Ülkemizde adam gibi bilimsel araştırma yapılmadığı gibi el âlemin yaptıklarını da doğru dürüst okumadan, medyadaki haberleri üzerinden değerlendiriyoruz. “Yağlı beslenme meme kanseri riskini artırıyor” başlıklı habere konu olan araştırma da yağlı beslenmenin değil, omega-6 yağ asitlerinden zengin beslenmenin kanser riskini artırdığını gösteriyor. Vay benim köse sakalım vay!

Araştırma sonucu doğru yorumlanmış. Başlık sokak lambaları meme kanserine sebep oluyor şeklinde olabilirdi ve şüphesiz ki daha çok ilgi çekerdi ama bu doğru olmazdı. Bu araştırma sokak lambalarının meme kanserine yol açtığını değil “meme kanseri riskini artırdığını” gösteriyor. Bu ikisi birbirinin aynı ifadeler değildir.

20 sene takip edilen erken dönem prostat kanserli hastalarda ameliyatın ne prostat kanseri ne de diğer sebeplere bağlı ölümleri önlemediği, cerrahi tedavi uygulanan hastalarda komplikasyonların daha fazla olduğu bildirildi. Mamografi taramaları gibi PSA ile prostat kanseri taramaları da herkeste değil sadece yüksek riske sahip olanlarda işe yarayabilir.

Tiroit kanserlerinin senede yüzde 3.6 tiroit kanseri ölümlerinin de yüzde1.1 arttığı bildirildi. Teşhisteki artışla beraber tiroit kanserlerine bağlı ölümlerin ve ileri safhadaki kanserlerin de artmış olması artışın sadece aşırı teşhisle ilgili olmadığını kanserlerde gerçek bir artış olduğunu ortaya koyuyor. Soru şu, tiroit kanserleri neden artıyor?

Tiroit kanserlerinde son senelerde görülen hızlı artışın büyük ölçüde teşhisteki artışla ilgili olduğu konusunda tartışma yok. Tıp teknolojisinin ilerlemesi ve yaygınlaşması, bunlara ulaşımın kolaylaşması ve tarama programlarının “teşhiste bir artışa” (overdiagnosis=aşırı teşhis) yol açtığı düşünülüyor. Hastalara faydadan çok zarar veren aşırı teşhis nasıl önlenebilir?