MİDE KÜÇÜLTME AMELİYATLARINDA 10 YIL SONRA NE OLUYOR?

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Obezite ve diyabet “tsunaminisinde” modern tıbbın yanlış beslenme zihniyetinin başlıca sebep olduğunu bilmeyen, bilip görmezden gelen veya bilip maniple eden, anahtarı ahırın dışında arayan uzmanlardan bu sorunlara çare beklemiyorum.

Birileri “bıçak” gösteriyor, birileri “hapı, insülini” dayatıyor.

Filler tepişiyor, çimenler eziliyor (1).

Oysa hayvanlar âlemine bir göz atsalar gerçekleri görüp anlayacaklar:

Ormanda yaşayan hayvanlarda insülin direnci yok, karaciğer, pankreas yağlanması yok, göbek yok, obezite yok, diyabet yok!

Ameliyat yok, hap yok, insülin yok. Çünkü…

BİR: Hazır gıda yemiyorlar.

İKİ: Meşrubat içmiyorlar.

ÜÇ: Fast-food nedir bilmiyorlar, layt gıdayı tatmamışlar.

DÖRT: Marketten alış-veriş yapmıyorlar.

BEŞ: Kendilerine günde 3 ana 3 ara öğün yemeyi tavsiye eden beslenme uzmanları, diyetisyenleri yok.

ALTI: İçgüdüleriyle besleniyorlar, acıkınca yiyorlar, kendi yiyeceklerini kendileri buluyorlar.

YEDİ: Gıda takviyesi kullanmıyorlar.

SEKİZ: 5 senede bir değişen Beslenme Kılavuzları, diyet kitapları yok.

DOKUZ: Yiyecek içecek reklȃmları görmüyor, televizyonlarda yemek programları seyretmiyorlar.

ON: Tıp diye bir bilim olduğundan bihaberler.

Gelelim neticeye

İşimiz Ayşe Arman’ ın duygusal yazılarına kaldıysa, vay benim köse sakalım.

Gülben Ergin’ in röportajlarını, Hülya Avşar’ ın televizyon programlarını devreye sokalım.

Hele bir de Gülse Birsel Hocam olaya el atarsa… bu iş tamamdır.

Kaynak: 1. http://ahmetrasimkucukusta.com/2017/09/14/abur-cubur-ivir-zivir/tip-kongrelerinde-yasaklanan-konusma-kral-ciplak/

***

Prof. Dr. Temel Yılmaz‘ ın yazısı:

DAHA önceleri mide küçültme ameliyatlarıyla ilgili iki kez yazmıştım. Yazılarda mide küçültme ameliyatlarının yüksek riskli operasyonlar olduğunu, halka iyi açıklanmadığını, diyabetin ameliyatla kesin tedavisi diye bir rant alanı yaratıldığını, gerçekte hastayı ileriki yıllarda birçok potansiyel tehlikenin beklediğini anlatmıştım.

Sonuçta o günden bu güne fazla bir şey değişmedi. Bir süre önce yine gencecik bir kız, Özge Şeker böyle bir operasyondan sonra hayatını kaybetti. Tüm ülke hiçbir hastalığı olmadan sadece estetik uğruna ameliyat edilip yaşamını yitiren Özge için büyük tepki gösterdi; Ayşe Arman konuyu köşesine taşıdı ve çok güzel, duygusal bir yazı yazdı, ısrarla da yazmaya devam ediyor. Sayın Arman’ı duyarlılığı nedeniyle kutluyorum. Tam bu yazıları yazarken konuyla ilgili bir süre önce ilginç bir yazı elime geçti. SOS (Swidish Obese Subject Trial) çalışması.

METABOLİK CERRAHİ REKLAMLARININ ÇOĞU YANILTICI

İnternete girdiğiniz zaman metabolik cerrahi operasyonlarıyla ilgili yüzlerce site var, bu sitelerin tamamı başarı öyküleriyle dolu.

Bu sitelerde çoğunlukla daha önce metabolik cerrahi ameliyatı olmuş kişilerin obeziteden ya da diyabetten nasıl kurtulduklarıyla ilgili anıları ve teşekkür yazıları yer alıyor. Bu hikâyelerin bir bölümü sanal olsa da önemli bir bölümünde gerçekten zayıflamış ya da diyabeti yenmiş, toplumun yakından tanıdığı sanatçı ve işadamları var.

