Gebeliklerinde trans yağ, işlenmiş şeker ve undan zengin gıdalarla beslenen annelerin bebeklerinde dikkat eksikliği hiperaktivite hastalığının daha fazla görüldüğü bildirildi. Araştırma, sağlıksız beslenmenin genlerde değişikliğe yol açtığını gösteriyor. Gebe anneler kendisini düşünmeyebilir ama bebeği için “adam gibi beslenmek” zorundadır.

Omega 3’ den zengin gıdaların kalın bağırsak kanserini hem önlediği hem de kanser teşhisinden sonra hayatı uzattığı ama omega 3 alımı ile tüm sebeplere bağlı ölümler arasında herhangi bir ilişki olmadığı bildirildi. Omega 3 sağlıklı ve uzun yaşamak için elzem olan faktörlerden sadece biridir, kanseri önlemez, kanser riskini azaltır.

Fazla miktarda melatonin ihtiva eden ananas, muz ve portakal gibi tropikal meyvelerin uyku bozukluklarına karşı faydalı olabileceği bildirildi. Uyku bozukluklarında sentetik melatoninin çok faydalı olmadığı dikkate alındığında uykusuzluk çekenler bu tür meyveleri deneyebilirler.
Uyutması bile bunlar hem vitamin, mineral ve antioksidanlardan zengin hem de lezzetli gıdalardır.

GDO lobisi, GDO’ yu dünyadaki açlığı önlemenin tek çaresiymiş gibi sunar ama araştırmalar dünyada yeteri kadar gıda üretildiğini gösteriyor. Bütün mesele bunların dağılımındaki dengesizlikte ve israf edilmesinde. Sadece USA’ da senede 165 milyar dolarlık gıda çöpe gidiyor. Bu adaletsizliği düzeltmeden dünyanın huzura kavuşabileceğini sanmıyorum.

Çikolata, zeytinyağı, sarımsak, karpuz, nar gibi birçok yiyeceğin tansiyon düşürücü etkisi vardır ama faydalı diye bunların sınırsız tüketilmesi de doğru değildir. Hipertansiyon esasında bir hastalık değil, hareketsizlik, sigara-alkol ve beslenme hatalarından kaynaklanan bir hayat tarzı yanlışıdır. Bu yanlışları ilaçlarla düzeltmeye kalkmak daha büyük bir yanlıştır.