Vizonlarda SARS-CoV-2 virüsünün mutasyon göstermesi ve enfekte etmesi ciddi bir mesele oldu ve bazı ülkeler vizonları itlaf etmeye karar verdiler. Oysa vizonlarda ortaya çıkan bu varyantlar daha az bulaşıcı ve ölümcül gibi görünmektedir ve vizonlarda daha fazla mutasyona uğramış varyantla insanlarda görülmemiştir.

Bence esas mesele aşı karşıtlığı değildir. Mesele, tüm dünyanın siyaset ve ticarete bulanan tıbba olan itimadının kaybolmasıdır. Aşı karşıtlığı, bu meselenin parçalarından biridir. Suçlu da bu yozlaşmaya hiçbir zaman doğru dürüst ses çıkarmadığı gibi bunun kenarından köşesinden nemalanmaya çalışan modern tıbbın kendisidir.

“Aşı” dendiği zaman halkın önemli bir kesiminin buna şüpheyle bakması üzerinde iyice durup düşünmek gerekir. Nefret saçan, tehdit dolu, küstahça ve aşağılayıcı ifadelerle kimse aşı olmaya ikna edilemez, aksine niyeti olanları da aşıdan uzaklaştırır. Halk, cahil veya aptal yerine konmak istemiyor. Halk dayatma istemiyor. Halk, tam ve doğru bilgilendirilmek ve şeffaflık istiyor.

Burun yoluyla uygulanan aşıların hem enfeksiyonun ve hem de bulaşmanın önlenmesinde daha etkili olması mümkün görünmekle beraber uygulanabilir hâle gelebilmeleri için daha pek çok çalışmaya ve zamana ihtiyaç var. Bu durumda sistemik yolla uygulanan aşılarla yetinmek zorundayız.

SARS ile ilgili diğer koronavirüslerde bulunmayan ama SARS-CoV-2 virüsünün spike proteini üzerindeki bağlayıcı özgün epitopun, sekans ve yapı olarak stafilokok enterotoksin B’ ye çok benzediği bildirildi. Bu epitop, süper-antijen gibi etki ederek MIS-C ve sitokin fırtınasına yol açabilir. Ne büyük tesadüf ama!