Son senelerde yağdan zengin, yeteri kadar protein ve çok az karbonhidrattan oluşan “ketojenik diyete” büyük rağbet var. Araştırmalar da bu diyetin ilaçlara dirençli epilepsi, Alzheimer, bazı beyin tümörleri, akut omurilik hasarı gibi nörolojik olanlardan KOAH’a kadar birçok hastalıkta faydası olabileceğini, kanser tedavisini daha etkili kılabileceğini gösteriyor.

Felçlere vitamin D eksikliğinin sebep olmadığı ama felç geçirenlerde vitamin D seviyelerinin düşük olduğu açıklandı. Felç geçirmenin vitamin D seviyesini azaltması bu kişilerin daha az güneş maruz kalmaları ve iyi beslenememeleriyle açıklanabilir. Kafayı vitaminlere değil sağlıklı beslenmeye takın.

Geniş kapsamlı randomize bir çalışmada günde 4.000 Ünite D vitamini alınmasının plaseboya göre tip 2 diyabet riskini azaltmadığı bir kere daha gösterildi. Vitamin D eksikliğinin başta diyabet tüm kronik hastalıkların sebebi olduğunu ve bu hastalıkların yüksek doz D vitaminiyle önlenebileceğini iddia edenler bir kere daha sukut-u hayâle uğramış oldular.

Alzheimer hastalığının esas sebebinin bir virüs (herpes simpleks virüs tip-1) ve iki bakteri (Chlamydia pneumoniae ve birçok spiroket türü) olabileceği iddia edildi. Makaleye göre, steril oldukları varsayılan kırmızı kan hücrelerinde uyku halinde olan mikroplar bulunuyor ve bunlar seneler sonra uyanarak çoğalmaya başlayabiliyor.

İnsanların sağlık hizmetlerine istedikleri zaman ve kolayca ulaşmaları elbette çok güzel ama… “daha çok tıbbın daha çok sağlık” manasına gelmediğini hatta bunun sağlığa ciddi zararlar verebileceğini hem vatandaşın hem de tıp âleminin çok iyi bilmesi gerekiyor. Bu gidişatta “emeklilikte yaşa takılanlar” benzeri bir durum sağlıkta da yaşanacaktır.