Aşı Bilim Kurulu karşılığı olarak görülebilir) 17 üyesini de azletti. Aşı takvimine fesat karıştırdıklarını iddia ettiği kişileri kuruldan atması yetmez, bunların hepsinin ciddi şekilde sorgulanmaları gerekir.

Tabii olarak kakao, çay, elma ve üzümde bulunan flavan-3-ol adlı bileşiklerin kan basıncını ve kan damarları sağlığını olumlu yönde etkileyebileceği ortaya kondu. Flavanollerin vücuttaki nitrik oksit seviyelerini artırarak kan damarlarının gevşemesi ve genişlemesini sağladığı düşünülüyor.

Diyetteki sodyum/potasyum oranı, yalnızca sodyum ya da potasyum miktarından daha güçlü bir şekilde kan basıncını, kalp hastalığı riskini ve hatta genel ölüm oranını öngörebilir. Potasyum alımını artırmak, kan damarı sağlığını iyileştirmek ve uzun vadeli riski azaltmak için kritik bir stratejidir. 

Düzenli egzersizin kolon kanseri hastalarının hayatta kalma oranlarını artırdığı ve kanserin nüksetme riskini önemli ölçüde azalttığı gösterildi. Bu bulgular, egzersizin kanser tedavisinde ilaçlar kadar etkili olabileceğini gösteriyor.