Ancak buradaki kritik nokta, açıklama yapanların tamamı ameliyattan sonraki erken dönemi anlatıyor. Gerçekten bu tür ameliyatlarda ilk 1 yıl hem zayıflama, hem de obez Tip2 diyabetlilerde çok iyi sonuçlar veriyor. Anlatılanlar da doğru. Ancak sorunlar ikinci yıldan sonra başlıyor. Kimse ameliyat olmuş kişilerin operasyondan 5 yıl ya da 10 yıl sonraki sonuçlarını, yeniden kilo alıp almadığını, diyabetinin yeniden başlayıp başlamadığını bilmiyor.

Bu operasyonu geçirmiş diyabetlilere, operasyondan 2 yıl sonra ameliyat olanların % 60’ı, 10 yıl sonra % 90’ının tekrar diyabet olma olasılığının bulunduğu söylenseydi, hastaların acaba yüzde kaçı bu operasyonu kabul ederdi?

ASIL TEHLİKE NEREDE?

Mide küçültme operasyonlarında potansiyel 3 büyük tehlike var.

1. Ameliyat öncesi cerrahi riskler ve ölüm oranları hastaya yeteri kadar anlatılmıyor.

Mide kelepçe operasyonunu bir tarafa bırakırsak diğer bütün ameliyat tekniklerinde uygulanan işlem büyük cerrahi operasyon. Burada sindirim sisteminin bir bölümü alınıyor ya da yeri değiştiriliyor.

Komplikasyonların (kanama, enfeksiyon, anastomoz kaçağı vb.) riski yüksek. Kolayca oldu bitti estetik operasyon türünden ameliyatlar değil. Ölüm oranları yüksek, bizim ülkemizde daha da yüksek. Hastalara çoğu merkezde bu riskler konusunda yeterli bilgi verilmiyor.

2. Metabolik cerrahi ameliyatların uzun dönem riskleri henüz iyi bilinmiyor.

Bu operasyonların uzun dönemli yan etkileri yeni yeni ortaya çıkıyor. 20-30 sene sonra neler olacağını henüz iyi bilinmiyor. Bilebildiklerimiz, vücudun asidik baz dengesi değişiyor, uzun dönemde safra taşları oluşuyor (bazı cerrahlar bu nedenle safrakesesini de çıkarıyorlar, yani iş çığırından çıkmış durumda).

Kronik vitamin eksiklikleri ortaya çıkıyor, bu eksiği kapatmak için hastalara sentetik vitamin yüklemesi yapılıyor. Bu operasyonların bir bölümünde bir süre sonra engellenemeyen kemik erimesi ve osteoporoz oluyor. Genel olarak bu kemik erimesi tedaviye cevap vermiyor. Kemik kırıkları, boy kısalması oluyor.

3. Sağlam dokunun çıkarılması çok ciddi bir olay ve etik kurallar çiğneniyor.

Cerrahi operasyon genel olarak iki amaçla yapılır. Hasarlı bir organın çıkarılması ya da tamiri için. Cerrahide sağlam dokuların operasyonlarda korunması esastır.

Organ nakilleri ya da doku transplantasyonları dışında cerrahi olarak sağlam dokuya müdahale edilmez. Vücutta her dokunun, her organın farklı bir işlevi var. Her hücre, içinde binlerce kimyasal işlemin yapıldığı müthiş bir fabrika.

Mide gibi devasa görevleri olan bir organın üçte ikisinin kesilip çıkarılması ve bağırsakların yerinin değiştirilmesi metabolik ciddi sonuçlar doğuruyor. Yukarıda sıralanan uzun dönem risklerin göze alınması için hastanın yaşamının ciddi tehlikede olduğu sorunları olması gerek. Bir estetik düzeltme için metabolizmada bu kadar sistemle oynamak, hem etik hem de tıbbi hata.

Ayrıca rant uğruna uzman olan olmayan yüzlerce metabolik cerrahi merkezi açıldı, ameliyat komplikasyon oranları arttı. Bugün ülkemizde ilaç reklamları Sağlık Bakanlığı tarafından yasaklanmış durumda. Çünkü ilaç kullanma indikasyonu ancak konusunda uzman doktorlar tarafından konulur. İlacın olumlu-olumsuz etkileri yine hekim tarafından yapılır ve izlenir. Ancak sürekli şarkılı sözlü ameliyat reklamları yapılıyor ve insanlar etkileniyor.

