İster inanın ister inanmayın, dünyanın en uzun ve sağlıklı yaşayan insanlarının sporla bir münasebetleri yok. Ne halter kaldırıyorlar, ne yürüme bandında koşuyorlar, ne de spor salonlarına gidiyorlar. Onlar sporlarını tıpkı benim de her zaman tavsiye ettiğim gibi farkında olmadan hayatın akışı içinde yapıyorlar.

Egzersiz yapmamanın sağlığa zararlarının sigara, diyabet ve kalp hastalıklarından daha fazla olduğu bildirildi. Bu sonuç “Yürü ya kulum” sözünü benimseyen bir ırkın ahfâdı için yeni bir şey değil ama deli danalar gibi koşmanın, kan ter içinde kalmanın, motoru zorlamanın faydalı değil bilâkis zararlı olduğunu da unutmayın.

En pratik egzersiz “tempolu” yürümektir, her zaman herkes tarafından yapılabilir. Tempo kişiden kişiye gör değişir, basit tarifi insanı nefes nefese bırakmayacak, yürürken rahatça konuşabileceği hızdır. Gençler koşabilirler ama bunu, ileri yaşta olanlar için tavsiye etmem. Peki, yürümek hakikaten beyin sağlığına iyi gelir mi?

“Hey Genç! Harekete Geç!” isimli projede AstraZeneca isimli ilaç şirketinin de olmasına şaşırmadım. Hem halk sağlığına önem veren şirket algısı yaratıyorlar hem reklȃmlarını yapıyorlar hem de kankaları gıda endüstrisine destek oluyorlar. Kendi reklȃmı ve kazancının peşindeki ilaç şirketinin bu projede ne işi var Allah aşkına?

Dağlara yolculuk son yılların en gözde uğraşlarından, sporlarından biri oldu. Sayıları her geçen gün artan her yaştan insan, gezmek, dinlenmek, dağ sporu yapmak, trekking, kayak… için adeta dağlara koşuyor. Sessizliği, temiz havası ve doğal güzellikleri ile insanları kendine çeken dağlar, bazı özel durumlarda çok ciddi sağlık sorunlarına da sebep olabiliyorlar.