İnsanların binlerce senedir afiyetle yiyip içtikleri gıdaların “mühendislik bilimi” ve “teknoloji” yüzünden bozulmaya başladığına inanıyorum. Çığ gibi artan kronik hastalıkların en önemli sebebi işlenmiş un, şeker, trans yağ ve katkı maddeleriyle üretilen “mühendislik ürünü” paketlenmiş gıdalardır. Yol kenarında satılan açık dondurmaya kurban olurum!

Almanya’ da Markt isimli tüketicisi dergisinde yer alan haberde hazır gıdalarda ve dilim şeklindeki eritme peynirlerdeki suni fosfatların sağlık risklerine dikkat çekildi. Suni fosfatın sadece böbrek hastaları için değil sağlıklı insanlar için de tehlikeli olabileceği vurgulanıyor.  Suni fosfat gıda etiketlerinde E kodlarıyla bildiriliyor.

Endüstriyel yoğurt için doğrudan “kanserojen” demek doğru değil, bunun için elimizde yeterli delil yok, en azından bende yok. Endüstriyel yoğurt yemiyorum, evde açık sütten kendi yaptığımız yoğurdumuzu tercih ediyorum. Çünkü endüstriyel yoğurdun tadı ile “bizim evde yaptığımız” ve annemin de bizi büyütürken senelerce kendi elleriyle yaptığı yoğurt arasında dağlar kadar fark var.

İnsan sağlığına pek çok olumsuz etkisi olan küresel ısınma tip 2 diyabet riskini de artırıyor. Araştırma sıcaklıktaki her 1 derece artışın tip 2 diyabetli sayısını 100 bin artırdığını gösteriyor. Tip 2 diyabetiniz varsa “Çok yiyorum, hamur işi ve tatlıya bayılıyorum, hareket etmiyorum” diye üzülmeyin, tüm suç küresel iklim değişikliğinde.

Birkaç sene öncesine kadar tam tahıl unundan geleneksel usullerle evde kendi yaptığımız ekmekten sabahları 1-2 dilim yerdim; birkaç senedir ekmeği neredeyse “sıfırladım”. Makarna, börek, simit, mantı, lahmacun ve benzeri gıdaları “en aza” indirdim çünkü ekmek ve hamur işlerinden alacağım besin ögelerinin tümünü daha güvenle alacağım başka yiyecekler var.