DENİZ BAYKAL’ A AŞIRI TIP UYGULANMIŞ OLABİLİR
Fatih Altaylı’ nın bugünkü köşesinde yer alan “Deniz Baykal’ a hatalı bir tedavi mi uygulandı başlıklı” önemli bir yazısı var, okumanızı tavsiye ederim (1).
BİR: Adını vermekten “korkan” biri Türkiye’ nin önde gelen kalp damar cerrahlarından biri olamaz.
Benim bildiğim önde gelen bir uzman çıkar düşüncelerini, delillerini de sunarak “takır takır” açıklar.
İKİ: Deniz Baykal’a hatalı tedavi yapılıp yapılmadığını bilemem ama aşırı tıp, modern tıbbın en önemli problemlerinden biri hȃline gelmiştir, bu doğrudur.
Deniz Baykal’ ın hastalığı ve tedavisi ile ilgili bilgileri sadece medyada yer alan haberlerden öğrendiğim için ne teşhisinin ne de yapılan tedavinin hatalı olup olmadığına dair fikir yürütmem doğru olmaz.
Dolayısıyla da bu mevzuda herhangi bir yorum yapmayacağım ama önde gelen uzmanın söylediği çok doğru bir şey var.
Ben de bu hususa dikkatinizi çekmek istiyorum.
Evet, Deniz Baykal’ a “aşırı tıp” uygulanmış olma ihtimali vardır ama bu önde gelen cerrahın iddiasının aksine sadece önemli kişilerin değil sıradan insanların da bir sorunu hȃline gelmiştir.
Aşırı tıp artık 7’ den 77’ ye hepimizin, vatandaş Ali Efendi’ nin de vatandaş Fatma Teyze’ nin de problemidir.
Too much medicine
İnsanların acılarını dindiren, rahat nefes almalarını, sağlıklı yaşamalarını sağlayan, dertlerine deva olan modern tıp giderek insanları hasta eden, zarar veren bir sisteme dönüşüyor.
Daha fazla tahlil, MR, endoskopi, anjiyo, tomografi yaptırmanın; daha fazla aşı ve ilaç kullanmanın; kanser taramalarının; check-up’ ların insanlara fayda yerine zarar verdiğini gösteren araştırmaların sayısı giderek artıyor.
Tıp literatürüne son senelerde adı kalp krizi, felç, kanser, astım, alerji, romatizma kadar sık geçen iki “hastalık” girdi:
Bunlar, “overdiagnosis” yani “aşırı teşhis” ve “overtreatment” yani “aşırı tedavi”.
Aşırı teşhis, bir kişide onda ömrü boyunca bir problem yaratmayacak olan bir hastalığın teşhis edilmesi, aşırı tedavi ise bu hastalığın tedavisi anlamına geliyor.
Aşırı teşhis ve aşırı tedavi yapılanlar, tetkiklerle ve tedavilerle ilgili çeşitli risklere maruz kalabiliyor, bu yüzden hayatlarını kaybedebiliyorlar.
Bu, gereksiz olması yanında insanlara zarar da veren uygulamalar aynı zamanda “milyarlarca liranın da heba olmasına” yol açıyor.
Overdiagnosis ve overtreatment’ i ele alan kitaplar yazılıyor, kongreler düzenleniyor (2, 3).
Kısa adı “BMJ” olan muteber tıp dergisi British Medical Journal, bu mevzuya dikkat çekmek için “Too much Medicine” (Çok Fazla Tıp) adıyla bir kampanya başlattı (4).
Daha fazla yapmak daha iyi yapmak değildir
İtalya’da da bizim de tüm dünyanın da dikkatle takip etmesi gereken “Fare di più non significa fare meglio” yani “Daha fazla yapmak daha iyi yapmak değildir” adında bir “hareket” hızla taraftar buluyor (5).
Kısa adı AIIMS olan All India Institute of Medical Sciences‘ ın önde gelen kardiyologları “Daha Az Araştırıcı Tıp Topluluğu” (Society for Less Investigative Medicine=SLIM) adını verdikleri bir hareket başlattılar (6).
SLIM, halkı onlara “yutturulmaya” çalışılan gereksiz incelemelere karşı duyarlı kılmayı ve bu tür tarama ve tetkiklerin ne zaman gerekli olduğunu gösteren kılavuzlar hazırlamayı planlıyor.
Amaçlarını, kardiyolojiden başlayarak aşırı tıbbi tetkiklerin yarattığı giderek büyüyen tehlikeden toplumu haberdar etmek olarak açıklıyorlar.