Bakanlığın acilen önlem alması gerekir, yoksa estetik uğruna gencecik insanların ölümünü engellemek mümkün olmaz.

DİYABET AMELİYATI OLANLARIN ÜÇTE İKİSİ TEKRAR DİYABET OLUYOR

ÜNLÜ bilim dergisi JAMA’da, diyabetin ameliyatla tedavisi konusunda yayınlanan SOS çalışmasının sonuçları çok ilginç.

Diyabetli olan ve mide küçültme operasyonu geçiren hastaların üçte biri 2 yıl içinde tekrar diyabet oluyor. 10 yılda ise ameliyat olan hastaların üçte ikisi yeniden diyabetli oluyor.

Aynı çalışmanın bir başka ilginç sonucu daha var. Diyabetin tedavisi için metabolik cerrahi ameliyatı olan hastaların, ameliyat olduğu andaki diyabet süreleri başarıda çok önemli.

Diyabet süresi 1-3 sene iken ameliyat olmuşsa hastaların dörtte üçü 10 yıl sonra tekrar diyabet oluyor.

Eğer diyabet süresi 4 yıldan daha eski ise başarı oranı çok daha düşüyor. Hastaların yaklaşık % 60’ı ilk 2 yıl içinde, % 90’ı da ilk 10 yıl içinde yeniden şeker hastası oluyor.

OBEZİTE TEDAVİSİ İÇİN NE YAPMALI?

OBEZITE ciddi bir sağlık sorunu. Obezitenin nedenini bulmadan bilimsel tedavisi mümkün değil. Nedeni sadece organik hastalıklar değil, psikolojik sorunlar da olabilir. Hormon bozukluğuna bağlı bir hastanın ya da psikolojik yeme bozukluğu olan kişinin kilo sorununu ameliyatla çözmek mümkün değil.

Obezite tedavisi ciddi bir ekip işi. Endokrinoloji ve metabolizma uzmanı, beslenme uzmanı ve psikologdan oluşan bir ekibin koordineli çalışmasıyla obezite gibi komplike bir sorun çözülebilir.

Obezitede metabolik cerrahinin alanı yok mu; tabii ki var. Vücut kitle indeksi çok yüksek “morbid obez” olan hastalar için cerrahi tedavi hayat kurtarıcı olabilir. Ancak bu operasyonların artısı ve eksisi ile hastaya çok iyi anlatılması ve uzman kişilerce tam donanımlı merkezlerde yapılması koşuluyla. Ameliyat olacaksanız iyice araştırın, olası sorunlar için bilgi toplayın, sonra karar verin.

Kaynak: http://www.haberturk.com/yazarlar/prof-dr-temel-yilmaz/1690488-mide-kucultme-ameliyatlarinda-10-yil-sonra-ne-oluyor

Yazı için 5 yorum yapılmış:

  1. mert dedi ki:

    Sayın yazar iki yazı yazmış da değişen bir şey olmamış. Beyefendi, beyefendi, millet seni değil, senin gibi Ayşe Arman’ ı okuyor.

  2. Orhan dedi ki:

    Güle güle öldürdü bu yazı beni. Neymiş ameliyatların 20-30 seneki sonuçları belli değilmiş. Hah hah hah! Ameliyat olup da hayatta kalan vaka bildirisi oluyor beyefendi, sen kime ne masal anlatıyorsun.

  3. Konyalı Şevki dedi ki:

    Fazla kızdırmamak lazım cerrahları keserler adamı.

  4. 1 dr. dedi ki:

    Temel Bey herkese gülücük dağıtıyor, beğenmiyorum bu tavrını. Osman Müftüoğlunun değişik bir türü. Sanki kimseyi kızdırmak istemiyor gibi yapıyor. Ya çık açık açık yaz neden kimden korkuyorsun

  5. Müjdat Yaşar dedi ki:

    Kayıkçı kavgası derim buna. Cerrahlar dahiliyecileri, dahiliyeciler cerrahları kötülüyor, birbirinin arkasından atıyor. Bir rant kavgasıdır, gerisi hikayedir.

Siz de yorumunuzu paylaşın: