İki yeni araştırmada vitamin D’ nin ağır Kovid’ in önlenmesinde ne kadar önemli olduğu gösterildi. Vitamin D seviyelerinin kan şekeri ve vücut kitle endeksi ile sıkı bir münasebeti var. Şiddetli Kovid-19 hastalarında CD4+ T hücrelerinde bozulmuş D vitamini gen imzasına dair kanıt elde edildi. Vitamin D’ ye atıp tutanlar utansın!

Antikorum düşük diye dertlenenlere müjdeli haber: Hafıza B hücrelerinin, spesifik antikor kaybına rağmen Kovid-19 hastalarının kanında kaldıkları, bu hücrelerden yapılan antikorların virüsü nötralize edebildikleri gösterildi. Bağışıklığı, antikorlara indirgeyen bilim dünyasına tokat gibi cevap!

KLİMİK’ in Omikron Tsunamisine Hazır mıyız? başlıklı makalesindeki tsunami tabirini çok abartılı buldum. Bilimsel karşılığı da olmayan bu tanımlama halkta korku ve paniğe yol açmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Ülkemize ait araştırmaları kaynak göstermesini ve iddialarını istatistik verileriyle desteklemesini beklerdim.

Tüm dünyada uygulanan farklı tekniklerle hazırlanan aşıların hiçbirinin enfeksiyonu ve bulaşmayı önlemesinin mümkün olmadığını herkes anlamış olmalıdır. Aşılılar da tıpkı aşısızlar gibi virüs kapabilip bulaştırabildiklerine göre aşılı-aşısız ayırımı yapmanın bir manası yoktur.

Çeşitli bağışıklık sinyal yolları aracılığıyla vitamin D’nin aşı etkinliğinin geliştirilmesinde tamamlayıcı bir rolü olması kuvvetle muhtemeldir. Enfeksiyon sırasında yeterli D vitamini, erken tip I interferon koruyucu cevabına katkıda bulunabilir ve SARS-CoV-2’ye karşı doğuştan gelen antiviral bağışıklığı geliştirebilir.