Birleşik Krallık’ ta 220.00 doktoru temsil eden Academy of Medical Royal Colleges, çok fazla tıbbın (too much medicine) zararlarını azaltmak için bir kampanya yürütüyor (7).
Gelelim neticeye
Bizde de doktorlara, hastanelere, sağlık hizmetlerine ulaşım giderek kolaylaşıyor ve yaygınlaşıyor.
Elbette yerinde kullanılan sağlık hizmetleri hayat kurtarır ama “daha fazla tıbbın daha çok sağlık” demek olmadığını unutmayalım.
“Stenti, anjiyoyu, elektroyu bırak, kalbime koy başını doktor” diyelim ve modern tıbbın hayatımıza bu kadar girmediği senelerde “tıp tepti bu muhkem bedenimi” diyen Neyzen Tevfik’ e kulak verelim:
Bir hazakatzedeyim, midemi tıp tepti benim
Kırk katır tepse yıkılmazdı bu muhkem bedenim
Kapladı her yanımı sancı, elem, ağrı, bere
Bir mezar oldu vücut, sanki etibba haşere
Hastane sanarak çok yere girdim çıktım
İbret aldım oralardan da canımdan bıktım
Kaynaklar:
1. http://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli-1001/1679544-baykala-hatali-tedavi-mi-uygulandi
2. http://www.amazon.com/Overdiagnosed-Making-People-Pursuit-Health/dp/0807021997
3. http://www.preventingoverdiagnosis.net/?page_id=21
4. http://www.bmj.com/content/349/bmj.g4703?etoc
5. http://www.bmj.com/too-much-medicine
6. http://www.bmj.com/content/349/bmj.g4740.full
7. https://www.theguardian.com/commentisfree/2015/nov/01/drugs-pharma-doctors-patie
Bu çok önemli bir konu, keşke tartışılsa ama kimsenin işine geleceğini sanmıyorum.
Neyzen, iyi ki, terk-i hayat eylemiş, yoksa bugünkü tıp hakkında yazacakları kim bilir nasıl ağır olurdu.
bu “önde gelen kalp ve damar cerrahi” nin mesleki serefi ve haysiyeti varsa kamera önüne cikar veya tipbi olarak tartisir,böyle tetikci gazeteci olarak suclamak olmaz.40 yillik bir yogun bakim uzmani olarak söyleyeceklerim:halkin beyin kanamasi veya felc diye söyledikleri hastaliklar cesitli nedenlerle ortaya cikar.burada baykalin beyin orta damarinda darlik ve emboli tespit edilmis buraya stent konmus ve konulan stent sonu olmazsa olmaz kan sulandiricilari verilmis,kan sulandiricilarinin en fazla görülen yan etkisi kanama yapmasi,maalesef burada da kanama olmus,bunu takip eden beyin ödemi gelismis.yapilan ilk ameliya dogru cikan komplikasyonlar ise beklenen komplikasyonlar yalniz ödemin gelismesi hic istenmeyen komplikasyon bu beyin ödeminin cikmasi baykal in yasliligi sebep olabilirmi? sorusu .Yazida belirtilen hicbir sey yapilmasa daha iyi olmazmiydi? sorusu,cevabim:bok olurdu.beyne akan kan azalir önce hemi parazi kismi felc sonra yavas yavas beyin funksiyonunu yitirir.sonra………..tekrar söylerim:tip adami alarak aksini söyleyen varsa cikar ismini soyadini yazar acikca fikrini söyler,yoksa buradaki gibi karagöz perdesi arkasina saklanip tetikci gasteci vasitasiyla ahkam kesmek mesleki serefsizliktir ,tip etigini hic konusmuyorum.
Adını vermeden Fatih Altaylı’ ya konuşmak ve iftiralar atmak ayıptır. Bu adam kalp damar cerrahisinin önde geleni değil olsa olsa “eşeğin önde gideni” olabilir.
Şu anda yurtdışında bir hastane odasında; başağrısı ile sabahın 4 ünde uyanan ve hemşireye gidip durumu anlatan ve karşılığında tansiyonumu ölçmek yerine eline bir ağrı geçici veriliyorsa dokör doktor da, hastane hastane de gezip çare ararsın. Buraya da KBB uzmanı tarafından bunun çeşme gibi kanayarak ambulans ile gonderilirsen çare ararsın kardeşim ve de aramalıyız.