Bugün KOVİD teşhisinde altın standart metot burun ve genizden alınan sürüntülerden yapılan PCR testidir. Yeni bir araştırmada, elde edilmesi çok daha kolay ve daha az zaman alıcı olan tükürükte yapılan testlerin sürüntü örneklerinde yapılanlardan daha duyarlı olduğu tespit edildi.

A kan grubunda olanların KOVİD’ e yakalanma risklerinin diğer kan grubunda olanlara göre daha yüksek olduğu ama ağır hastalık ve ölümler bakımından kan grupları arasında bir farklılık bulunmadığı bildirildi. Araştırmalara göre KOVİD riski en düşük olanlar O grubunda olanlar. Peki, bu önemli mi?

1343 hasta üzerinde yapılan ölçümlere göre KOVİD geçiren herkeste yaş, cinsiyet ve hastalığın ağırlığına bağlı olmaksızın antikorlar oluşuyor. Daha önce yapılan çalışmalardan hastalığı hafif geçirenlerde yeteri kadar antikor cevabı ortaya çıkmayacağı bilgisi ortaya çıkmıştı. Antikorların ne kadar süre ile koruyucu olacağı henüz bilinmiyor.

Hastaneye yatırılması gereken KOVİD hastalarında diyabet ve/veya kontrolsüz hiperglisemiye sık rastlanır ve bunlarda hastanede yatma süresi daha uzun, ölüm oranı daha yüksektir. KOVİD hastaları sadece solunum ve kalp bakımından değil kan şekeri bakımından da yakından takip ve tedavi edilmelidir.

Yazın gelmesi, hava sıcaklığı ve nemin artmasıyla beraber koronavirüs yayılmasının bir miktar yavaşlaması mümkün görünüyor ama bu, salgının “şak” diye biteceği anlamına da gelmiyor. Maske ve mesafe kavramları, sosyal ksııtlamalar uzun bir süre daha hayatımızda olmaya devam edecek.